Sen bile translate English
7,162 parallel translation
Pekâlâ, sen aç değilsen bile Stiles arkadaşın bizimle yiyebilir.
Okay, well if you're not hungry, stiles, your friend can still eat with us.
Durdurabilsen bile tüm şehrin canavarın sen olduğunu düşünmesini engelleyemezsin.
Even if you could stop him, it would not stop the entire city from thinking that you are the monster, not him.
Şu an konuştuğum gerçek sen bile değilsin.
This isn't even the real you I'm talking to.
Masaya kustun ve sen bile girdin.
You puked on someone's desk and you made the cut.
Bu konuştuğum gerçek sen bile değilsin.
This isn't even the real you I'm talking to.
Sen bile Wan'ın yöntemlerinin hatalı olduğunu farkedebildin.
EVEN YOU REALIZE THE ERROR IN HIS WAYS.
Sen bile söyledin!
You even said so!
Bojack, eminim ki sen bile askerler ve kahramanlar hakkında benimle aynı fikirdesindir.
Well, BoJack, surely, even you would agree that the troops are heroes.
- Sen okyanusu sevmezsin bile.
You don't even like the ocean.
Düz yolda bile yürüyemezsin sen!
- You can't even walk straight!
Kürek bile tutmazsın sen.
You can't even shovel.
Sen... Sen neyle karşı karşıya olduğunun farkında bile değilsin.
You-you don't even know what you're dealing with.
Görünüşünle gurur duymanı seviyorum. Sabahleyin çişim gelse de sen de tuvalette bir saat saçınla uğraşsan bile.
I love that you take pride in your looks, even when I have to pee in the morning, and you're in there spending an hour on your hair.
Sen bile.
Even you.
- Sen söyle, saldırı, hırsızlık, ölümcül silah bulundurma, ve daha 18 yaşında bile değil.
- You name it, arsed, assault, burglary, possession of a deadly weapon, all before 18.
Bence Daniel gibi bir adamın sana bir kere bile bakmamasını kıskanıyorsun sen!
You know, I think you're a bit jealous that a man like Daniel wouldn't look at you twice.
Bak, seni uyarmaya çalıştım ama sen burada salakça ayağını kaldırıp çırağın ustasını geçemeyeceğini söyledin ve altına sıçman için sadece bir oynanmış resim yetti de arttı bile.
Look, I tried to warn you, and you stood there with your stupid leg up in the air, telling me that the student was no match for the master and all it took was one doctored picture for you to shit the bed!
Sen farklı düşünmekle kalmıyorsun, tek tip düşüncelerden haberin bile yok.
You don't just think outside the box. You don't even know there is a box.
Sen de bunu bir kitaptan okudun. ve tek kelimesine bile inanmıyorsun.
Mm, and you read that from a fucking book and you don't believe a word of that.
Yetkili benim çünkü ben kütüphanenin gücünü kullanıyorum, ve sen sorumluluk nasıl birşeydir hayal bile...
I'm in charge because I wield the power of the library, and you can't even imagine the burden...
Sen daha neyi oyladığımızı bile bilmiyorsun.
You don't even know what you're voting for.
- Oraya ben bile gitmedim, sen nasıl gidersin?
I've never been there, how can you? Stop that.
-... ve sen onunla tanışmayacaktın bile.
Espo, she's stunning, and you won't even meet with her.
! Sen aktör bile değilsin.
You're not even an actor.
Alınma ama alsaydık bile sen biraz yaşlısın.
And, no offense, but even if we were, you're a little... old.
Bu insanlarla iletişim bile kuramazsın ki sen.
You can't even communicate with those people.
Sen çok zeki, genç bir kadınsın Korra ama değişimin bir kez başladıktan sonra Avatar tarafından bile durdurulamayacağını anlamalısın.
YOU'RE A VERY SMART YOUNG WOMAN, KORRA, BUT YOU MUST REALIZE THAT ONCE CHANGE BEGINS, IT CANNOT BE STOPPED, EVEN BY THE AVATAR.
Ve sen de adın çağlar boyu yankılanmaya devam etse bile tekrar dünyaya gelemeyeceksin.
And though you will never again be reborn, your name will echo throughout history.
Sen burada değildin bile.
You were not even here.
Sen benim ailemsin. Senin bana ihtiyacın olmasa bile benim sana ihtiyacım var.
You are my family and even if you don't need me I need you.
Eğer seninle içmeye gidip birazcık bile kafayı bulursam, sana asılacağım çünkü sen çok ateşli bir kadınsın.
If I go to drinks with you and get even the slightest bit buzzed, I'm gonna turn into that guy because you are a really hot woman.
Michi Kakutani bile bunu görse kafayı yer. Ki normalde her şeyden nefret eder. Yani sen...
Michi Kakutani will flip for this, and she hates everything.
Ve sen de sıradan bir diktatörle başa çıkabilmek için evinden ayrılmayı bile göze alamayan...
I am a young girl, and I'm missing my own wedding to go to a strange land and track down... some secret-mission things. And you're a great, big grown man who doesn't even have to leave his own home to tackle some random bully.
Fark etmezsin bile sen.
you won't even notice.
Sen daha kendine bile bakamıyorsun.
You can't even take care of yourself.
Beş yıldır, bir dakika bile şüphe etmedim Seattle'da sen ve ben doğru aramayı yaptık, tamam mı?
In five years, I have never doubted for one minute that you and I made the right call in Seattle, okay?
Silverpool o belgeleri caldigin icin seni oldurmek istiyor ama sen belgelere bakmiyorsun bile.
Silverpool is willing to kill you for stealing those documents, and you're not even looking at them.
Sen de gördün, onlar benimkiler bile değil.
You saw that. Those aren't even my balls.
Sen... içeri gelmezdin ve böyle sorular sormazdın eğer işin tam bir yabancısı olsaydım....... istemezdin bile.
You... you just can't come in and just ask me questions like this, as if I'm a total stranger, - like you don't even... - Shh.
Çünkü benim aksime sen bir gram bile değişmedin.
You haven't changed one bit...
Senin için kariyerimden vazgeçtim. Benim tercihimdi. Ama sen hiç fark etmedin bile.
I gave my career up for you, my choice, but you never even noticed.
Senin iki katın kazanıyor olsam bile sen hala beni satın alıp, bir daha satabilirsin.
You know, I could make twice what you make, and you could still buy and sell me.
Sen ve ben, aynı olmanın yakınında bile değiliz.
You and me, we ain't even close to the same.
Özgür olmanın ne anlama geldiğini bile anlamazsın sen.
You don't even understand what it means to be free.
Bunu biliyorum. Sen altı yaşındayken bile ikinizi zar zor takip ediyordum.
Even when you were only six years old, I could barely keep up with you two.
Bakıyorum da, sen aynı şeyi benim için yapmışsın bile.
I see you've already done that for me.
Ama sen bunu bilmezdin. Çünkü sen benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun göbek adımı bile.
But you wouldn't know that because you don't know anything about me, not even my middle name.
Hey, bu soruyu sorduğum için bana deli diyebilirsin, ve sorarken bile utanıyorum ama, sen ve Diane hakkında endişelenmeli miyim?
Hey, I might be crazy, because this is such a dumb question, and I'm embarrassed to even ask, but do I have anything to worry about with you and Diane?
Sen yapmadın bile onu!
It wasn't even you.
Sen ne olduğunu unutsan bile.
Even if you've forgotten.
Sen yaranın nerede olduğunu bile bilmiyorsun.
You don't even know where your wounds are.
bile 28
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
bilemezsin 104
biletler 91
bilemedin 19
bilerek yapmadım 25
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilesin 23
bilet 55
bilemem 161
bilemezsin 104
biletler 91
bilemedin 19
bilerek yapmadım 25
bilemedim 29
bilemiyorum ki 20
bilen var mı 30
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
biletiniz 28
bileğim 27
biletler lütfen 39
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsiniz 26
biletiniz 28
bileğim 27
biletler lütfen 39
sen benimsin 132
sen beni sevmiyorsun 23
sen bilirsin 301
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
sen bana aitsin 27
sen bir 32
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43
sen bir tanesin 30
sen benim her şeyimsin 20
sen bana aitsin 27
sen bir 32
sen benim 28
sen bir meleksin 58
sen benim karımsın 46
sen bir dahisin 132
sen bir pisliksin 43