Üzgün değilim translate English
393 parallel translation
Hayır, üzgün değilim.
No, I'm not either.
Ona aşık olduğumu o gece anlamıştım ama şimdi ölü ve ben üzgün değilim.
I was in love with him, and I knew it for the first time that night but now he's dead, and I'm not sorry. He wasn't worth it.
Ancak kumarla işiniz kalmadığı için hiç üzgün değilim.
But I'm not sorry you're through With the gambling business.
Ama Rosie... geldiğim için hiç üzgün değilim.
But, Rosie, I'm not one bit sorry I came.
Ben üzgün değilim.
I am not ashamed.
Kendi adıma bu olanlardan üzgün değilim.
For myself, I'm not sorry for any of this.
Lizzie'ye dediklerimin bir teki için bile üzgün değilim.
I ain't sorry for a single word that I said to her.
Yine de üzgün değilim.
But I'm not sad.
- Aslında üzgün değilim.
- Not really.
O açıdan üzgün değilim...
I wasn't upset by that sight...
Ben üzgün değilim.
I'm not hurt.
Kesin olarak üzgün değilim.
I'm not sorry, exactly.
Ben üzgün değilim, lanet olsun.
I'm not worried, damn it.
Açıkçası üzgün değilim.
I feel... I don't feel upset. I really don't.
- Gerçekten, üzgün değilim.
Tell me. - No, really, I'm not upset.
Böldüğüme üzgün değilim.
I'm not sorry to interrupt,
Senin için üzgün değilim.
I'm not sorry for you.
Aslında üzgün değilim.
Well, actually, I'm not sorry.
- Fakat üzgün değilim.
- But I'm not sorry.
Yine de üzgün değilim.
I'm not sad, though.
Ben hiç üzgün değilim.
I'm not sorry at all.
Ama yalan olmaz, üzgün değilim desem... çünkü bence hayat, sadece bir oyundu.
But I can't be really sad'cause you see, I feel that life's a game.
Bunun için üzgün değilim.
And, I'm not that sad.
Olanlardan dolayı üzgün değilim.
I'm not depressed about what happened.
Hayır, üzgün değilim.
No, I'm not worried.
O kadar üzgün değilim.
Well, I'm not that upset.
- Ben üzgün değilim.
- I'm not sad.
Ben üzgün değilim.
I'm not sad.
üzgün değilim, tamam mı?
I'm not sorry, all right?
Hiçbir şey için üzgün değilim!
I ain't sorry for shit!
Çok üzgün değilim.
I'm not that upset.
Hayır, hayır üzgün değilim.
No. I'm not upset.
O pislik öldüğü için hiç üzgün değilim.
And I'm not sorry that son of a bitch is dead.
Yaptıklarım için üzgün değilim.
I didn't do it to hurt him.
Ben üzgün değilim ve istediğiniz gibi konuşabilirsiniz.
I'm not upset. And you can mention it all you like.
Anne, ben üzgün değilim.
Mother, I am upset.
Ben üzgün değilim, o da değil.
I'm not sorry. He's not sorry.
Ben üzgün değilim.
I'm not sorry.
Seçtiğim yol için üzgün değilim ;
I'm not sorry for the path I chose.
Ama burada olduğunuz için üzgün değilim.
I'm not sorry that you're here.
Hayır, üzgün değilim.
No, I'm not sad.
Hayır, üzgün değilim.
No, I'm not upset.
Ama üzgün değilim.
But I wasn't sad.
Sen mutlaka... kavga etmek istemiyorum... aslında o kadar üzgün değilim.
You have to- - I don't want to fight. Actually...
Sana sahip olduğum için üzgün değilim evlat.
I'm not sorry I had you, son.
Diz çöküp ne kadar üzgün olduğumu söyleyecek değilim.
I'm not gonna get on my knees and tell how sorry I am.
Fakat seviştiğimiz için üzgün filan değilim.
I need more evidence.
çünkü üzgün, pişman değilim.
'Cause I'm not.
Çıkarın söz konusuysa, üzgün olmasan bile, değilim demezsin.
Well, there is this in your favor - You don't say you're sorry when you are not.
Çünkü ben üzgün değilim.
I'm not.
Olanlardan üzgün değilim, hiçbir şeyden korkmuyorum.
I regret nothing,
değilim 815
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm 13200
uzgunum 18
üzgün 54
üzgünsün 53
üzgünüm canım 24
üzgünüz 106
üzgünüm bebeğim 22
üzgünüm dostum 74
üzgünüm hayatım 23
üzgünüm geciktim 94
üzgünüm tatlım 60
üzgün mü 36
üzgünmüş 17
üzgün görünüyorsun 32
üzgünüm çocuklar 38
üzgünüm geç kaldım 20
üzgünüm hanımefendi 23
üzgünüm ama 71
üzgün müsün 105
üzgünüm tatlım 60
üzgün mü 36
üzgünmüş 17
üzgün görünüyorsun 32
üzgünüm çocuklar 38
üzgünüm geç kaldım 20
üzgünüm hanımefendi 23
üzgünüm ama 71
üzgün müsün 105