Karar sizin translate English
830 parallel translation
Karar sizin.
I'll leave it to you.
Vicdanınıza kalmış....... karar sizin.
Inside yourselves that is for you to decide.
Karar sizin elinizde.
The decision rests with you.
Karar sizin.
If you say so.
Karar sizin.
The decision is yours.
- Ama karar sizin.
- But the decision is up to you.
Tamam, Kral, karar sizin.
OK King, you're the doctor!
Tamam Kral, karar sizin.
OK King, you're the doctor!
Karar sizin.
It's your decision.
"bu karar sizin istediğiniz gibi olacak."
"It has been decided in your favor."
Karar sizin, Komiser.
You decide, Marshal.
- Karar sizin.
The choice is yours.
Zola cezalandırılmalı, ve tüm Fransa sizin kararınızı bekliyor.
Zola must be punished, and all France awaits your verdict.
Bu meseleyi sırf sizin kararınıza bırakmaya cesaret edemediler.
They did not dare say all about the whole undividable affair and submit it to your verdict.
Sizin tavsiyenizi dinlemeye karar verdim.
I decided to follow your advice after all.
Sizin işiniz Bayan Kane'in yeteneği hakkında karar vermek değil.
It's not your job to give your opinion of Mrs. Kane's talents.
Sizin için henüz karar veremedim Bay Lombard.
I haven't made up my mind about you, Mr. Lombard.
Sizin onayınız olmadan bir karar almak istemiyoruz.
We feel obligated to have your consent before we do anything.
O yüzden sizin istediğiniz gibi yapmaya karar verdik — ihtiyarın ve kızın paylarını ayırdık.
So we've decided to do what you wanted - split with the old man and the girl.
- Sizin kararınız nedir Şef?
- What would be your verdict, commissioner?
Sizin yeriniz, imparatorun karar verdiği yerdir.
Your place is where your emperor decides.
Kardinal hazretlerine sizin kararınızı bildirdim.
I told His Eminence of your decision.
Sizin düşüncenizi sormaya karar verdik... servisten ayrılmamızı isterseniz eğer.
So we've decided to ask your advice... if we should resign from the service.
Eğer sizin dediğiniz şekilde iyi bir asker olunuyorsa, kendi kendine karar veremeyen, düşündüğünü söyleyemeyen,... kör, dar görüşlü ve yüksek makamlar için yetersiz
But if being a good soldier is your kind of good soldier, of being unable to think for himself and say what he thinks, of being narrow and blind... and insensible to a higher duty,
Konuş ya da benim kararıma güven, benim kaburgam keskin olsa ve dilim şarap için kavrulmuş olsa da, öğrenebilen bir adamım, ben bile sizin için seçebilirim.
Speak, and trust my judgment, for though my ribs are sharp and my tongue is parched for wine, I am a man of learning. I can even do your writing for you.
Sizin göreviniz, kanıtları inceledikten sonra gerçekten suçsuz olup olmadığına karar vermek.
And it is your charge to say, having heard the evidence, whether he be guilty or not.
Bu kararı sizin vermeniz ne denli doğru olur bilemem.
I'm not sure if you should decide.
Ona, Pétain hükümetinin monarşiyi geri getirmeye karar verdiğini, sizin de tahta çıkmak üzere, tanınmayacak şekilde seyahat eden Fransa tahtının varisi olduğunuzu söyledim.
I told him the Pétain government had decided to re-establish the monarchy, and that you were the pretender to the throne of France, travelling incognito, on your way to be crowned.
Tam da kalmak isteyip istemediğinizi soracaktım ama görünüşe göre görevliler sizin adınıza karar vermişler.
I was going to ask you whether you wanted to stay or not... but it seems that the caretakers have made the decision for you.
Belki yeni aşkının heyecanı size karşı sorumluluklarını unutturmuştur... ve sizin yerinize Süleyman'la anlaşmaya karar vermiştir
Perhaps in her new love, she has forgotten her obligation to you and finds her alliance with Solomon more to her liking.
Ama şu kesin ki, karar vermelerin de sizin de yardımınız oldu.
But you helped them to want it. This is crucial.
Oh, biliyorum, biliyorum pekala benim iş ile ilgili kararım ne olacak dediğimde, bana sizin lehinize karar verildi diye söylememişmiydi.
Oh, i know, i know. All right, what about my promotion, then? Didn't it tell me, "it has been decided in your favor"?
Şimdiki işim sizin için Bay ve Bayan Castle dileklerinize karar verin ama şunu da aklınızdan çıkarmayın...
Now, i think the business at hand is for you and mrs. Castle to decide upon the nature of your four wishes, keeping in mind, of course... edna.
Sizin karar vermenizi istiyorum.
I would like you to judge.
Bu sizin kararınız.
It's your decision.
Beş finalist dışında herkesi elemiş bulunuyoruz. Ve kalanlar için karar, sizin alkışlarınızla verilecek. Onları görelim öyleyse.
Now we've eliminated everyone except the five finalists and they will be judged solely by your applause.
O konuyu sizin kararınıza bırakıyorum. Siz daha iyi bilirsiniz.
Leave it to you and do carefully.
Sizin adınıza, biz veriyoruz kararı!
We'll decide for you!
İngiltere kilisesinin başı ve sizin ruhani babanız olarak, benim hakkımda karar vermenizi sizlere yasaklıyorum.
As head of the Church of England and as your spiritual father, I forbid you to pass judgment on me.
Margaret DeLorca, mahkeme sizin için kararını vermeden önce söyleyecek bir şeyiniz var mı?
Margaret DeLorca, do you have anything to say... before sentence shall be passed upon you?
Kararı sizin vermenizi istedim. Size söylemedim.
I thought you got that.
Bu sizin kararınız.
it's your decision.
Sizin kararınız, ama bana onlarla kurban olma hakkımın verimesini istiyorum. " diyerek çağrıda bulunması gerçekten şantaj mıdır?
"It's your decision. But allow me the privilege... " of being slaughtered with them "?
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz, Bay Briggs Elena Del Barra'nın neden bu şekilde tuhaf davrandığını öğrenmek ve görevine devam ederse örgütümüz için bir tehlike olup olmadığına karar vermek.
Mr Briggs, your mission, should you decide to accept it, would be to find out why Elena Del Barra is behaving so strangely and whether or not this key agent will continue to be a dangerous threat to our organisation.
Sizin yaşam formunuzu taşıyan bir İlk Federasyon gezegeninde sizi idare etmeme karar verildi.
It has been decided that I will conduct you to a planet of the First Federation which is capable of sustaining your life form.
Bu sizin karar vereceğiniz bir konu değil.
That's not for you to decide.
Ama bu kararı vermek sizin işiniz değil.
But you didn't have that decision to make.
Bu kararı İcra Komitesine söylemekten üzgünüm, bu sizin lehinize olmadı.
I'm sorry to say the decision of the Executive Committee, it's not been on your favor.
... karar sizin.
Or your father will be killed,... and you two will follow suit.
Sizin için vermesi zor bir karar olmalı.
Must have been a very tough decision for you to make.
Samoilovich, sizin kararınız.
Samoilovich, your verdict.
sizin 241
sizinle 59
sizin mi 61
sizinle tanıştığıma memnun oldum 60
sizin olsun 33
sizinki 37
sizinleyim 24
sizin derdiniz ne 30
sizin gibi 99
sizin için 164
sizinle 59
sizin mi 61
sizinle tanıştığıma memnun oldum 60
sizin olsun 33
sizinki 37
sizinleyim 24
sizin derdiniz ne 30
sizin gibi 99
sizin için 164
sizinle mi 26
sizindir 39
sizin de 22
sizinle geliyorum 51
sizinle gelebilir miyim 36
sizin için ne yapabilirim 426
sizinle biraz konuşabilir miyiz 19
sizin neyiniz var 74
sizinle geleyim 25
sizin yerinizde olsam 24
sizindir 39
sizin de 22
sizinle geliyorum 51
sizinle gelebilir miyim 36
sizin için ne yapabilirim 426
sizinle biraz konuşabilir miyiz 19
sizin neyiniz var 74
sizinle geleyim 25
sizin yerinizde olsam 24