Bir şey yapmayacağım translate English
883 parallel translation
Böyle bir şey yapmayacağım!
I won't do it!
Böyle bir şey yapmayacağımı bilirsin.
You know I never do, do I?
- Öyle bir şey yapmayacağım.
- I'll do nothing of the sort.
Davanızın başarıya ulaşması için saçma sapan bir şey yapmayacağım.
I'm not so obliging, nor so stupid as to provide you with a perfect case.
- Ona bir şey yapmayacağım.
- Oh, I won't harm him.
Ama her şeyimle, size şunun için söz verebilirim bir senatörü utandıracak hiçbir şey yapmayacağım.
Although, with all my might... I can promise you one thing : I'll do nothing to disgrace the office of United States Senator.
Böyle bir şey yapmayacağım.
I'll do nothing of the sort.
Asla öyle bir şey yapmayacağım.
I'll never do that.
O olmadan hiç bir şey yapmayacağım
I will not do anything without it.
Katiyen böyle bir şey yapmayacağım.
I will certainly do no such thing.
Bu gece rahibin onaylamayacağı bir şey yapmayacağımıza söz veririm.
I promise we'll do nothing tonight that the priest wouldn't approve of.
Bu zamana kadar asla bir erkekten para almadım, şimdi de öyle bir şey yapmayacağım.
I've never taken money from a man and I'm not going to now.
- Bir şey yapmayacağım.
- I ain't gonna do nothin'.
- Bana ne yapacaksın? - Hiç bir şey yapmayacağım.
- What you doin'with that, Jim?
Bununla ilgili bir şey yapmayacağım.
I'll have nothing to do with it.
- Öyle bir şey yapmayacağım.
- I'm not going.
Yanlış bir şey yapmayacağımı bilir.
She knows I would never do anything really wrong.
Sana hiç bir şey yapmayacağım.
I'm not gonna do anything to you now.
Merak etme, kimseye bir şey yapmayacağım.
Don't worry, I'm not going to hurt nobody.
Ayrıca, bir daha asla böyle bir şey yapmayacağım.
Besides, I'll never do it again.
Böyle bir şey yapmayacağım.
I'll do no such thing.
Ama sana gittikten sonra hiç bir şey yapmayacağımın garantisini veremem.
But I won't guarantee what action I'll take after you leave.
Biliyor musun, bu saatte kahvaltıya oturmak çok garip geliyor. Önümde hiç bir şey yapmayacağım uzun bir gün var.
You know, it seems strange to be sitting down to breakfast... and have nothing ahead of me all day long.
Böyle bir şey yapmayacağım, o benim
I'll do nothing of the sort. It's mine.
Tut ki, böyle bir şey yapmayacağım?
Suppose I won't do it?
Öyle bir şey yapmayacağım...
I'll do nothing...
Bir şey yapmayacağım, Pat.
I won't do a thing, Pat.
Bir şey yapmayacağım.
I won't do anything.
Bu konuda herhangi bir şey yapmayacağım!
I'm not going to do anything of the sort!
Böyle bir şey yapmayacağım.
I shall do no such thing.
- Hiç bir şey yapmayacağım.
- I won't do anything.
- Kaçma ama, gel buraya! Bir şey yapmayacağım!
Don't run away, come here.
Bir şey yapmayacağım. Gelenler var.
But that ended when my heart got bad.
- Böyle bir şey yapmayacağım.
- I shall do no such thing.
Bir şey yapmayacağım.
I don't want to do anything.
Bir şey yapmayacağım.
I'm not gonna do anything.
Hayır Reiting, öyle bir şey yapmayacağım.
No, Reiting, I won't.
- Bedenen, bir şey yapmayacağım.
- Physically, I'm not going to do anything.
Bir şey yapmayacağım.
I'm not gonna hurt you.
Bir daha kötü bir şey yapmayacağım!
I won't do anything bad any more!
Yapmayacağım tek bir şey olurdu, Doc.
Theres only one thing I wouldn ´ tt have done.
Yapmayacağım başka bir şey daha var.
There's something else I wouldn't do.
Uğruna savaşılacak bir hayatım var ve bunu korumak için... bu dünyada yapmayacağım şey yoktur.
I've got a life worth fighting for and there's nothing in this world... I wouldn't do to keep it just the way it is.
Öyle bir şey yapmayacağım.
I won't.
Şerif bir şey yapmayacağı için... adamlarım, yasayı kendilerinin uygulaması gerektiğini düşündü.
Since the Sheriff wouldn't take any action... My men thought they'd take the law into their own hands.
Benim yapmayacağım bir şey yapmayın.
Don't do anything I wouldn't do.
Senin için kimsenin kimseye yapmayacağı bir şey yaptım.
I've done as humanly much for you as one man can do for another.
Senin için... yapmayacağım hiç bir şey olmazdı.
And there- - There wouldn't be nothin I wouldn't do.
Bir şey yapmayacağım.
Please forgive me.
Charlotte, elimden gelse senin için yapmayacağım bir şey yok.
Charlotte, there's nothing I wouldn't do for you, if I could.
Bir kadınla asla yapmayacağım bir şey...
The one thing I never do with a woman, I never...
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yiyelim 46