Bir saat önce translate Spanish
4,230 parallel translation
- Katrina beni bir saat önce bilgilendirdi.
Katrina me entregó sus escritos hace una hora.
Katrina celbi bana bir saat önce verdi.
Katrina me dio la orden de comparecencia hace una hora.
Cidden dostum. Tek bildiğim bir saat önce kız arkadaşımla buluşmuş olmam gerektiği.
En serio, tío, todo lo que sé es que se suponía que tenía que reunirme con mi novia hace una hora.
Bir saat önce gitmem gerekti ama Kerry nöbetinden daha gelmedi.
Tendría que haberme ido hace una hora pero Kerry no vino a trabajar.
Merkez bir saat önce ekip göndereceğini söylemişti.
La policía me dijo que enviaban a un equipo hace una hora.
Bir saat önce falan, neden?
Hace una hora, quizá. ¿ Por qué?
0,06 miktarı yargıçla uyumlu olmalı, mesela, kazadan bir saat önce yemekte alınan iki bardak şaraba eşdeğer diyebilir miyiz?
- Sí. ¿ Estaría bien decir que el juez, bebió, digamos dos vasos de vino, en la cena, una hora antes del accidente?
Bir saat önce oraya ulaşmış olmalı.
Debió llegar allí hace una hora.
Saldırıdan bir saat önce havalimanından arama yapılmış.
Una llamada de teléfono hecha desde el aeropuerto menos de una hora antes del ataque.
- Bir saat önce aldık.
Hace una hora hemos recibido dicha señal.
Bugün biraz yerinde duramaz gibi görünürsem kusuruma bakma ama bir saat önce 30 günümü tamamladığımı duyman seni mutlu edecektir.
Perdón si estoy un poco vertiginoso hoy, pero estarás feliz de saber, que desde hace una hora, Celebré mi hito de 30 días.
Bu, son kurbanın cesedinin bulunmasından bir saat önce çekilmiş.
Se tomó hace una hora en el cadáver de la última víctima encontrada.
Çünkü kameralar onu bir saat önce durağın yanında yürürken yakaladılar.
Porque hace una hora atrás, las cámaras lo filmaron saliendo de la estación.
Bir saat önce resmi polis getirdi.
Un uniforme trajo esto hace como una hora.
Bir saat önce biriyle telefonda konuştum.
Hablé con alguien de aquí, hace una hora.
Bir saat önce El Centro'da öldürüldü.
Murió hace una hora en El Centro.
Eyalet yasalarına göre tüm ziyaretler infazdan bir saat önce yani 17 : 00'de biter.
No. Las reglas del estado dictan que todas las visitas terminan una hora antes de la ejecución, a las 17 : 00 horas.
Hayır, benimle bir saat önce buluşması gerekiyordu.
Se suponía que debíamos vernos hace una hora.
- Bir saat önce hastalanıp eve gitti.
Se fue a casa enferma hace una hora.
Evet, bir saat önce hastanede videosunu çektim.
Sí, hace una hora he hecho un vídeo de él en el hospital.
- Neyse, mesaim bir saat önce bitti...
Como sea, mi turno terminó hace una hora. Claro.
Müfettiş Owens. - Seni bir saat önce bekliyordum.
No vuelvas a llegar tarde.
Landis Murphy bir saat önce, Hell's Kitchen'daki bir spor salonunda banka kartını kullanmış.
Landis Murphy utilizado su tarjeta de cajero automático hace una hora en un gimnasio en la cocina del infierno.
Bu adam Huck'tan bir saat önce depoya giriyor ve Huck girdikten 20 dakika sonra yine asansörün önünde görünüyor. Aynı dakikalarda binanın içindelerdi yani.
Este tío aparece una hora antes de que Huck entre, y entonces... vuelve al ascensor 20 minutos después que Huck llegue.
Bushwick'te bir torbacı bir saat önce saldırıya uğrayıp soyulmuş.
A un traficante de drogas en una esquina de Bushwick le han dado una paliza y le han robado hace media hora.
Bir saat önce onun eşkaline uyan bir erkek Philadelphia Amtrak istasyonunda polisle çatışmış.
Hace poco más de una hora, un hombre que encaja en su descripción se involucró en un tiroteo con la policía en la estación de Filadelfia Amtrak.
Öyleyse bir saat önce seri ilanlarda gördüğüm... "Kamu üniversitesinde bu gece düzenlenecek baloya katılmak üzere Sophie B. Hawkins veya inandırıcı Sophie B. Hawkins taklitçisi... aranmaktadır. Ücret düşüktür."
Así que solo es una coincidencia que alguien postease un anuncio en Craiglist hace una hora que dice : " buscando a Sophie B. Hawkins, o a una convincente imitadora de Sophie B. Hawkins para actuar esta noche en el baile de la universidad comunitaria.
Bir saat önce torbacıyı aradılar.
Bueno, llamaron a su camello hace una hora.
Bir saat önce kancada çırpınan balık gibi nöbet geçiriyordun.
Hace una hora, tuviste un ataque, te sacudías como un pez en un anzuelo.
Onu bir saat önce denedim.
Lo intenté hace una hora.
Bir saat önce Lord Rothschild ile yaptığım toplantıda anlaşma yapıldı. Kendisi İngiltere bankasının yöneticisi.
Hace una hora, concluí la última de mis reuniones con Lord Rothschild y el Director del Banco de Inglaterra.
Ölmeden bir saat önce ona bir mesaj attınız.
Le envió un mensaje una hora antes de que muriese.
Şimdi fark ettim, bir saat önce evde olacaktım.
Me acabo de dar cuenta... de que tenía que estar en casa hace una hora.
Caymadan önce adam sırtında taslağı hazırlarken bir saat boyunca izlemek zorunda kaldık.
- Sí. Miramos por una hora mientras el tipo buscaba el dibujo antes de que ella se arrepintiera.
İki saat önce şantiyeden ayrıldığımda bir işim, bir karım, bir evim vardı.
Cuando salí de la obra hace un poco más de dos horas tenía un empleo, una esposa, un hogar.
Belki yarın uğrayıp televizyona çıkmadan önce Birgitte'e bir - iki saat yardım edebilirsin.
¿ Ayudarías unas horas a Birgitte antes que vaya a TV1 mañana?
Belki yarın uğrayıp televizyona çıkmadan önce Birgitte'e bir-iki saat yardım edebilirsin.
¿ Ayudarías unas horas a Birgitte antes que vaya a TV1 mañana?
- Bir buçuk saat önce.
- Hace media hora.
- Bir saat kadar önce.
- Hace como una hora.
"Normal" bir saat önce sona erdi.
La normalidad se terminó hace horas.
Bir kaç saat önce zehirlendin, 24 saatten kısa bir süre içerisinde öleceksin.
Ha sido envenenado hace unas horas, lo que significa que en menos de 24 horas, estará muerto.
Ne? Bir seks suçlusu Dennis Cochrane iki saat önce evinden kaçırılmış.
Un agresor sexual, Dennis Cochrane, ha sido secuestrado en su piso hace poco más de una hora.
"Albatros" üç saat önce Ashburn'de bir depo kiralamış.
Albatross ha alquilado un almacén en Ashburn hace tres horas.
Ve 48 saat önce, bir İsviçre Bankası sıradışı bir müşterisini temsilen bu para birimiyle yüklü miktarda döviz satın aldı.
Y aún así hace cuarenta y ocho horas, un banco suizo, actuando en nombre de un gran cliente, compró una gran cantidad de moneda.
Bir saat kadar önce iki Miami polisi, eski bir NYPD polisi tarafından vuruldu.
Hace una hora, dos policías de Miami fueron baleados por ex oficial de policía de Nueva York. Uno fatalmente.
Çürüyen etin kokusundan kurtulmak için her gece saat 11'de cesedine bir paket bundan dökmelisin.
Todas las noches a las once debes esparcir un paquete de esto, sobre su cuerpo... Para deshacerte del olor a carne podrida.
- Burada bir Griffin yazıyor ama o oda iki saat önce kiralanmış. - Ne?
Hmm, tengo un Griffin aquí, pero esa habitación se registró en horas. ¿ Qué?
İki saat önce Kuzey Sahili'nde bir ev kundaklandı.
- No. - ¿ Perdón?
Sadece iki saat önce bir adamdan mektup aldım. Bu yüzden yarının gazetesinin manşetini size vermek için ziyarete geldim.
Recibí una carta de ese mismo hombre no hace ni dos horas, así que pasé a visitar para mostrarle previamente el periódico de manaña.
Kamera bir saat kadar önce yayına başlamış.
La, eh, cámara estuvo en vivo hace como una hora.
Beş saat önce, o bebek özofajiyal tümörle birlikte bir Çinlinin boğazındaydı.
Hace cinco horas, ese bebé estuvo dentro de la garganta de un chino que tiene un tumor esofágico.
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce ben geldim 22
önce para 23
önce sen git 20
önce siz 62
önce ben gördüm 23
önce bayanlar 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
önce ben sordum 18
önce ben geldim 22
önce para 23
önce sen git 20
önce siz 62
önce ben gördüm 23
önce bayanlar 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028