English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Bu sensin

Bu sensin translate Spanish

3,317 parallel translation
Şans meleğini yeniden buldu, ve açıklanamaz bir şekilde, bu sensin.
Ha encontrado su mojo otra vez, e inexplicablemente, eres tú.
Ve eğer birisi bu deliyi farkederse ki bu sensin, Bay Deli Doktoru.
Y si alguien sabe lo que es loco, ese eres tú, Sr. Loquero.
Bu sensin.
Esa eres tú.
Bu sensin.
Gracias.
Peki... Bu sensin. Bu o.
Aquí estás tú, aquí está él...
Evet, bu sensin!
¡ Eh, eres tú!
Bu sensin, Ikari Shinji.
Es tu turno, Ikari Shinji-kun.
Bu sensin.
Son es.
- Brick, bu sensin!
- ¡ Brick, ieres tú!
- Bu sensin.
- Así hablas.
İşte bu sensin.
Esa eres tú.
- Bu sensin, değil mi Jack?
Jack, que es usted, ¿ no es así?
Bu sensin, tamam mı?
Esto es, ¿ verdad?
- Bu sensin, bu da ben.
- Se trata de usted, y este soy yo.
Dostum bu sensin!
Viejo, ¡ ese eres tú!
Sanırım bu sensin.
Creo que esa eres tú.
- Bu sensin demek.
- Ese es Ud., ¿ eh?
İşte bu sensin.
Es quien eres.
Bu sensin.
Ese eres tú.
Hile falan değil, bu sensin.
No, eres hermosa.
Umduğum kadar harika değildi ama bu sensin.
No es tan bueno como me imaginaba. Pero eso es parte de ti.
Çünkü o değilse, bu sensin!
Porque si no fue él, ¡ entonces fuiste tú!
- Bu sensin.
¿ Qué es esto? Eres tú.
Madem öyle, kapısına dayanıp, yaptırmak üzere olduğu bu saçma ameliyattan vazgeçirecek olan da sensin.
Bueno, pues ya que soy yo la que está expuesta, vas a ir a verle... y le dirás lo ridícula que es la operación a la que va a someterse.
Emin misin? Seni seviyorum ve bu cümleyi kurmak istediğim son adam sensin.
¿ Estás segura? Te quiero, y tú eres el último hombre al que se lo quiero decir.
Şu anda da bu kadın sensin.
Ahora mismo, eres tú.
Bu dünyada iyi olan her şey sensin.
Eres todo lo que está bien en el mundo.
Bu kadar komik ne? ! Sensin.
- ¿ Qué es tan gracioso?
Aynı Noel gibi, sadece bu sefer dünyanın kurtarıcısı sensin.
Es como la navidad, excepto que tú eres el salvador del mundo.
Sen ise açık ara farkla FBI'daki en normal insansın, o yüzden bu konuları dünyada konuşabileceğim tek kişi sensin.
Por mucho, eres la persona más normal en el FBI, así que, realmente eres la única persona en el mundo con la que puedo hablar sobre esto.
Güçlü bir başrole ihtiyacım var kusurlu, kırık bir adam, kefareti arayan biri ve bu kişi sensin.
Necesito un protagonista fuerte un hombre defectuoso, quebrado, buscando redención y ese eres tú.
Bu işin anahtarı sensin.
Tú eres la clave del plan.
Bu gece yargıç sensin.
Esta noche... eres el magistrado. ¿ Huh?
Bu da demek oluyor ki müzayede evinden hazineyi kaçıran sensin.
Lo que significa que fue él quien se llevó la mercancía de la casa de subastas.
Bu acıdan kurtulabilecek yanım sensin.
Tú eres la parte de mí, que puede ser libre de éste dolor.
O zaman bu ölüm listesindeki tek yaşayan kişi neden sensin?
¿ Por qué eres la última persona en su lista?
Bu kadar acının tek sebebi sensin.
Me provocan... Muchos dolores de cabeza.
Bu olanların sebebi sensin.
隆Por tu culpa est谩 pasando esto!
Bu benekli muz da sensin
Esta banana pasada eres tú.
Bu bir oyun. Oyun sensin.
Sí que lo es.
Tabii ki, bu çocuk sensin.
¡ Claro! ¡ Tú eres el chico!
Galiba bu demek oluyor ki sürünün lideri artık sensin.
Supongo que eso quiere decir que ahora tú eres el líder.
Bu işte ülkenin en iyisi sensin, değil mi?
El mejor del país, ¿ no?
Sensin bu.
Bueno, eres tú.
Zeki olanımız sensin. Bizi bu çıkmaza sen soktun, sen çıkaracaksın.
Tú, tío listo, nos has metido en esto.
Eğer bu tarz olaylara düzgün yaklasabilecek akliselim sahibi biri varsa bu da sensin değil mi, Dedektif?
Y si alguien entiende el concepto de que la prudencia es la madre de la ciencia es Ud., ¿ verdad, detective?
Hey, bu gece ne olursa olsun Kraliçe sensin, tamam mi?
Pase lo que pase esta noche, tú eres la reina, ¿ sí?
Hala bir uçağa binebilirsin, ama bu işi durdurmamın tek yolu sensin, eğer bana yardım edersen tabi.
Aún puedes tomar el avión, Pero la única forma de que voy a parar esto Es contigo,
Bu yüzden burada oturan ben, kapıyı çalıp içeri girmesi gereken de sensin.
Por eso yo estoy sentado aquí, y tú tienes que golpear antes de entrar.
Bu gerçekten sensin.
Eres realmente tú.
Bu da demek oluyor ki o taşlarla aramızdaki tek canlı bağlandı sensin Sara.
Lo que significa que... eres mi único vínculo viviente con estas piedras, Sara.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]