Bu kadar translate Spanish
186,885 parallel translation
Seninle bu kadar iyi anlaşırken, tabi ki seninle evlenirim.
Me casaría contigo sin dudarlo si es lo que quieres.
Peki o zaman neden bu kadar kolayca beni bir kenara atabiliyorsun?
¿ Entonces por qué es tan fácil para ti echarme a un lado?
Çocuğumuz olmadığı için, aramız bu kadar açıldı.
No pudimos tener niños y nos alejamos por eso.
Bu kadar iyi ahşap işlemeyi bir arada hiç görmemiştim.
Nunca había visto tanta madera buena en un mismo lugar.
Topuklularla bu kadar hızlı yürüdüğünü unutmuşum.
¿ Sabes? Había olvidado lo rápido que corres con tacones.
Bu kadar mı? "Bu müthiş" mi sadece?
¿ Eso es todo? ¿ "Impresionante"?
Sadece birlikte çalışacağız, bu kadar, tamam mı?
No, trabajamos juntos. Eso es todo.
Bu kadar.
Eso es todo.
En son 90'larda bu kadar yükseğe çıkmıştım.
Tío, no me sentía así desde los 90.
Vogue yapmanın bu kadar eğlenceli olduğunu hiç bilmezdim.
¡ Vaya! No tenía idea de lo divertido que es posar para la Vogue.
Sende belki bir gün, ölüp gideceğin güne kadar burda geçirdiğin boş zamanların birinde, belki neden bu kadar andaval olduğunu anlarsın.
Y mientras no sepas por qué eres tan gilipollas, vagarás por este campamento deprimido y solo hasta que el día en que te mueras.
30 saniye sonra bu kadar insanın önünde sahneye çıkacağımıza inanamıyorum.
No puedo creer que vayamos a estar frente a toda esa gente en 30 segundos.
Yeteri kadar çekti, bu kadar.
Ya ha pasado por mucho, así que eso.
Bu kadar. "
Sin preguntas ".
Nasıl bu kadar geç kalırsın?
¿ Cómo has podido llegar tarde, de entre todos los días?
Hiç bu kadar gururlanmamıştım, kardeşim.
Nunca he estado más orgulloso, hermano.
Hiç bu kadar gururlanmamıştım.
Nunca he estado más orgulloso.
Çocukluğumdan bu yana, ne zaman bu kadar kendime yüklensem böyle.
Poniendo presión sobre mí mismo, desde que era pequeñito.
Bu kadar yeter. Yapacağız, D.
¿ Sabes qué?
Neden ateşli olanlar bu kadar deli oluyor?
¿ Por qué están las buenorras siempre tan locas?
Onu bulun, hepsi bu kadar.
Encontradle y solucionaréis el caso.
Tüm söyleyebileceğim bu kadar.
Eso es lo que sé.
Neden işini kaybetmekten bu kadar mutlu oldun ki?
¿ Por qué estaba tan aliviada de perder el trato con él?
Sadece endişelendim, hepsi bu kadar.
Solo estaba preocupado por ti, eso es todo.
Ona bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum.
No me había dado cuenta de que fuerais tan cercanos.
Bu kadar basit, hiçbir şey anormal değil.
Tan simple como eso, nada siniestro.
Demek istediğim, gerçekten, deneyimli bir elemanın.... bu kadar beceriksiz olacağına ciddi olarak inanıyor musunuz?
¿ En serio, de verdad cree que un forense experimentado va a ser tan torpe?
Bu kadar.Sırtını düz tut.
Eso es. La espalda recta.
Hepsi bu kadar!
Ya está bien, abran paso.
Daha önce bu kadar parçalısını yapmamıştık sanırım.
Creo que nunca antes habíamos hecho uno con tantas piezas.
Bunu bu kadar güçlü kılan şey bizim soyumuz.
Es la sangre la que nos hace tan poderosos. - Papá...
Diğerleri beni bu kadar kızdırmıyor.
Los demás no me molestan tanto.
Sovyetler Birliği'nde, bu kadar kaliteli kedi için bir aylık maaşımız gider.
En la Unión Soviética, pagamos un mes de salario por esto.
Bu kadar kolay kurtulamazsın.
No te librarás tan fácil.
Kendini bu kadar zorlama.
No seas tan dura contigo misma.
- Bu kadar mı?
- ¿ Eso es todo?
Nasıl bu kadar çok harcadın?
¿ Cómo gastaste tanto?
Soğuk Savaş hiç bu kadar sıcak gözükmemişti.
La Guerra Fría nunca estuvo tan caliente.
O senin oğlun, bu o kadar çok açık ki.
Es tu hijo, de pies a cabeza, eso seguro.
Onunla geçireceğimiz zamanın kısıtlı olduğunu bize söyleyen sendin, ben de bu sebepten oynayabildğim kadar dedemle satranç oymuyorum.
Dijiste que él no va a estar siempre aquí, así que tengo que jugar con él lo máximo que pueda ahora.
- Peki bu gece sevişebilecek kadar şanslı mıyım?
- ¿ Pero soy lo bastante mono como para tener suerte?
Ayrıca, sıska bir kaltak eğitmenim de olacak. Ki bu karı bana, kendi gözyaşlarımda boğuluncaya kadar bağırıp duracak.
Sí, y voy a tener a una zorra y flaca entrenadora que me gritará hasta que llore para llenar una piscina.
Ben... O kadar ayrılıp tekrar barışmalardan, ve geçirdiğim kalp krizinden ki tekrar bir araya gelişimizden iki dakika sonra... ki kabul etmeliyim ki hayatımdaki en kötü zamanlamaydı bu... sonra farkettim ki ilişkimiz çok hızlı ilerliyor.
Yo... entre la separación, la reconciliación y el ataque al corazón a los dos minutos de reconciliarnos... lo cual es una horrible sincronización de mi parte, debo admitir... nuestra relación ha ido un poco sin rumbo.
Bu zamana kadar Hamlet hakkında söylenmemiş ne söyleyebilirim ki?
¿ Qué más puedo decir sobre Hamlet que no se haya dicho ya?
- Haftada üç gece, saat 11'e kadar prova çalışıyorsun - bu adamla... - Shh.
- Te has pasado tres noches a la semana ensayando hasta las 11 de la noche con ese tío...
- Haftada 3 gece saat 11'e kadar bu adamla birlikte,
¿ y crees que no merecía saber que tuviste una historia con él?
Kocam bu arabayı neden bu kadar severdi hiç anlamam.
Ojo con lo que dice, Sra. Peabody.
Bu, soruşturma bitinceye kadar sürebilir.
Esto llevará el tiempo que sea necesario.
Anladığım kadarıyla, Dedektif Başmüfettiş Huntley, Bu iki saat, Farmer'in kızı kaçırıp, kasabayı katetmesi, ona saldırması... ve hastaneye, mazeret uydurmak için, tekrar geri dönmesi.... için son derece dar bir süre.
Y en lo que a mí respecta, inspectora Huntley, dos horas son un margen extremadamente pequeño para que su hombre secuestre a una pobre chica, la lleve por toda la ciudad, acabe con ella y después se llegue al hospital.
En son kaydedilen pozisyon Tim'in evi, bu yüzden kimin aldıysa onu kapatacak kadar akıllıymış.
La última posición registrada fue del piso de Tim, así que quien lo cogió fue lo bastante inteligente para apagarlo.
Bu düşündüğüm kadar berbat değil.
No es tan malo como pensé.
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37