English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ G ] / Gül

Gül translate Spanish

3,473 parallel translation
Göre Mahabharata, antik ve kutsal Hindular, beyaz-sıcak metni duman sonsuz gül parlaklık ve düşük küle şehir.
De acuerdo al Mahabharata, el antiguo texto sagrado de los hindúes, humo al rojo vivo se elevaba en infinita brillantéz y redujo la ciudad a cenizas.
* Bir parıltı gözlerinde, bir gül kadar parlak *
# Brillar en los ojos, brillante como una rosa #
63 Numara : "Noel Coward'ın doğduğu yere bir gül bırakmak."
63. Dejar una rosa en el lugar de nacimiento de Noël Coward.
Yaklaşık olarak 72 kilo ve kolunun iç kısmında bir gül dövmesi bulunuyor.
... de unos 73 kilos con una rosa tatuada en su antebrazo.
- Karınız gül seviyor sanıyordum.
Creí que a su esposa le gustaban las rosas.
Gül tabi ama yumruğum sağlamdır.
Un gran impacto. Yo recojo
Kişisel gül buketleriyle.
Ramos de rosas individuales.
Evet elbette, kişisel gül buketleriyle.
Sí, claro, ramos de rosas individuales.
Geçmişte Sheila buketleri kendi bahçesinden gül toplayarak yapıyordu.
En el pasado, Sheila ha recogido las rosas de su jardín.
Bir kaç saat önce gül fideleri için ona yardım ediyorduk.
Hace solo unas horas estábamos ayudándola a salvar rosales.
Bol bol gül.
Rie mucho.
Biraz önce üzerinde "tabak çanak" yazılı kutu buldum ve sonra yeteneğimi sofra hazırlamakta Sheila Shay'in oraya sızıp bir düzine gül kesmekte kullandım.
Acabo de encontrar una caja marcada como "platos buenos", y después he utilizado mi pashmina como un mantel, me he colado en la casa de Sheila Shay y he cortado una docena de rosas.
Devam et, gül bakalım Woody.
Oh, adelante, ríete, Woody.
"Ona sırtımı çevirdim bir demet gül adına..."
# Por un ramo de rosas # # Que le rechacé #
Bu mu? Evet, gül suyu kokan.
Ese, el que huele a aceite de rosas.
Gül bakalım, sana kolay tabi.
Es facíl para ti reirte.
- Sanırım gül sevdiğini sanıyordu!
- ¡ Me imagino que él penso que le gustaban!
Şimdi gül, intikam daha iyidir ve acıtır.
Ríete ahora, pero te lo devolveré con una bruja y te morderá.
Bir gül mü getirdin?
¿ Una rosa roja?
Bu gül muhteşem. Aferin.
Qué linda rosa, bien por ti.
Bu gül değil ki.
No es una rosa.
Ya da "gül eşim" gibi.
El solecito de nuestro hijo.
Seksi kadınımın, köpük banyosuna hayır diyemeyeceğini biliyordum. Özellikle de gül yapraklarıyla olanına.
Ahora, yo sé que mi pequeña, sexy dama, no puede resistir un baño de espuma, especialmente con pétalos de rosas.
Kırmızı gül mü?
¿ Rosas rojas?
Sana yazı karakterlerinden bir gül gönderdi.
Acaba de mandarme una rosa hecha con caracteres de texto.
Grant Park'taki Gül Bahçesi'nde ona evlenme teklifi edeceğim.
Voy a pedirle matrimonio esta noche en el Rose Garden en Grant Park.
Hep gül böyle.
Así es como sonríes.
Evine git, açık hava havuz şamdanlarını yak, en iyi gül şeklindeki altın mücevherini tak ve iki saat çıplak yüz.
Vete a casa, enciende tu candelabro exterior de la piscina, ponte tus mejores joyas de oro, y bañate desnuda durante dos horas.
# Yakışıklı Tanrı Krishna putuna sandalet ver ve üzerine gül suyu serp. #
Aplica el sándalo y rocía el agua de rosas sobre la imagen del hermoso Señor Krishna.
İstediğin kadar gül, Kyle. Parayı cüzdanından aldım bile.
Ríete todo lo que quieras, Kyle.
Bana kalbimi göstermemi söyle sonra da o kolumu koparıp onunla döverken bana gül.
Diciéndome que lleve mi corazón en la manga y luego riéndote cuando lo amputa de mi brazo y me golpea con él.
Sonra ona iki hafta boyunca hergün ona bir gül vermelisin.
Luego le compras una rosa por día durante una semana.
Ben daha çok kırmızı gül seven türden bir kızım.
Sí, yo soy más el tipo de chica de rosas rojas.
Gülmek istiyorsan, gül.
Si quiere reírse, adelante.
Hey, gül.
¡ Oigan!
Tanrım. Gül ve amberçiçeği.
Rosas e hibiscos.
Üzerine gül koklamıyorum.
No es ninguna mujer que estoy escondiendo a tus espaldas.
Sevgilinin kalbinde açan gül var.
Ahí está la rosa que florece en el corazón de la amada.
Şimdi sessizce gül ve konuş.
Ahora ríe y habla en susurros.
- Ne dersin? Çöplükte bir gül gibi.
Vendía caramelos en el shopping.
Salatalık, gül yaprağı ve sandal ağacı ile tatlandırılmış su.
Es agua con un toque de pepino, pétalos de rosa y sándalo.
Şu binadan bok çukuruna düşsen kucağında kuşlar, gül kokularıyla çıkardın.
Si te cayeras de ese edificio, aterrizarias en un contenedor lleno de mierda... y saldrías caminando con olor a rosas.
- İyi, sen gül.
Bien, ríete de mí.
Gül gibi mi kokuyorum sence?
¿ Crees que huelo a rosas?
Şu anda giydiğim elbise yumurta kabuğu gibi mi, yoksa gül yaprağı gibi mi?
¿ Crees que el vestido que tengo puesto es color hueso o pétalos de rosa?
Gül yaprakları iyi ama yumurta kabuğu rengi iki gün üst üste giyilemeyecek kadar beyaz sanki.
Pétalos de rosa está bien pero el color hueso es muy blanco para ponérmelo dos días.
Şampanya ile birlikte dondurduğum bir gül.
Esto es una rosa que había congelado con la champaña.
Güneye doğru 30 adımlık mesafede sarı gül ağacının altında. Ön kapının dışında.
Está fuera.
"Elma gibi yanakları ve gül gibi dudakları..." "... yeterler tek başına kalbimi köle etmeye. " " Bu yüzden doldur bakalım bir veda içkisi... "
* sólo ella tiene mi corazón esclavizó * * así que lléname el vaso de despedida * * buenas noches y que la felicidad sea con vosotros *
Gül sen, tabii!
¡ Claro, ríete!
Bir gül.
Una rosa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]