Bu kadar mı translate Spanish
30,936 parallel translation
- Bu kadar mı?
¿ Eso es todo?
Hepsi bu kadar mı?
Sí, ¿ eso es todo?
Bu kadar mı kin dolusun Jenna?
¿ Mucho rencor Jenna?
Ve hepsi bu kadar mı?
Y eso es todo?
Yani bu kadar mı?
Entonces, ¿ eso es todo?
- Ne? Bu kadar mı?
¿ Qué... eso es todo?
Benden bu kadar mı nefret ediyorsun?
¿ Tanto me odias?
- Şimdilik bu kadar, canım.
Por ahora, querida.
Elektrik süpürgeleri bu kadar karmaşık mı?
¿ Por qué este aspirador es tan complicado?
Tanrım! Ulan ben birinin sikini yalasam... -... olayı bu kadar dramatize etmezdim.
- Chabón, si yo le chupara la pija a alguien... no estaría tan histérico como vos.
Daha önce GIA kullandığını varsayıyorum Dr. Warren. Pek çok kez kullandım. Bağırsağın çekal kapakçığa bu kadar yakın olan kısmında yapmadı.
Cuéntanos acerca de Maya.
Bu durumda siz de ne kadar şey bildiğini ve öğrenecek ne kaldığını bileceksiniz. Önce şantı ayarlayacağım.
Me hubiera gustado que dijeras que sí.
Bu sebeple kararım, toplum olarak hakkınızda her ne kadar olumlu bir söylem olsa da... sizi sınırdışı etmek yönünde.
Por lo tanto, he llegado a la conclusión de que, pese al apoyo excesivo de la comunidad que se ha visto hoy... voy a ordenar que sea deportado.
Onun yeniden doğmasına bu kadar takılıp kalmasaydım, O elektrik kablosunu görebilirdim.
Si no me hubiera concentrado en que sobrevivió, podría haber visto el cable.
Uzun süredir bu kadar aptalca bir şey duymamıştım.
Zach, afrontémoslo. Es la cosa más estúpida que has dicho en mucho tiempo.
- Sanırım benden bu kadar.
Y creo que he terminado.
Yaklaşık, 600 kadar sayısı olması lazım bu derginin di mi?
Tiene que haber, lo que, a 600 cuestiones?
Başımızdan geçen onca delilikten sonra bu o kadar da çılgınca sayılmaz, değil mi?
Bueno, dada toda la locura por la que hemos pasado, no es tan raro. ¿ Verdad?
Sanırım bu, ne kadar geri gitmek istediğimize bağlı.
Bueno, creo que depende de que tanto regresemos.
Tanrım, niye bu kadar uzun sürdü?
Dios, ¿ por qué tarda tanto?
Bu kadar kötü batırdığım için üzgünüm.
Lamento haberlo arruinado.
Bu kadar kazdığımı hatırlamıyorum.
No recuerdo haber cavado tanto.
Benim için neden bu kadar endişelendiklerini anlayamadım.
Nunca entendí por qué ellos estaban tan preocupados por mí.
Annende neden bu kadar çok fotoğrafımız varmış?
¿ Por qué tu madre tiene fotos nuestras?
Bu şeyler gitmeden önce ne kadar zamanımız var?
¿ Cuánto tenemos antes que estas cosas desaparezcan?
Kusura bakmayın ama bunu okumaya vaktim olmadı. İsyan'ı bu kadar büyütebilmenize hayran kaldım. Şimdiden söyleyecekleriniz için sabırsızlanıyorum
Completamente abierta, no he tenido tiempo de leer esto, pero me encanta como han hecho crecer a Mutiny y no puedo esperar a oír que tienen.
Eminim Roy düşünüyordur. Kendisi burada olsaydı eminim sana kaçak bir hayatın hayat olmadığını söylerdi. ... hatırladığım kadarıyla da bu plan sana uymazdı.
Bueno, apuesto a que Rory sí, y si estuviera aquí, creo que te diría que vivir como un fugitivo no es para nada vivir y además creo recordar que no estabas de acuerdo con ese plan.
Dandik bir tünele inmeye kadar verdim oysa çocuklarımın yanında olabilir ve onları bu saldırıdan koruyabilirdim.
Decido irme a un simple túnel, y en vez de estar disponible para mis hijas que están siendo atacadas, estoy fuera.
Onları bu kadar sık izliyor musun? Aslında karımın kablosuz bakıcı kamerasına izinsiz girerek bakabiliyorum.
Bueno, he tenido que piratear el Wi-Fi de la cámara que les tiene puesta mi mujer.
Herkes kadar biz de İran'ı vurmak istemiştik, Ve o yüzden en iyi iki ajanımızı bu işe verdik.
Queríamos ir a los iraníes tanto como todos los demás, así que pusimos nuestras dos mejores agentes en él.
Ölü nişanlına saygısızlık etmek istemem ama benim hala canlı olan sevgilim büyük bir sorunla boğuşuyor ve ben ise onu bu durumdan kurtarmak için vampir güçlerimi kullanarak bilinçaltında bir boşluk arayacağım ve eğer başarısız olursam ne yazık ki ölümüme kadar kurtulamyacağım bir işaretim olacak.
Bueno, sin ofender a tu chica muerta, pero mi aún viviente chica está pendiendo de un hilo, y estoy a punto de usar mis poderes de vampiro para tratar de encontrar un agujero en su subconsciente, sabiendo completamente bien que si fallo, seré marcado para morir a sus manos.
Bu kadar anlayışlı olmasan olmaz mı?
Deja de ser tan comprensivo, ¿ vale?
Bu kadar doğru olmasa bu lafa alınırdım.
Estaría ofendido por que si no fuera tan cierto.
Bu da öğleden sonra 3 : 00'a kadar onun için güvenli kan lazım bana demek.
Eso significa que necesito sangre segura para ella las 3 : 00 pm
Ekibime ödeme için paraya ihtiyacım var. - Beni bırakmaya bu kadar yakınlar.
Solo necesito un poco de dinero para pagarle a mi personal, que está así de cerca de largarse.
Neden bu kadar ibnelik yaptığına şaşırmadım.
Bueno, no me extraña que seas un imbécil.
Bu bildiğim sonsuza kadar huzurlu olacağım tek yer.
Ya sabes, si hablamos de lugares de descanso eterno.
Hayatım boyunca hiç bu kadar büyüleyici bir şey görmedim.
Nunca he visto algo tan glamoroso en mi vida.
Hayatım boyunca bu kadar hazır olmamıştım.
He estado lista toda mi vida.
Bu sanırım o kadar da kötü değil.
Bueno, supongo que no todo fue malo.
Pekala sanırım hepsi bu kadar.
Bueno, supongo que eso es todo.
Bu kadar mı?
Ya está?
Bu adamı ne kadar tanıyorsun aşkım?
¿ Cómo de bien conoces a este hombre? Soy adulta.
Sadece erkeklere çok kızgındım, özellikle bu kadar zengin olup neye sahip olduklarını bilmeyenlere.
Estaba enfadada con los hombres, sobre todo con los ricos que no aprecian lo que tienen.
Genç fakir bir adamın hayatını kurtardığımızı farkına vardığınızda, düşünsenize bu akşam herkes ne kadar rahat bir şekilde uyuyacak.
Piensen en lo bien que dormiremos esta noche cuando nos demos cuenta que le hemos salvado la vida a un pobre jovencito.
Hatırladığım kadarıyla bu sunum, gencin davasındaki suç faktörlerini azaltma hakkındaydı, yani...
Recuerdo un informe acerca de factores mitigantes en casos con menores, así es que...
Bu zamana kadar tanıdığım Tristan'ın yapacağı bir şey değildi.
Sí, no es el Tristan que yo conozco.
Hayatım boyunca bu kadar değerli hissetmemiştim.
Nunca me he sentido tan cuidado en mi vida.
Daha önce beni kelepçelemek için bu kadar istekli olan bir adamla tanışmamıştım.
Señora, la arrestaré. Nunca he conocido a un hombre tan deseoso de ponerme esposas.
Diyeceklerim bu kadar, anladınız mı Bay Karturilal?
Las chicas son como yo digo. ¿ Entendió?
Minal Hanım, sizi bu kadar iyi ağırladılarsa neden böyle bir şey yaptınız?
Si eran anfitriones tan excelentes, Minal ji.. .. ¿ por qué usted hizo una cosa así?
bu kadar 1215
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeter mi 31
bu kadar yeterli 43
bu kadarı çok fazla 17
bu kadar erken mi 37
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar komik olan nedir 26
bu kadarı da fazla 67
bu kadar komik olan ne 88
bu kadar konuşma yeter 21
bu kadar hızlı değil 17
bu kadar saçmalık yeter 43
bu kadarı yeterli 87
bu kadar üzülme 23
bu kadar kolay mı 16
bu kadar basit değil 34
bu kadarı da fazla 67
bu kadar komik olan ne 88
bu kadar konuşma yeter 21
bu kadar hızlı değil 17
bu kadar saçmalık yeter 43
bu kadarı yeterli 87
bu kadar üzülme 23
bu kadar kolay mı 16
bu kadar basit değil 34
bu kadarcık mı 21
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
bu kadar işte 18
bu kadar önemli olan ne 17
bu kadardı 28
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
bu kadarı yeter 342
bu kadarı fazla 47
bu kadar işte 18
bu kadar önemli olan ne 17
bu kadardı 28
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004