Suçlu benim translate English
504 parallel translation
Hem gerçek suçlu benim hem de burada çalışmadığım için kimsenin canı acımayacak. Evet!
I have the advantage of actually being guilty and I don't actually work here, so no one actually gets hurt.
Suçlu benim!
I'm guilty!
Eğer öyle bir şey yaptıysa suçlu benim çünkü çok istedim.
If he should have had part in it, it is I who am guilty because I asked too much.
Tek suçlu benim o değil.
I, I alone, never him.
- Tek suçlu benim.
- There's no one else to blame.
Suçlu benim..
It was I...
Suçlu benim.
I'm the one to blame.
Suçlu benim biliyorum!
It's my fault, I know.
- Suçlu benim, efendim.
- Sorry. - I'm to blame, sir.
Şimdi kaybettin diye suçlu benim!
Now that you've lost, it's my fault.
Türkçesi suçlu benim yani!
The English of which is : I am in the wrong!
Peki suçlu benim!
So I take the blame!
Suçlu benim.
I'm to blame.
- O suçlu benim hayatımı kurtardı
His crime was saving me.
Şefe çocuğun yalan söylediğini söyle suçlu benim.
Tell the Superintendent that the boy lied... that I am guilty.
Buradaki tek suçlu benim!
In here the only guilty one is me!
Suçlu benim!
I'm the guilty one!
Belki de suçlu benim.
It may be my fault, too.
Aman ne güzel! - Öyleyse suçlu benim, öyle mi?
Well. that's wonderful!
- Tek suçlu benim.
- I'm the only one to blame.
Kovulabilirim, ama suçlu benim ha?
You may get me fired but I'm to blame!
- Ama suçlu benim.
- But I am guilty.
Suçlu benim, Kays, ın hiçbir suçu yok.
I'm the culprit and how can you punish Kaish
Amca, Hee Joo'nun suçlu olması biraz şaşırtıcı olsa da benim bunu asla yapmayacağımı bilmiyor musun?
Uncle. Although I'm a little shocked to hear that Hee Joo was the culprit... you must know there is no reason for me to have been her co-conspirator.
Benim fikrime göre gayet tipik bir suçlu.
An obvious criminal type in my opinion.
Yani benim suçlu olduğumu mu düşünüyorsunuz?
So you think I'm guilty?
Suçlu benim.
I am the guilty one.
- Benim suçlu olmadığımı biliyor.
- She knows I'm not guilty.
Tek suçlu benim, belki de.
Well, so did I maybe.
Suçlu olan benim ve hiç itiraz etmeden bu suçu kabul ediyorum.
I am the guilty one and I accept my... - We are all in this together.
Yazıda bahsedilen adam yargılanmış, cinayetten suçlu bulunmuş aynı gün hüküm giymiş. Aynı benim gibi.
This fellow it writes about, he was tried, convicted of murder, sentenced, all the same day.
Ama Tanrı'nın gözünde suçlu olan benim.
But in the eyes of God, I am the one who is guilty
Gerçekten benim suçlu olduğumu düşündün değil mi?
They're too important. You really thought I was guilty, didn't you?
Benim suçlu olduğuma inanmana ramak kaldığını hatırlamaya çalış.
Try to remember how close you came to believing that I was guilty. Webb.
Benim kadar suçlu olsanız daha iyi olurdu.
It would be better if you were as guilty as I am.
Ringer sadece gerçeği söyleyeceğine dair kitap üzerine yemin edene kadar benim kararım da suçlu olduğu yönündeydi.
I held out for a verdict of guilty until it was pointed out that Mr Ringer had sworn on the bible to tell the whole truth and nothing but the truth.
- Suçlu olan benim.
- You know who's guilty?
Bu aptal gibi, benim gibi suçlu!
Like this dimwit! Guilty like me!
Suçlu benim biliyorum tek suçlu benim!
- No!
Suçlu olan benim.
I'm the guilty one.
Yasa ona suçlu dedi. Benim düşünmem gerekmez.
The law decided he was guilty, I don't have to.
Benim suçlu olanları, suç ortaklarını bulmam gerek.
I shall have to find the guilty ones, the accomplices.
Suçlu olan benim
You see, I know I'm to blame
" Benim bir suçlu olduğumu ve cezalandırılmam gerektiğini söylediler.
" They told me I was a criminal and had to be punished.
Bu yüzden benim kanımca tembel çocuk hatalı çocuk, suçlu çocuk yoktur.
That's why, in my opinion, there is no lazy, wrong, or guilty child.
Seni görevlendirdiğim için senin... Manuel seni uyandırmadığı için onun... suçlu olduğunu düşünüyordum ama... aslında baştan beri, benim hatammış.
I was thinking it was your fault because you'd been left in charge, or Manuel's for not waking you, and all the time, it was my fault.
Benim gerçek düşüncem, birisinin onu suçlu göstermek için 10,000 $'ı üzerine yerleştirdiği ve öldürdüğü yönünde.
I really think that somebody planted that $ 10,000 on him to make him look guilty, and then killed him.
Ve benim gÖrevim de suçlu ya da suçluları adalete teslim etmek.
And it is my job to bring the guilty party, or parties, to their justice.
Geri gelecek tek erkek benim ve suçlu ben oluyorum.
I'm the only one that's comin'back and I'm gettin'all the blame.
Yani suçlu olan benim, öyle mi?
So I'm to blame, right?
Kendini suçlu hissetmeni sağlamaya çalışmıyorum ama benim için çok üzücü olduğunu unutma.
Look, I'm not trying to make you feel guilty... but don't forget I went through hell!
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benim için önemli 63