Rahatsız etmek istemedim translate English
451 parallel translation
Ama siz müfettişle birlikteydiniz ve ben de sizi rahatsız etmek istemedim.
But you were with the Inspector and I didn't want to intrude.
Sizi rahatsız etmek istemedim madam.
I didn't mean to bother you, ma'am.
Size yazarak rahatsız etmek istemedim...
I didn't want to disturb you by writing...
Ama onları rahatsız etmek istemedim.
But I didn't wish to disturb'em.
Meşgul görünüyordunuz, sizi rahatsız etmek istemedim.
I did not wish to disturb you, as you seemed engaged.
Ev halkını rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb the household.
Seni rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to bother you.
Seni rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb you.
Ben de onu görmek için uğramıştım, ama rahatsız etmek istemedim.
I came by to see him, but I didn't want to disturb him.
Geç saatte geldim, Seni rahatsız etmek istemedim.
It was late, I didn't want to roust you out.
- Kimseyi rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb anybody.
Rahatsız etmek istemedim Kardinal hazretleri.
I didn't want to disturb Your Eminence.
Sizi rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb you.
- Kimseyi rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb anyone.
Komiserim, Başkomiser içerideyken size telefon geldi. - Rahatsız etmek istemedim.
Lieutenant, you got a call while the Captain was in, I didn't want to disturb you.
Oh, hayır, öyle değil, Siz bana kibar davrandınız, Ben sizi daha fazla rahatsız etmek istemedim.
Oh, no, it ain't that, but you've been so kind and all, I didn't want to cause you any more trouble.
Seni görmek istedim Alex Amca....... ama yazmaya başladığını görünce rahatsız etmek istemedim.
I wanted to see you, Uncle Alex... but I didn't want to interrupt once you'd got started writing.
Rahatsız etmek istemedim.
I don't mean no harm.
fakat küçük kızkardeşimi rahatsız etmek istemedim.
" but I didn't want to disturb my little sister.
Bu hayhuy içinde rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb.
Onları rahatsız etmek istemedim.
I felt like I was intruding.
Konunun onu ilgilendirmediğini düşündüğüm için onu rahatsız etmek istemedim.
I didn't disturb her since I don't think this concerns her.
- Rahatsız etmek istemedim.
- I don't wanna intrude.
Seni işten rahatsız etmek istemedim ama bebek bakıyorum. Arkadaşım evlenmeye gitti. Benim başım da dertte.
I don't wanna bother you at work, but I'm baby-sitting for a buddy who's gone to get married, and I'm in trouble!
Dün gece seni rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb you last night.
Sizi rahatsız etmek istemedim, dolayısıyla onu kendim yazdım.
I didn't want to trouble you, so I took the liberty of writing it myself.
- Seni rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb you.
Seni rahatsız etmek istemedim. Oldukça rahatsız edici.
Oh, I didn't mean to make you uncomfortable.
Yemekte rahatsız etmek istemedim sizi.
I said I would wait. I didn't want to disturb you at lunch.
Rahatsız etmek istemedim.
- I said I wouldn't bother her.
Margaret, seni şu ana dek rahatsız etmek istemedim ancak mirasa ilişkin birçok belge için imzan gerekiyor. Onları oraya getirebilir miyim?
Margaret, I haven't bothered you till now, but there are quite a few papers... connected with the estate that need your signature.
Rahatsız etmek istemedim...
I didn't want to.
Bayan Easton, giderk en uyuyordunuz ve sizi rahatsız etmek istemedim. Dün akşam olanlar için sizden bu şekilde özür dilemek istedim.
Miss Easton, you were asleep when I left and I didn't want to disturb you so I take this method of offering my apologies for last night.
Rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb you.
Artık sizi rahatsız etmek istemedim.
I just didn't want to inconvenience you more than I have to
Kediyi yemek yerken rahatsız etmek istemedim.
A cat was eating, and I didn't want to disturb him.
- Rahatsız etmek istemedim...
- I didn't mean to interrupt- -
Bilezik için üzgündüm....... ama sizi rahatsız etmek istemedim.
I was sorry about the bracelet. But I didn't want to bother you.
Rahatsız etmek istemedim, sürekli arkadaşlarınızla beraberdiniz.
I didn't want to bother you. You were with friends.
Sizi rahatsız etmek istemedim.
I didn't mean to bother ya.
Giyinirken sizi rahatsız etmek istemedim.
I didn't mean to disturb you while you're dressing.
Sizi ve eşinizi rahatsız etmek istemedim.
I didn't want to disturb you and your wife.
Rahatsız etmek istemedim Paul.
You should have come on into the study. I didn't want to disturb you.
- Rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to bother you.
Ah, onu rahatsız etmek istemedim.
Oh, I didn't mean to disturb him.
Rahatsız etmek istemedim, adım Richard Sallie, gazeteciyim.
I would not bother, my name is Richard Sallie am a journalist.
Özür dilerim, sizi rahatsız etmek istemedim.
Excuse me, I'm sorry to bother you.
Rahatsız etmek istemedim.
I didn't wanna bother you.
Ön yargılı biri olmadığını biliyorum. Ayrıca uyuduğun için rahatsız etmek istemedim.
I know you don't have any prejudice, and besides, I didn't wanna disturb you.
Üzgünüm, sizi rahatsız etmek istemedim ama Marian'ı arıyordum.
I'm sorry, I didn't wish to disturb you, but I was looking for Marian
- Rahatsız etmek istemedim.
- Didn't want to disturb you.
rahatsız etmek istemem 22
istemedim 58
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
istemedim 58
rahat 453
rahat ol 368
rahatladım 62
rahatsız mı ediyorum 24
rahatsız ettim 55
rahat bırak beni 249
rahatlayın 102
rahatsız ediyorum 27
rahat dur 117
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız mı oldun 22
rahat bırakın beni 59
rahatsız etmeyin 24
rahatsız olmayın 47
rahatsız mı ettim 20
rahat bırakın 25
rahatla 772
rahat mısın 71
rahatsız ettiğim için özür dilerim 156
rahatsız mı oldun 22
rahat bırakın beni 59
rahatsız etmeyin 24
rahatsız olmayın 47
rahatsız mı ettim 20
rahat bırakın 25
rahatla 772
rahat mısın 71