Genç bir kadın translate Spanish
1,610 parallel translation
Güzel, genç bir kadının, sonsuz kelime oyunları...
Me das las equivocaciones interminables... de una hermosa y joven mujer.
"Bereketi temsilen genç bir kadın seçilir ve ileri gelen din adamlarınca bir kan ritüalinde öldürülürdü."
Se elegía a una mujer joven para personificar la fertilidad y un sacerdote la sacrificaba en un ritual de sangre.
Bu öğlen, Polonya Rıhtımında kıyıya vurmuş genç bir kadının otopsisine şahit oldum.
Esta tarde presencié la autopsia de una joven que apareció frente a Poland Wharf.
Sen çok akıllı genç bir kadınsın.
Qué mujer joven tan inteligente.
Babam, genç bir kadının kanımı emeceğini söylemişti. Sen de öyle yaptın.
Mi padre me dijo que una mujer me sacaría los ojos, y eso es lo que has hecho.
Anlatmaya çalıştığım genç bir kadın olarak önünde çok kısıtlı bir zaman var.
Pero hay una cantidad de tiempo determinada... en la vida de una mujer en el cual las estrellas la favorecen.
- Bence bu genç bir kadın.
- El esqueleto es feminino.
Sayın Yargıç, emrimde çalışan Bayan Dubois, bir dava araştırması sırasında şüphelinin kimliğini yanlış teşhis etmiştir. Durum bundan ibarettir. Bayan Dubois'nın çabaları neticesinde genç bir kadının hayatı kurtarılmıştır.
Su Señoría, me alegra informarle que una vez que el Dr. Gromada fue puesto al tanto de que esto no era más que un caso de persona equivocada, por parte de la Sra. Dubois y en su capacidad como empleada de mi oficina y que la vida de una jovencita fue salvada gracias a sus esfuerzos el buen Doctor estuvo de acuerdo en retirar los cargos.
Genç bir kadınsın.
Eres una mujer joven.
Kendisi çok kışkırtıcı genç bir kadın.
Bueno, ella es una muy provocativa joven mujer.
Fakat büyümüş kendine güveni olan genç bir kadın olmuşsun.Kim bilebilir di ki?
Pero ahora es tan segura de sí misma, que nadie lo diría.
Çık ilginç genç bir kadınsınız!
¡ Es usted una joven muy extraña!
Ama sana söz! Senin bekarlığa veda partinde, daha genç bir kadın getirteceğim.
Para tu despedida de soltero te encontraré una puta más joven.
Muharebeye tanık olanlara göre düşman olağanüstü güçleri olan genç bir kadın tarafından yönetiliyormuş.
Según algunos testigos que presenciaron las batallas el enemigo está liderado por una joven mujer con poderes extraordinarios.
Muharebeye tanık olanlara göre, düşman olağanüstü güçlere sahip genç bir kadın tarafından yönetiliyormuş.
Según aquellos testigos de las batallas el enemigo está liderado por una joven con poderes extraordinarios.
Kürtaj, O'nun gibi genç bir kadın için zor bir şey.
Un aborto es una experiencia difícil para una mujer joven como ella.
Bu kadar enerjik ve genç bir kadının aniden gidişi inanılacak gibi değil.
Parece indescifrable que una mujer tan joven, una mujer enérgica muriera tan repentinamente.
Daha önce Valerie isimli genç bir kadın burada hiç yaşadı mı?
Una joven llamada Valerie ¿ Murió aquí?
Bay. Tyler... Karınız bu sabah bayıldığında, genç bir kadındı
Señor Tyler cuando su mujer se desmayó esta mañana, ella era una mujer joven.
Belki uyanır ve eskisi gibi genç bir kadın olur
Puede que despierte y sea una mujer joven de nuevo.
Karınız bu sabah bayıldığında genç bir kadındı, kısa bir süre sonra ayıldığında ise 50 yıl yaşlanmıştı öyle mi?
Señor Tyler, cuando su esposa se desmayó esta mañana, era una mujer joven. Cuando se despertó un minuto más tarde, era 50 años más vieja.
Sen genç bir kadınsın.
Eres una mujer joven.
Genç bir kadının hoş bir elbisesi olmalı.
Una mujer joven debería tener un lindo vestido.
Polisin bildirdiğine göre, South Beach'li genç bir kadının parçalara ayrılmış cesedinin "Miami Blades" in buz hokeyi sahasında bulunduğu salı gününden beri stadın gece bekçisi firarda.
De acuerdo con la Policía, un vigilante desaparecido, después que los pedazos del cuerpo de una joven de South Beach fueran encontrados en el estadio de los Miami Blades.
Genç bir kadın vardı.
Hubo una joven mujer.
Ben hala genç bir kadınım Peter.
Y todavía soy joven, Peter.
Genç bir kadın ve masum kadın diye bir şey yoktur.
Es una mujer joven y no existen las mujeres inocentes.
Salı gecesi buradan genç bir kadınla ayrıldığını Ve çarşamba sabahı buraya yalnız döndüğününü ona anlatmadım.
No le dije que usted salió aquí en la noche del martes con cierta joven y regresó el miércoles a la mañana, solo.
Çok daha genç bir kadının cesaretine sahipsin.
Tienes la osadía de una mujer mucho más joven.
- Genç bir kadın öldü, Randy.
Una mujer joven ha muerto, Randy.
Genç bir kadın.
Tenemos una joven.
Kadın daha çok genç. Bunda bir tuhaflık var.
Es muy joven, algo no está bien con ella.
... genç kadın için felaket bir kazaydı.
... una terrible accidente para una joven mujer.
Böyle bir genç çocuk istediği kadını elde eder.
Un joven así tiene las chicas que quiera.
Benim gibi çekici, genç ve kırılgan bir kadının yanına oturuyorsun.
Y entonces te sientas aquí, a mi lado, te sientas allí... Yo, una atractiva, soltera, vulnerable mujer te sientas a mi lado, y me cuentas que tengo una hermosa nariz.
Genç bir çocukken, çıplak kadın resimlerine bakardım.
Cuando era joven, veía películas de chicas desnudas. Por eso tengo más fuerza en la mano derecha.
O yakışıklı, çekici, genç bir adam. Bir kadının onu çekici bulması çok doğal, tatlım.
Es un buen mozo... hombre joven, es solo natural que una mujer se sienta atraida a el.
Kendisinin iki katı yaşındaki bir adamla evlenen kadın ve genç bir sevgili.
Una mujer casada con un hombre del doble de edad y un joven amante.
Güzel bir genç kadın birisi onunla buluşmak ister, onu elde edemez, birileri ölür.
Una hermosa mujer... alguien que quiere conocerla, alguien que no puede tenerla, alguien acaba muerto.
Genç, sağlıklı ve yeni evli bir kadın.
Es joven, sana y está recién casada.
Sen çok güzel bir genç kadınsın.
¿ Sabe? Es una joven hermosísima.
Gazete okuyan herkes, saat alan herkese dikkatle bakmaları gerektiğini bilir. Ama prezervatif ve şarap alan nispeten güzel....... bir kadın, genç bir tezgahtarın dikkatini dağıtabilir.
Cualquiera que lea los periódicos, encontraría extraño que comprara un reloj... pero condones y vino comprados por una mujer relativamente atractiva... es un... foco de atención más provocativo para un adolescente.
Biliyorum... Pervasız bir genç kadın.
Sí... una joven imprudente.
Gerçek şu ki çok genç bir yaşta annesinin ölümüne tanıklık etti,.. ... ve bu açıkça, kadınlara ne gözle bakacağını etkiledi.
El hecho de que fuese testigo de la muerte de su madre a una edad tan joven claramente afecto en como recuerda a las mujeres.
Bazılarınızın da bildiği gibi, babam mülkünü elinde tutmak için, genç oğlunu onu zengin edecek bir kadınla evlendirebilecek kadar açgözlü bir adamdı.
Como algunos ya sabrán, mi padre era un hombre avaricioso... que quería aumentar su estatus... casando a su hijo pequeño con una muchacha con buena dote.
Çünkü "yaptığın" değil de, "yaptığını sandığın" şeyi tarif ediyordun! Ama onun yerine kimlik hırsızı olan başka bir genç kadını vurdun. Niyetin kardeşini öldürmekti.
Porque les dijo lo que creyó que había pasado no lo que realmente pasó.
Ve senin için yalan söyleyeceğini umduğun, kolayca etki altında kalacak çok sayıda genç kadınla yazıştın. Yalan söyleyecek bir dost bulmak için yani.
Te escribiste con muchas jovencitas susceptibles quienes esperabas que mintieran por ti o consiguieran un amigo que mienta.
Yaşlı bir kadın, genellikle 40 ya da 50'lerinde, bekâr ve daha genç bir erkek için iz peşinde.
Una mujer de edad generalmente entre 40 o 50, soltera y a la búsqueda de un hombre más joven.
Preston'ımla evlenmek istemeyecek bir genç kadın tanımıyorum.
No conozco a ninguna joven que no quiera casarse con mi Preston si tiene la oportunidad.
Hayal gücü yüksek bir genç kadın olduğu çok açık,... fakat bu onu daha tehlikeli yapıyor.
Es claramente una joven muy trastornada, pero eso la hace todavía más peligrosa.
İlk iki kurbanımız beyaz, üçüncüsü ispanyol kökenli, iki erkek, bir kadın, biri zengin, ikisi fakir, biri genç, ikisi yaşlı, biri ünlü, ikisi çok sıradan...
Las primeras dos víctimas eran blancas la tercera latina dos hombres una mujer, un rico dos pobres uno joven, dos viejos, uno famoso, dos desconocidos...
genç bir kız 20
genç bir adam 28
genç biri 17
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kadın olarak 17
bir kadının 32
bir kadına 18
kadın 780
kadınım 29
genç bir adam 28
genç biri 17
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kadın olarak 17
bir kadının 32
bir kadına 18
kadın 780
kadınım 29
kadınlar 410
kadınları 28
kadınların 29
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18
kadın da 16
kadınları 28
kadınların 29
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18
kadın da 16
kadın nerede 26
kadınlar ve çocuklar 24
kadınlar mı 20
kadın kim 20
genç kız 23
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç mi 23
genç hanım 33
kadınlar ve çocuklar 24
kadınlar mı 20
kadın kim 20
genç kız 23
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç mi 23
genç hanım 33