English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Buraya geldin

Buraya geldin translate Spanish

5,366 parallel translation
- Sen buraya geldin ama, değil mi?
- Tú acabaste aquí, ¿ no?
Demek bu yüzden buraya geldin, öyle mi?
Así que, ¿ Es por eso que viniste, eh?
Ne halt etmeye buraya geldin Jake?
¿ Qué demonios estás haciendo aquí, Jake?
Neden buraya geldin?
¿ Por qué has venido aquí?
Anlamıyorum. Neden buraya geldin?
No lo entiendo. ¿ Por qué has venido?
Buraya Eldred * argümanına tanık olmaya geldim. " "Neden ta Chicago'dan argüman dinlemeye buraya geldin?" " Bu zor bir soru.
¿ Por qué viajaste desde Chicago hasta aquí para oír los argumentos del caso Eldred? Esa es una pregunta más difícil... No lo sé.
Neden buraya geldin?
¿ Por qué estás aquí?
Sen de buraya geldin.
Y viniste aquí.
İstenmeden tekrar buraya geldin,
Si vuelves a entrar otra vez sin ser invitado.
Bu yüzden mi buraya geldin?
¿ Es por eso que vino aquí?
Şimdi öldü diye, vicdanını rahatlatmaya buraya geldin.
Ahora ella está muerta, y no tienes a nadie más que te salve el culo.
- Daha önce buraya geldin mi?
- ¿ Ya has estado aquí antes? - No.
Pekala, buraya geldin, söylemek istediğini söyledin. Son kez söylüyorum.
Bien, viniste aquí y dijiste lo que tenías que decir.
Buraya kafein için mi geldin yoksa olanları anlatacak mısın artık?
Así que, ¿ has venido a por cafeína o por fin vas a contarme qué te ocurre?
Buraya James'in işin içinde olduğunu söylemeye mi geldin?
¿ Y estás aquí para decirme que James estaba en esto?
Buraya birisini görmeye mi geldin?
Asi que, ¿ estás aquí para ver a alguien?
Buraya bu yüzden mi geldin, Sonya?
¿ Es por eso que estás aquí Sonya?
Buraya umudumu arttırmaya mı geldin?
Entonces, ¿ sólo viniste a ilusionarme?
Ama buraya bunun için geldin.
Pero para eso viniste.
Buraya barış beklentisiyle mi geldin?
¿ Viniste aquí esperando paz?
- Ne demeye geldin buraya?
- ¿ Por qué estás aquí? - Por dinero.
- Niye geldin buraya?
- ¿ Qué haces aquí?
Yalnızız. Buraya yalnız geldin. Yalnız geldiğini hatırlıyor musun?
Viniste aquí solo. ¿ Recuerdas haber venido solo?
Bu kadar eminsen, bu akşam buraya neden geldin?
¿ Por qué ha venido aquí esta noche si está tan convencido?
- Umurumda değil. Nasıl geldin buraya?
No me importa. ¿ Cómo has llegado hasta aquí?
Buraya aracın bombayla alakası olduğu bulmak için geldin o yüzden ister bali çeksinler isterse muz içsinler umurumda değil.
Estamos aquí para vincular este coche con la bomba en la olla a presión así que no me importa si están esnifando pegamento o fumando bananas.
Sen ne zaman geldin buraya?
- Hola, ¿ cuándo llegaste?
Buraya nerden geldin ki?
¿ De dónde salió eso?
- Neyle geldin buraya?
¿ Cómo has llegado hasta aquí?
Buraya ben demiştim demeye mi geldin?
¿ Estás aquí para decirme "te lo dije"?
Kardeşim sen buraya aynı gün teslimat için mi geldin?
Hermano, ¿ viniste para una reparación en el día?
Ardiles, Chicago'dan buraya tüm yolu bana telefonunun ısındığını söylemek için mi geldin?
Ardiles, ¿ volaste aquí desde Chicago para contarme que tu teléfono se calienta?
Buraya nasıl geldin?
¿ Cómo habéis acabado aquí?
Daniela, buraya geri geldin?
Daniela, ¿ por qué has vuelto aquí?
Buraya gelip basitçe bana yardım edemeyeceğinizi söylemeye mi geldin sanıyorsun? Bu yaptığınız şey şunun garantisini sağladı, tüm her şey sona erdiğinde ben size yardım edemeyeceğim.
Crees que has venido aquí simplemente a decirme que no podéis ayudarme, pero lo único que has hecho es asegurar que cuando todo esto acabe, no seré capaz de ayudarte.
Buraya bunun için geldin.
Por eso has venido aquí.
Raven, biliyorum buraya dün geldin ama bunlara zamanımız yok.
Raven, sé que apenas llegaste ayer, pero no tenemos tiempo para esto.
Onları kurtarabilecek tek kişi sensin. Söylediklerime inanmıyorsan buraya neden geldin?
Si no me crees, ¿ por qué has venido?
Buraya daha yeni geldin ve ani bir kararla buraya yerleşmekten bahsediyorsun.
Acabas de llegar y ya estás hablando de asentarte.
Ne bok yemeye geldin lan buraya sürtük?
¿ Qué carajo estás haciendo aquí perra?
Sandalyeye sıkışmış haldeyken nasıl bu kadar hızlı geldin buraya?
Entonces, ¿ cómo has llegado tan rápido teniendo la silla pegada?
Bu yüzden mi buraya geldin?
¿ Para eso viniste?
Buraya nasıl geldin?
Bien, ¿ cómo diablos llegaste aquí?
Buraya nasıl geldin?
¿ Como estás aquí?
Buraya bunun için geldin, öyle değil mi?
Es por eso que estás aquí, ¿ no?
Buraya kadar geldin. Bu gece kulübe gelmek ister misin?
Llegaste hasta aquí. ¿ Quieres pasarte esta noche?
Buraya benden önce geldin.
Ha pasado desde que llegué aquí.
Yine de buraya ilk önce benimle yüzleşmeye geldin.
Sin embargo, viniste a enfrentarme primero.
Neden geldin buraya?
¿ Por qué estás aquí?
Buraya nasıl geldin?
¿ Cómo has llegado hasta aquí?
- Buraya kadar bana kök söktürmeye mi geldin?
¿ Llegaste hasta aquí para darme un mal rato?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]