Buna hiç gerek yoktu translate English
124 parallel translation
Buna hiç gerek yoktu.
Well, there was no need of it.
- Buna hiç gerek yoktu. - Evet.
- It seems so unnecessary.
Buna hiç gerek yoktu.
That wasn't necessary.
- Buna hiç gerek yoktu.
- Oh, I shouldn't have bothered.
Hiç gerek yoktu, buna hiç gerek yoktu!
There was no need, there was no need for this!
Bayan, buna hiç gerek yoktu bu davranışınızla, beni çok mahcup ettiniz.
Lady, we've only met by chance. There's no need to serve me. I feel a bit awkward.
Buna hiç gerek yoktu
There was no need to do that
Buna hiç gerek yoktu, ahbap.
That's not even necessary.
Buna hiç gerek yoktu.
I really don't need this.
Buna hiç gerek yoktu.
You didn't have to do this.
- Monica, buna hiç gerek yoktu.
- You didn't have to do that.
Paddy, buna hiç gerek yoktu.
Now, Paddy, there was no need for that,
Buna hiç gerek yoktu.
- You didn't have to, Mrs Remington.
- Buna hiç gerek yoktu.
- You didn't have to do this.
Buna hiç gerek yoktu ki.
That's patently unnecessary.
Gerçekten, buna hiç gerek yoktu.
Well, that's honestly not necessary.
George, buna hiç gerek yoktu.
George, you didn't have to do this.
Buna hiç gerek yoktu.
Darling you shouldn't have... Ah It's great!
Buna hiç gerek yoktu Vegina!
Me too.
Buna hiç gerek yoktu Roz.
Roz, oh, gosh, you know, you really shouldn't have.
Fred, buna hiç gerek yoktu.
Oh Fred, you shouldn't have.
Buna hiç gerek yoktu.
This was unnecessary.
Buna hiç gerek yoktu.
You really don't have to.
Aslına bakarsan, buna hiç gerek yoktu.
That was unnecessary. A little uncalled for.
- Buna hiç gerek yoktu.
Ivory : Dog, you shouldn't have.
- Buna hiç gerek yoktu.
- That was uncalled for.
Buna hiç gerek yoktu.
You didn't have to do that.
Roy buna hiç gerek yoktu.
Roy, you didn't have to.
Buna hiç gerek yoktu.
There's no need.
Buna hiç gerek yoktu.
That is entirely unnecessary.
- Tanrım. Bettina. Buna hiç gerek yoktu.
- You didn't have to do this.
Steven, buna hiç gerek yoktu!
Steven, you shouldn't have!
Buna hiç gerek yoktu.
There was no longer any reason to do so!
Fred, buna hiç gerek yoktu.
Oh, Fred, that wasn't necessary.
- Buna hiç gerek yoktu, Alan.
That really wasn't necessary, Alan.
- Gerçekten, buna hiç gerek yoktu.
- That wasn't really necessary.
Buna hiç gerek yoktu.
You shouldn't have.
- Buna hiç gerek yoktu.
- There ain't no call for this.
Buna hiç gerek yoktu doktor.
That was so unnecessary, Doctor.
buna hiç gerek yoktu.
Don't worry about it.
Buna bana hatırlatmana hiç gerek yoktu Ernest.
You need hardly remind me of that, Ernest.
Meksikalıyı aldattı, fakat hiç de gerek yoktu buna.
He framed that Mexican Sanchez, but he didn't even need to.
Buna hiç gerek yoktu.
Not that he needed to bother.
Hiç gerek yoktu buna
Oh, you didn't have to.
- Buna hiç gerek yoktu işte!
- Oh, geez, that's all I need. So long, copper!
Bay DeLaughter, buna gerçekten de hiç gerek yoktu.
This really isn't necessary.
Buna hiç gerek yoktu, sağ ol.
We don't need that, thank you.
Buna bana hatırlatmana hiç gerek yoktu Ernest.
You need hardly remind me.
- Anne, buna hiç gerek yoktu.
Mother, you shouldn't have.
Buna hiç gerek yoktu.
That was uncalled for.
- Buna hiç ama hiç gerek yoktu.
This was completely unnecessary.
buna hiç şüphem yok 17
buna hiç gerek yok 66
buna hiç şüphe yok 40
buna hiç şaşırmadım 16
hiç gerek yoktu 44
gerek yoktu 39
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna hiç gerek yok 66
buna hiç şüphe yok 40
buna hiç şaşırmadım 16
hiç gerek yoktu 44
gerek yoktu 39
buna bayıldım 84
buna sevindim 125
buna inanamıyorum 1067
buna bak 71
buna ihtiyacım var 46
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna göre 57
buna ihtiyacım yok 72
buna rağmen 175
buna bayılıyorum 48
buna ne demeli 38
buna gerek yok 406
buna ne dersin 495
buna değer 39
buna dayanamam 103
buna göre 57
buna ihtiyacım yok 72
buna rağmen 175
buna bayılıyorum 48
buna ne demeli 38