Eğer istemiyorsan translate Spanish
1,589 parallel translation
Eğer istemiyorsan, sorun değil. Hayır, istemiyorum diye bir şey demedim.
- Si no quieres hacerlo no hay problema.
Tamam, eğer istemiyorsan, onu peçetene koy.
De acuerdo, si no la quieres ponla en tu servilleta.
Benim için sorun olmaz eğer istemiyorsan. - Dinlemiyorsun beni.
No me estás escuchando.
Tamam. Eğer istemiyorsan ağlamak zorunda değilsin.
No pasa nada, no tienes que llorar si no quieres.
Eğer istemiyorsan başka birine verebilirsin.
Si no lo quieres, dásela a otro.
Ritchie, eğer istemiyorsan o okula gitmek zorunda değilsin.
Ritchie, no tienes que ir a esta escuela si la odias.
Eğer istemiyorsan...
A menos que no quieras.
Gerçekten çıkma. - Ama eğer istemiyorsan.
Pero si no estas interesada...
Eğer istemiyorsan almayız. Hayır.
- Si no lo quieres, no lo cojas.
Eğer istemiyorsan, kaybetmezsin.
no si tu no quieres.
Eğer onu giymek istemiyorsan, okul pantolonunu giyseydin.
Si no quieres usarlos, podrías ponerte los de la escuela.
Eğer ezilmek istemiyorsanız ve ayakkabılarınızda biraz sosunuz olsun istiyorsanız.
Si ud no esta dispuesto a venir y ensuciarse los zapatos con salsa,
Şimdi, eğer polisi aramamı istemiyorsan, anahtar kartını bugün geri getirirsin.
Ahora, si no quieres que llame a la policía me devolverás mi tarjeta hoy.
Eğer onu istemiyorsan, beni de istemiyorsun demektir.
Si ella no va, yo tampoco.
Eğer benimle çıkmak istemiyorsan, lütfen sadece söyle çünkü bu oyun oynama işlerini sevmiyorum.
Así que si no quieres salir conmigo Por favor, dímelo y ya está Porque no quiero andar con jueguecitos
Tabii eğer bu gece kızın takdim balosundayken bir hapishane hücresinde oturmayı istemiyorsan.
A menos que quieras que tu hija debute esta noche mientras estás en una celda?
Çünkü gitmek istemiyorsan eğer...
Porque si no quieres ir- -
- Biliyorum ama eğer ki istemiyorsan...
- Lo se, pero si no quieres ir- -
Eğer Dan gibi olmak istemiyorsan, olma o zaman.
Si no quieres ser como Dan, no lo seas.
Tek düşündüğüm, "eğer sen istemiyorsan" idi.
Todo lo que podía pensar era, si te quieres ir, de acuerdo.
Eğer sen istemiyorsan.
A menos que lo quieras tú.
Eğer bebeğin olmasını istemiyorsan, yapma.
Si no quieres tener un hijo, no lo tengas.
Eğer rehinelerin ölmesini istemiyorsanız bana 100 milyon Yen getirin.
Si no quieren que mate a los rehenes, preparen 100 millones de yenes.
Eğer bu sabah ne olduğu hakkında konuşmak istemiyorsan...
A no ser que quieras hablar sobre lo que pasó esta mañana.
Yarından itibaren emekli maaşı almak istemiyorsan eğer Merkez derhal bu işten elini çeksin. Pekâlâ. Bıraksın da Öncel Cinayet Timi işini yapsın.
Muy bien, entonces a menos que quiera comenzar a cobrar su pensión mañana... es mejor que la Central se retire y le permita a Homicidios hacer su trabajo.
Clark bak, Eğer onunla konuşmak istemiyorsan, sorun değil. Bu senin tercihin.
Clark, mira si no quieres hablar con ella, bien.
Zamanı geldiğinde ki gelecek, kullanın, eğer tabi babacık diye çağrılmak istemiyorsanız.
En su momento, y llegará usen el suyo, salvo que les guste que les llamen papito.
Eğer birbirinizi tokatlamak istemiyorsanız, sırayla beni öpebilirsiniz.
Si no quieren nalguearse entre ustedes pueden turnarse para besarme.
Eğer yeniden ayrılmak istemiyorsan, barışma sevişmesini yarıda kesmessin.
La ventana para tener una buena conexión se cierra rápidamente a menos que quieras terminar conmigo otra vez.
Eğer Deliler Koğuşundan kurtulup bir daha dönmek istemiyorsan, Pope'a bunu kimin yaptığını söylemelisin.
Si quieres salir del pabellón psiquiátrico, y permanecer fuera tienes que decirle a Pope la verdad acerca de esa quemadura.
Eğer yemek istemiyorsan,... neden dişlerini fırçalayıp, yatmıyorsun Eric?
Eric, si no te quieres comer esto, Por lo menos cepíllate los dientes y vete a la cama!
Eğer işini paylaşmak istemiyorsan. Paylaşma.
Si no quieres compartir tu trabajo, no lo hagas.
Eğer bunu yapmak istemiyorsan, Kal-El onlardan biri gibi yaşamak istiyorsan biriyle aşkı yaşamak istiyorsan o zaman yapman gereken onlardan biri olmaktır.
Si no vas a ser Kal-EI si vas a vivir como uno de ellos a amar a su especie como uno de ellos entonces te tienes que convertir en uno de ellos.
Eğer çocuğu istemiyorsan, söyle gitsin.
Si no te interesa el tipo, díselo.
Eğer kimseyle öğle yemeğine gitmek istemiyorsan, başladığın bir sürü projeyi tamamlamak için kullan bu zamanı.
Si no quieres comer con nadie, por qué no empleas ese tiempo en terminar alguno de tus muchos proyectos inconclusos?
Eğer babanla konuşmak istemiyorsan, ev yerine cep telefonumdan ara.
Si no quieres hablar con tu padre llama a mi teléfono celular en lugar de llamar a casa.
Eğer çocuğuna bakıcılık yapmamı istemiyorsan, beni sanki karınmışım gibi becermemeliydin.
Si no querías que me ocupara de tu hijo ¡ no deberías haberte acostado conmigo como si fuera tu esposa!
Ama ameliyatı bedava yapacaksın. Eğer sen de sonunun hapishanede, bir kadın gibi içine alarak geçirmek istemiyorsan.
Pero tu me harás la cirugía gratuitamente... a menos que quieras acabar en prisión... haciendo de mujer, también.
Ben olsam itiraz etmezdim. Tabi eğer sizin şu bataklıktaki ortak arkadaşınızhakkında boşboğazlık yapmasını istemiyorsanız.
Yo no lo rechazaría... a menos que quieras que él empiece a hablar... acerca de su amigo común en los Everglades.
İnan bana, eğer oraya çıkıp tacı giymek istemiyorsan, ben seve seve...
Créeme, si no quieres salir y recibir esa corona de inicio de curso estoy más que feliz...
Pekala Ritchie. Eğer bunu yapmak istemiyorsan, hemen dönüp hayvanat bahçesine gidebiliriz.
Si no quieres hacer esto podemos dar la vuelta ahora mismo e ir al zoológico.
Ve eğer bunu istemiyorsan... Kristy Chan senin mevkiine salyalarını akıtıyor.
Y si no quieres eso o esto, Kristy Chan está babeando por tu posición.
# Dünya'yı üzgün gözlerle seyredebilir misin? # # Eğer artık hakkında konuşmak istemiyorsan... #
Traducido y corregido por : dAnAr
Baba, eğer gerçekten bilmek istemiyorsan sormamalısın.
¿ Y quieres cenar en el salon de comidas del centro comercial? Papi, si realmente no quieres saberlo, no preguntes.
{ C : $ 9C8B7C } Eğer onu istemiyorsan, başka birisine ver.
Si no la quieres, dásela a otro humano.
Ve Kevin, eğer kardeşine yardım etmek istemiyorsan, bu senin sorunun.
Y Kevin, si no quieres ayudar a tu hermano, es asunto tuyo.
Eğer sonunun onunki gibi olmasını istemiyorsan dediklerimi harfiyen yaparsın.
Si no quieres terminar como él, harás lo que diga.
Tabi eğer hileyi de işin içine almak istemiyorsan.
A no ser que quieras tomar en cuenta lo de hacer trampas.
Efendim, eğer kızınızın Evrim Teorisini öğrenmesini istemiyorsanız onu sınıftan çıkarabiliriz.
Señor, se usted no quiere que su hija aprenda sobre la evolucion, entonces podemos sacarla del aula.
Eğer şu aptal ödülü bana vermek istemiyorsan, verme.
Si no quieres darme ese estúpido premio, sencillamente no lo hagas
Size eğer vurulmak istemiyorsanız yerinizde kalmanızı söylemiştim!
¡ Silencio, mierda! ¡ O los dejo tiesos a todos!
istemiyorsan 36
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer öyle olsaydı 20
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ölürsem 16
eğer ben 51
eğer varsa 60
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer mümkünse 45
eğer yapabilirsen 22
eğer öyle olsaydı 20
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ölürsem 16
eğer ben 51
eğer varsa 60
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer mümkünse 45
eğer yapabilirsen 22