Bu kadarı çok fazla translate Spanish
409 parallel translation
Böyle bir gence bu kadarı çok fazla.
Es muy joven para ésto.
Bu kadarı çok fazla!
Esto es demasiado.
Bu kadarı çok fazla.
Eso es el colmo.
Tek bir an için bu kadarı çok fazla.
Pero ya no puedo resistirlo ni un día más.
Bu kadarı çok fazla.
Demasiado para mí.
Bu kadarı çok fazla.
Es demasiado.
Bu kadarı çok fazla. Her zamanki garsonum nerede?
Eso es pasarse. ¿ Dónde está mi camarero habitual?
Bu kadarı çok fazla, çok fazla!
¡ demasiado!
Bu demektir ki... tüm güneş sistemimiz... bir başka dev yaratığın... tırnağındaki bir atom kadar küçük olabilir. Bu kadarı çok fazla!
Eso significa que... todo nuestro sistema solar... podría ser como... un átomo diminuto en la uña de otro ser gigantesco.
Ama bu kadarı çok fazla!
Bien, es demasiado...
Galyalılar, sarhoş Galyalı, kırık heykeller, Küçük bir General için bu kadarı çok fazla!
Galos, borrachos, estatuas rotas, ¡ es demasiado para un sólo General!
- Bu kadarı çok fazla. - Anlıyorum.
Demasiado peso moral para mí.
Bu kadarı çok fazla.
Oh, esto es demasiado.
Benim için bu kadarı bile çok fazla.
Es demasiado para mí.
Eğer bu kadar mutlu olmasaydım, size çok fazla kızgın olurdum.
Si no me sintiera tan feliz, me enfadaría con usted.
Bu kadar fazla çalışarak kendini çok yorma Sinbad.
No se canse tanto, Simbad.
Bu kadar parayla çok fazla kalabilir miyim sanıyorsunuz?
El tiempo que me dure este dinero del ejército.
Şimdi hata yaptığımı biliyorum, hayatımı değiştirmek istiyorum ama bu kadarı da artık çok fazla.
Ahora se que estaba equivocada y me gustaría cambiar mi vida pero no puedo hacerlo.
Bu kadarı yeterli. Benim için çok fazla.
Para mí es mucho...
Bu çok fazla para, Ed. Bir adamı endişelendirecek kadar çok.
Demasiado dinero para preocupar a un hombre como yo.
Bu kadarı benim için çok fazla.
Es demasiado para mí.
Bu kadarı da çok fazla.
Esto es demasiado.
Ancak o günden bu güne o kadar fazla şey oldu ki çok uzun zaman geçmiş gibi.
Pero, han sucedido tantas cosas desde entonces, que ahora, me parece una eternidad.
- Hiç bu kadar fazla yavru gördün mü? - Çok tatlılar, değil mi?
- ¿ Habías visto a tantos cachorritos?
Bu kadar çok fazla.
Es demasiado.
Bologna ya da Milan'a gittiyse bu kadarı da çok fazla!
¡ Ya era mucho si llegaba a Bolonia o Milán!
- Bu çok fazla Bayan Norman. - O kadar da değil.
Eso es todo, Sra. Norman.
- Bu kadarı fazla. - Çok üzgünüm, Eddie.
Lo siento, Eddie.
Onu bu kadar çok istiyorsanız, bizim de daha fazla işimize yarayamaz.
Si usted lo quiere tan mal, ya no es bueno para nosotros.
Dokunulamayacak kadar saf bir güzellik. bu dünyaya çok fazla.
Belleza demasiado magnífica para usarse, demasiado preciosa para la tierra.
Ben de Villa kadar iyi bir adamım ama bu her ikimiz için de çok fazla demek değil.
Soy tan buen hombre como Villa y eso no es decir nada bueno sobre ninguno de los dos.
Bu kadarı da çok fazla.
Es demasiado.
Eğer onu bu kadar çok seviyorsan daha da fazla ağla.
Si la echas de menos, llórala.
Elbette bu çok fazla bir anlama gelmiyordu, çunku anlasilmayan bir dilde konusuyorlardi. Bazilari herkes bikana kadar durmadan konusuyordu. Bu negatif bir seydi.
A menudo también era una mierda porque algunos... utilizaban un lenguaje ininteligible y tomaban la palabra y terminaban... por fastidiar a todo el mundo.
Çok fazla olduğunu biliyorum, fakat talep edeceğimin hepsi bu kadar.
Sé que es mucho y jamás pediré más.
Bu kadarı da çok fazla.
- Oye. Oye. Esto es demasiado.
Bu kötü. duman çok fazla, ne kadar yayıldığını bilemiyoruz.
Es grave. El humo es denso y no se ve cuánto hay.
Evet, ben de bekledim, ama bu kadarı da çok fazla.
Pero esto es demasiado. Por eso he acudido a ti.
Ne kadar bu "çok fazla" dediğiniz?
¿ Cuánto es "tanto"?
Çok fazla pratiğin olmaksızın bu kadar iyi çalamazsın.
No se puede obtener un buen resultado si no se practica con intensidad.
- Yeter ama, bu kadarı da çok fazla oldu!
- Que se siente. ¡ Qué pesado!
Eğer bu kadar kıskanç olmasaydın, senden çok daha fazla hoşlanırdım.
Me gustarías tanto si no fueras tan celoso.
Eğer daha fazla erkek kadın gibi davransaydı, bu kadar çok şiddet yaşanmazdı.
Si más hombres actuaran como mujeres, no habría tanta violencia como esa.
Hiç farkettin mi ki, hayal gücü çok kuvvetli olan sen, bu kadar az şey elde ederken çok daha değersiz kişiler çok daha fazla şeyler elde ettiler?
¿ Has pensado cuántos hombres que valen menos han conseguido tanto mientras que tú, con tanta imaginación, tiene tan poco?
Bu kadar fazla veren ve az ihtiyacı olan birinin etrafında olmak çok zor.
Es difícil estar alrededor de alguien que ofrece tanto y necesita tan poco a cambio.
Bu kadarı cidden çok fazla.
Esto realmente es bajo.
Bu kadarı çok fazla.
Esto es demasiado.
Bu kadarı çok fazla!
No, es demasiado!
kendi akrabalarımızın bile çok fazla sıkıntıyı alamadığı zamanda bu kadar yeter.
Ni la propia familia haría tanto.
Çok fazla soru... ve bu kadar tehlikeli bir durumda olan birisinden.
Tantas preguntas de quienes están en una posición poco ventajosa.
İki gün öncesine kadar hiç görüşmediği düşünülürse bu kişilerle çok fazla konuşmuş.
Ha estado hablando con todas estas personas. Cosa que nunca había hecho hasta hace dos días.
bu kadarı da fazla 67
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
çok fazla 266
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
bu kadar 1215
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
çok fazla 266
çok fazla değil 61
çok fazla konuşuyorsun 37
çok fazla parazit var 16
çok fazlalar 23
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kan 29
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kadar basit mi 22
bu kan 29
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar erken mi 37