English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ S ] / Seçim sizin

Seçim sizin translate English

257 parallel translation
Seçim sizin.
Take your choice.
Seçim sizin. Senin yaşında birinin sarhoş olmak için böyle bir yeri seçmesi çok garip.
For a man old enough to know better, you pick the dangdest places to get drunk.
Seçim sizin.
The choice is yours.
Seçim sizin.
It's your choice
Evet beyler, seçim sizin.
Well, gentlemen, the choice is yours.
Seçim sizin.
It's your choice.
Seçim sizin.
Your option.
Seçim sizin, çocuklar.
I'll give you choice, guys.
Froeger ailesi, meydan okuyan siz olduğunuza göre ilk seçim sizin.
Froegers, since you're the challengers, you get to pick the first category.
Seçim sizin.
Choice is yours.
Seçim sizin baylar.
The choice is yours, gentlemen.
Seçim sizin. Dr Crusher ve ben görüşmeleri sonlandırmaya hazırız.
Dr. Crusher and I are prepared to conclude our negotiations.
Eğer ja'chug'dan çekilmek istiyorsanız seçim sizin.
If you wish to withdraw from the ja'chuq... that is your option.
Seçim sizin.
Your choice.
Seçim sizin.
The choice is yours :
- Seçim sizin.
Heathrow direct.
Seçim sizin.
Your call.
Seçim sizin.
You have a choice.
Seçim sizin ama hemen yapın.
The choice is yours, but make it now.
Ya sosisli yiyeceğiz, ya da hava alacağız. Seçim sizin.
We can eat hot dogs, or we can eat air.
Seçim sizin. Her şartta.
So you have a choice-you could have me as a professional colleague... passionate... or you can have me as an outspoken outsider, still adamant.
Seçim sizin.
Choose.
Seçim sizin.
It's your call.
Seçim sizin.
IT'S YOUR CHOICE.
Seçim sizin yerinize çok uzun zaman önce yapılmıştır
We made that for you long ago
Seçim sizin yerinize çok uzun zaman önce yapılmıştır
We made it for you long ago
Seçim sizin yerinize çok uzun zaman önce yapılacaktır
We made that for you long ago
Seçim sizin Bay ve Bayan Kent.
The choice is yours, Mr. And Mrs. Kent.
Seçim sizin hanımlar.
So the choice is yours, ladies.
Hepsinden sonra, bu seçim oyunu sizin hatanız, benim değil.
After all, this election hoopla is your fault, not mine.
Sizin yollarınız açık ve geniş - seçim yapmak zorundasınız!
There're wide roads open to you - you have just to choose!
Seçim tabii ki sizin.
The choice is yours of course.
Yeniden seçim.. ki sizin için daha iyi olmayacak.
New elections - which will go no better for you.
Eğer kabul ederseniz sizin göreviniz Bay Briggs, seçimdeki tezgahı bozup halkın oylarının seçim sonuçlarına dürüst şekilde yansımasını sağlamak.
Mr Briggs, your mission, should you decide to accept it, would be to un-fix the election so that the result will honestly reflect the vote of the people.
Seçim sizin.
Hey girls, your turn.
Seçim hakkı sizin.
It's your own free choice.
Seçim zamanı geldi... muhtemelen sizin reform çalışmalarınız için oy verebilirler... fakat bu sadece bir reflekstir.
Now come election time, they might vote for your prison reform thing but that's just a reflex.
Sizin seçim hakkınız yok.
You have no vote!
Benim, eğer sizin tarih kitaplarınızda yazandan farklı bir seçim yaparsam, geçmişinizin düzeltilemeyecek bir şekilde değişeceğine, inanmamı istiyorsunuz.
You ask me to believe that if I make a choice other than the one in your history books, then your past will be irrevocably altered.
Sizin gibi insanlar için bile "Seçim Günü" çok önemlidir.
And even for people like you Election Day is very important.
Seçim sizin. 7-6-5.
It's up to you. 7-6-5.
Diğer taraftan ben oy vermemiş olan ben oy vermemiş olan ben hatta aslında seçim günü evinden bile ayrılmamış olan ben hiçbir şekilde bu insanların yaptıklarından sorumlu değilim ve benimle hiçbir alakası olmayan sizin yarattığınız bela hakkında canımın istediği kadar şikayet edebilirim.
I on the other hand, who did not vote, who did not vote, who in fact, did not even leave the house on Election Day am in no way responsible for what these people have done and have every right to complain as loud as I want about the mess you created that I had nothing to do with.
- Seçim sizin.
- Dealer's choice.
- Bu sizin yaptığınız bir seçim miydi?
- That was a choice you made?
O zaman benim adamla sizin ucube arasında seçim yapma şansı olacak.
She'll have a choice between my guy and your weirdo.
Yani bence oyunculuk kariyeri, sizin için doğru bir seçim değil.
So I gotta say, I don't think a career in acting is the right choice for you two.
Ve, genç bayan..... bunu kaybetmeye hazırım, böylece... sen ve senin gibiler benimle savaşabilsin benim temsil ettiğim ve sizin savunduklarınız arasında seçim yapabilsin.
And, young lady I'm prepared to lose it all so that you and others like you can fight me and choose between what I represent and you defend.
Ayrıca Caprice'in çıtır pizzayı yerken bir resmi olacağı konusunda anlaşmış olursunuz. Gazetede bu makalenin nasıl olacağına dair seçim şansınız yok. Sizin göreviniz söylendiği şekilde bunu basmaktır.
There was no choice about you would run this article in the press, as you were effectively told how to run the article in the press by Freuds.
Bunu değil tabi! Sıcacık ve uygun fiyatlı olan ama tamir gerektiren bu ev... sizin gibi dinamik bir çift için mükemmel bir seçim.
Not this real estate... cozy and affordable this lovely fixer-upper... is the perfect place for a dynamic couple like you.
Bir seçim. Sizin anlam katacağınız bir şey.
It's a choice. lt's what you make of it.
Evet tıpkı sizin John F. Kennedy'nin babasının yardımıyla hileli seçim kazanması gibi.
Yeah, which is not so very different from when your John F. Kennedy won a rigged election with the help of his father.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]