Hepsi öyle translate Spanish
701 parallel translation
Evet, hepsi öyle diyor.
Sí, eso es lo que dicen todas.
Evet Bayan Kendrick, hepsi öyle.
Sí, Sra. Kendrick, todos ellos.
Evet Bay Kendrick, hepsi öyle.
Sí, Sr. Kendrick, todas ellas.
Hepsi öyle gitti Lov.
Es lo que hicieron todas, Lov.
- Hepsi öyle der.
- Eso dicen todos.
Hepsi öyle.
Todas lo son.
Benim için hepsi öyle önemli ki
Que guardo como un tesoro
- Olay çıkaracak sanki. - Hepsi öyle olmaz mı?
- Presiento que será un problema.
Gerçek birer içicilerdir onlar, hepsi öyle.
Son todos unos borrachos de cuidado.
Bütün gün çalıştırın, aklınıza gelen her an. Bir süre sonra hepsi öyle bir evcilleşir ki bir kedi gibi geceleri evden çıkarmanız gerekir.
Pónganlos a trabajar el día entero... y muy pronto, se volverán tan dóciles... que tendrán que sacarlos por la noche como si fueran gatos.
- Hepsi öyle diyor.
- Eso dicen todos.
- Bunların hepsi öyle mi? - Evet, öyle.
- ¿ Lo que quiera?
- Hepsi öyle değil mi?
- ¿ Hay otra clase?
- Hepsi öyle değil mi gecelerin?
- ¿ No lo son todas?
Polisi aptal sanabilirsin Stanley, bazıları öyle olabilir ama hepsi öyle değil oğlum.
Tal vez pienses que los policías son estúpidos, Stanley. Quizás algunos lo sean. Pero no todos, hijo.
Hepsi öyle.
Como todos.
Hepsi öyle değil Jean-Pierre.
Pero no todos, Jean Pierre.
Hepsi öyle gürültüler çıkarıyor. Banyoda, yatakta.
Todos hacen esos ruidos... ruidos de baño y ruidos de dormitorio.
Hepsi öyle sandılar.
Todos lo hicieron.
Hepsi öyle değil, bayan.
No todos son así, señora.
Hepsi öyle değil.
No siempre.
Hepsi de sürtük, öyle değil mi?
Todas somos fulanas, ¿ no?
Hadi durma, al, koş Öyle durma boş boş Bunlar malların hası Hepsi Paris modası
Siempre garantizo que todos mis productos provienen de París.
Hepsi öyle der.
Es lo que todos dicen. ¿ Qué clase de piel es?
Oyuncaklarını öyle bir kıskançlıkla koruyor ki... kızını bile öyle korumaz. Hepsi bu.
Vigila más sus juguetes que a... su hija, pero me callo.
İsimlerini hatırlayamıyorum bile öyle çoktular, ama hepsi de aynı şeyi yaptı.
No recuerdo todos sus nombres porque eran muchas, pero todas lo hicieron.
Bunu kaldırabilirim. - Evet hanımefendi. "Hepsi en başta öyle söyler." dedi.
Dijo : "eso es lo que dicen todos al principio".
Belki de öyle yaptı. Yada hepsi, Dr.Van Straaten gibi Thomases'dan şüpheleniyordu.
Quizás eran escépticos como nuestro doctor.
Paul Harris'in ayarlanmış bir arazisi var. Bir parçanın hepsi bir emlakçı veya öyle bir şeyden ve sanırım içine bir havuz bile koyabiliriz.
Paul Harris tiene el terreno visto... con algún agente de bienes raíces... y creo que hasta una piscina cabrá.
Hepsi bu kadar yani öyle mi?
¿ Eso es todo?
Oh, Henry, seni bulduğuma öyle sevindim ki. Teşekkürler, Ricco. Hepsi bu kadar, Ricco.
Eso es todo Ricco ¿ Qué estás haciendo aquí?
Belki de ben aşkın ne olduğunu bilmiyorum. Aron'un tarif ettiği aşkın iyi bir şey olduğunu biliyorum. Ama hepsi o kadar değil, öyle olmalı.
Tal vez no sepa qué es el amor exactamente. debe serlo. pero no sé con quién hablarlo.
Tatlım, hepsi sana göre öyle. İzlemek istediğim bir film var.
Querida, si no te importa, me gustaría ver una película.
Hepsi de Parchesi oyunu bağımlısı. - Öyle mi?
Tienen el vicio del parchís.
Yani hepsi o kadar yeni ve öyle büyüleyici ki!
Todo es muy nuevo... y fascinante para mí.
Öyle umuyordum ama hepsi maskeliydi.
Ojala hubiera podido estaban todos con máscaras.
Oh, hepsi de öyle değil mi?
- Como todos.
Hepsi de aynı kalıbın parçası, öyle değil mi?
Todo esto es parte de un mismo patrón, ¿ no es así?
- Neredeyse depodakilerin hepsi de öyle.
- Como todos los barriles de la bodega. - ¿ Sargento?
Seni bir hiçken aldım ve adam ettim. Öyle değil mi? Ve hepsi, ne için?
¿ Para convertirme en el adorno de un gangster?
Bizim ülkemizi ele alalım, hepsi kırmızı, yeşil ve beyazdan ibaret. - Öyle mi?
En nuestro país, en cambio, es todo verde, blanco y rojo.
Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiç biri mahvolmasın hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
Pues tanto amaba dios al mundo que envió a su único hijo para que todo el que creyera en él nunca pereciera y viviera una vida eterna.
- Hepsi öyle.
Todos ellos son.
Öyle görünüyor ki, ona bakabiliriz, ancak hepsi bu kadar.
Podemos mirar, capitán, pero nada más.
Sonra hepsi gazetelerde çıkacak öyle mi?
¿ Y saldrán en todos los periódicos?
O zamanlar İngiltere'de pek çok yabancı hükümet vardı ama hepsi hükümetti hâlbuki de Gaulle ve Özgür Fransızlar öyle değildi.
Los holandeses, los belgas, los noruegos. Sus gobiernos en Londres eran iguales a los de sus casas.
- Yani hepsi benim suçum öyle mi?
- ¿ También tengo que ocuparme de eso? - ¿ De qué?
Mülk? Hepsi vakıf fonlarına öyle bağlı ki ben bile elimi süremiyorum.
Están tan atados a fideicomisos que incluso yo no me puedo acercar.
- Hepsi zaten aynı şey aslında. Öyle mi?
- No tienes gato, ¿ verdad?
Hepsi senin fotoğrafların mı? Öyle.
¿ Todos de fotografías?
- Hepsi öyle değil midir?
- ¿ No lo fueron todos?
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle işte 113
öyle mi diyorsun 87
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyledir 296
öyleyiz 77
öyle bir şey değil 75
öyle bir şey yok 92
öyle işte 113
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyleydim 119
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyleydim 119