English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ G ] / Gelmek üzere

Gelmek üzere translate Spanish

960 parallel translation
Babasını aradık, gelmek üzere.
Su padre dijo que vendría pronto.
Havadaki partneri gelmek üzere.
De su compañero aéreo un minuto a cabo.
Genç adam buraya gelmek üzere.
El joven está viniendo hacia aquí.
Giderin kapağını kaldırdı kabzası aşağı gelmek üzere silahı içine attı.
Entonces abrió la cubierta del tubo del desagüe metió la pistola por la cacha.
Bay Brewster'a gelmek üzere olduğunu söyleyin.
Diga al Sr. Brewster que va enseguida.
Richard Stanley, tehlikeli bir cani, şu anda buraya gelmek üzere.
Richard Stanley, un peligroso criminal, viene hacia aquí.
Balıkçıların gelmek üzere olduklarından iyice emin misiniz?
¿ Está segura de que vendrán los pescadores?
Julia gelmek üzere.
Ya viene Julia.
Korkarım başınıza bir bela gelmek üzere. Alın çocuklarınızı, kaçın ; durmayın burada.
Que no os encuentren aquí, huid con los pequeños.
Bir müşteri gelmek üzere.
Un cliente viene hacia aquí, un antiguo cliente.
Öğlen olmuş. Ortağım gelmek üzere. Her zamanki gibi arkaya getir.
Cuando llegue mi amigo, le hace pasar a mi mesa.
en iyisinin gelmek üzere olduğuna sizi temin ederim.
Le aseguro que ahora viene lo mejor.
Bir hafta önce istediğim yedek kuvvetlerle beraber gelmek üzere.
Ha llegado la compañía de reserva que solicité hace una semana.
Johan, ihtiyar gelmek üzere.
Johan, ya viene el viejo.
Kamyon gelmek üzere.
El camión llegará enseguida.
Bay Reid, sabrım sonuna gelmek üzere.
Sr. Reid, mi paciencia se está agotando.
Bay Arkadin havaalanına gelmek üzere.
Mr. Arkadin está ahora corriendo al aeropuerto.
Lotus Çiçeği gelmek üzere.
Y de dar también Flor de Loto.
Sebring yarışlarında spor araba sürecek mi? Ve bu akşam gelmek üzere mi?
¿ Va a participar en la carrera automovilística de Sebring... y se espera que llegue esta noche?
Sonum gelmek üzere.
Me estoy muriendo.
Gelmek üzere.
En cualquier momento.
Teyzem içeride ve babam gelmek üzere.
Mi tía está dentro y mi papá va a llegar.
- İlkbahar gelmek üzere.
- La primavera está al llegar.
Biz çavuşa söylüyordum, Duyduk ki bazı en önemli generaller, ve gazeteciler buraya gelmek üzere yoldalarmış.
Como le decía al sargento, sabemos que varios de sus generales y periodistas vienen hacia aquí.
- Jüri gelmek üzere.
- El jurado está listo.
- Misafirler gelmek üzere.
- Los invitados están al llegar.
Buraya gelmek üzere.
Soy Pierot.
Ah evet, domuzlar da gelmek üzere.
- Oh sí, los cerdos llegarán.
Can kurtaran gelmek üzere.
La ambulancia llegará en cualquier momento.
Gelmek üzere, Bay Misrell.
Está apunto de llegar, Sr. Misrell.
Okul servisin gelmek üzere.
El bus escolar vendrá directamente aquí.
Yemek hazırlama vakti gelmek üzere.
Es casi la hora de cenar.
Ama başına gelmek üzere ve bu işi başarmayı denesen iyi olur.
Bueno, ya que vas a ser madre, lo mejor que puedes hacer es hacerlo bien.
Bir muhabir az önce buradan yanına gelmek üzere yola çıktı.
Un reportero acaba de salir hacia su oficina.
- Tam kıvamına gelmek üzere.
- Ya casi está terminada.
- Ambulans gelmek üzere. Evet.
- La ambulancia está de camino.
Bu da Sylvester Marcus, onu yaşlı kadın çağırdı buraya gelmek üzere ama farklı yönden geliyor.
Y Sylvester Marcus, a quien llamó la señora, va por aquí, en sentido contrario.
- Gelmek üzere olan bir misafirim var.
- Espero una visita en cualquier momento.
Gelmek üzere.
Pronto.
- Odaya gelmek üzere.
- Va a entrar.
General Bogan gelmek üzere olmalı.
El general Bogan viene hacia acá.
Mesih'in gelmek üzere olduğundan bahsediyor.
Habla del cristo que tiene que llegar.
- Şubat da gelmek üzere.
- Y febrero en camino.
Öbür dünyadan gelmek üzere olduğunu hissediyorum.
Siento que te aproximas... desde el más allá.
Gelmek üzere.
Está a punto de llegar.
Lobiye gelmek üzere olduğunu söyledi.
¿ Dónde está? Arriba en el hall. Dice que viene bajando.
Hughes'un kendisi kodu kıracağı şifreyi bilmiyor olsa da düşmanımızın en iyi şifre çözücüsü olan Victor Belson elçiliğe gelmek üzere yola çıkmış.
Hughes no conoce la clave, así que Victor Belson, el mejor criptógrafo del enemigo, se dirige ahora a la embajada.
Buraya her an gelmek üzere olan iki genç hanımı bekliyoruz.
¡ Las chicas llegarán en cualquier momento!
Kral gelmek üzere.
El Rey está por llegar.
En kötüsü gelmek üzere.
Lo peor está por venir.
Merak etme, gelmek üzere.
Tranquilo, ahora la traen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]