Böyle bir yerde translate Spanish
1,243 parallel translation
Bir rahibe böyle bir yerde ne yapıyor?
¿ Qué hace una monja en este lugar?
Hayır, Ben... Ben böyle bir yerde yaşarım.
No, podría vivir aquí.
Böyle bir yerde faydalı ne yapabilirim bilmiyorum.
No veo nada en lo que pudiera ser útil aquí.
- Böyle bir yerde yemek yediğine göre, işlerin iyi olmalı.
Para almorzar aquí debes andar en buenos negocios.
Böyle bir yerde bulduğum için üzgünüm.
Lamento que terminara siendo en un lugar como éste.
Ve babam böyle bir yerde olduğumu öğrenince... beni insanın insan gibi, misafir gibi muamele gördüğü... o klas hastanelerden birine naklettirir!
Cuando se entere de que estoy aquí... hará que me trasladen a un lugar... donde te tratan como una persona, ¡ como un invitado!
Senin gibi güzel bir kızın böyle bir yerde ne işi var?
¿ Qué hace una chica guapa como tú en un lugar como éste?
Böyle bir yerde bu dört yıl gibi.
Eso es como cuatro años en un lugar así.
Aslında onun yeri Vegas olmalıydı, ama içinde bulunduğu şartlar, onu böyle bir yerde tuttu.
Merecía estar en Las Vegas, pero su mal lo mantuvo en el circuito circense.
Niye böyle bir yerde yapıyorlar ki?
No entiendo por qué estamos aquí.
Böyle bir yerde Vinnie'nin ne aradığını merak ediyorum.
¿ Quì hará Vinnie aquí?
Böyle bir yerde bizim de ne aradığımızı merak ediyorum.
¿ Quì hacemos nosotros aquí?
Hayatını böyle bir yerde geçirdiğini düşünebilir misin?
¿ Te imaginas pasar la vida aquí?
Böyle bir yerde büyüdüm.
Crecí así.
Kendine saygısı olan hiçbir Mafya adamı böyle bir yerde yakalanmaz.
A ningún mafioso respetable lo encontrarían muerto en un tugurio así.
Kim volkan Kralı'nın böyle bir yerde yaşadığını düşünür ki?
¿ Quien habria pensado que el Rey del Volcan vivia aqui?
Daha önce hiç böyle bir yerde bulunmamıştım.
Nunca asistí a algo así.
Siz böyle bir yerde gerçekten rahat mısınız?
¿ Estas cómodo realmente en un lugar como este?
Böyle bir yerde oturabilir miyim sence?
¿ Yo, en un lugar así?
Kimsenin ona göz kulak olamadığı böyle bir yerde oyun oynamak da neyin nesi anlamadım.
No sé por qué demonios jugaba aquí arriba, corriendo como loco sin supervisión.
- Böyle bir yerde koruma mısın?
- ¿ Un guarda en este lugar?
Kim böyle bir yerde yaşamak ister ki?
¿ Por qué alguien viviría acá?
Ama telepatların yönettiği, normal insanların ikinci sınıf vatandaş kabul edildiği ve özel hayatı düşünmenin bile risk olduğu bir dünya nasıl bir yer olurdu, böyle bir yerde nasıl mutlu olabilirdik?
Pero, ¿ qué clase de mundo tendríamos, qué opciones para la felicidad... tendríamos en una sociedad controlada por telépatas... donde los humanos ordinarios se consideran ciudadanos de segunda... y la privacidad es algo en lo que ni siquiera te arriesgas a soñar?
Senin gibi bir kız böyle bir yerde ne arıyor?
¿ Qué hace una chica como tú en un lugar como éste?
Böyle bir yerde tıkılı kalmış olsaydım... Bende kaçıp gitmek isterdim.
Yo quisiera huir, también... si estuviera atrapada en un pedazo de basura como esta.
Hayatını böyle bir yerde mi sürdüreceksin?
¿ Toda una vida en un sitio así?
Böyle bir yerde bunlardan etrafta birçok olmalı.
Probablemente no es el mismo. Debe haber muchos de éstos por aquí.
Bill Styron, Sophie'nin Seçimini yazdığında, böyle bir yerde yaşıyordu.
Styron vivía en un lugar así al crear La decisión de Sophie.
Hapishane kuşu, böyle bir yerde... Manyakların dondurması olmuştun.
Allá en la prisión, un tipo como tú era merengue para los lobos.
Efendim, siz 50 milyon dolar istiyor olsaydınız... böyle bir yerde mi saklanırdınız?
Señor, si pidiera Ud. $ 50 millones ¿ estaría en un edificio como ese?
Böyle bir yerde çalışmak istemezsin.
No trabajes en un lugar así.
- Bu köpek tehlikeli. Bana saldırdı. Böyle bir köpeği umumi yerde tutamazsın.
Ese perro es peligroso, me atacó y debería estar amarrado.
Böyle bir yerde bir Ferengi nasıl dürüst bir hayat sürebilir?
Velocidad factorial fuera.
Böyle itibarlı bir yerde yarbaylık rütbesine geldiniz.
Y ahora es comandante de una base de gran perfil como ésta.
Memnun olurum, hiç böyle güzel bir yerde bulunmamıştım.
Mira, Áticus, ya que estás de un ánimo tan indulgente tal vez no te moleste quedarte aquí hasta que yo vuelva. Me encantaría. Nunca estuve en un lugar tan agradable.
Senin gibi cici bir kızın böyle korkunç bir yerde ne işi var?
¿ Qué hace una chica como tú en un sitio como éste?
Başka bir hastanede ya da başka bir yerde böyle bir şey kullanılıyor mu?
¿ Sabe de algún hospital que las use?
Bir yerde okumuştum, boşanan ailelerin çocuklarının böyle davranması normalmiş.
He leído sobre eso. Conducta típica de los hijos del divorcio.
Saçma, değil mi? İnsanın böyle büyülü bir yerde evini özlemesi?
Qué tontería sentir nostalgia en un sitio así, ¿ no?
Kimsenin uğramadığı bir yerde yaşarsan, evin bir harabeyse ve tamir ettirmiyorsan, böyle bir araba alabilirsin. Bunu kim yapar ki?
Estas listo?
- Ama büyünün böyle zayıf ve kendini beğenmiş bir yerde avlanacak bir sahne bulduğunu varsayarsak, işte o zaman bir anlam ifade edecektir.
- Pero sí lo tiene que la brujería haría de éste su lugar de trabajo, atacando al débil y vanagloriándose.
Şey, işte bütün hayatını tamamen böyle yaşıyorsun... küçük bir yerde, kendine veya başka birisine karşı durmaktan korkarak.
Bueno, es exactamente cómo vives tu vida. En un lugar cerrado ; temeroso de defenderte o a alguien más.
Görünüyor ki başın dertte hele bir de böyle ıssız bir yerde.
Parece que tienes un problema. En esta área justo aquí.
Ben de Alo'yla yıllar önce böyle bir yerde kaldım.
¿ No estuve en un hogar como éste con Alo hace años? "
Böyle halka açık bir yerde güvende olurmuşuz.
Deberíamos estar a salvo en un lugar público como este, ¿ verdad?
Onlara bizim seçtiğimiz bir yerde karşı koymayı düşünüyordum ama 6 milyar kişinin hayatı söz konusu olunca böyle bir lüksümüz olmuyor bu yüzden hemen karşı saldırıya geçmeliyiz.
Esperaba enfrentarlos en el momento y lugar que nos conviniera pero con tantos millones de vidas en riesgo, no nos podemos dar ese lujo asi que vamos a contraatacar.
Neden kulübün yerine böyle dandik bir yerde oynuyoruz?
¿ Por qué jugamos en este horrible lugar y no en tu club?
Böyle şeylerin önemsenmediği bir yerde.
En algún lugar donde nada de esto importe.
Hayatımı böyle bir yerde heba etmezdim.
¡ Pasarse la vida en un sitio así!
Bir yerde böyle bir şey okumuştum.
Es lo que leí en algún lado.
Böyle bir yerde okumayı çok isterdim.
Me encantaría estudiar en un lugar así.
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir zamanda 26
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
bir yerde 60
bir yerde okumuştum 21
yerde 65
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
yerde kal 46
yerde kalın 17
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93