Konuşaçağım translate Spanish
7,770 parallel translation
Sue dürüst olmamızı ve herkese nasıl davranıyorsak sana da öyle davranmamızı da söyledi o yüzden açık konuşacağım.
Sue siempre nos dijo que fuéramos honestos contigo y que te tratáramos como trataríamos a todo el mundo, así que voy a ello.
Şerif, sanıyorum çok kısa konuşacağım.
Alguacil, creo que hablé un poco demasiado pronto.
Birlikte konuşacağız, tamam mı?
Vamos a hacer algunos arreglos. ¿ Okay?
Yarın konuşacağız sanmıştım.
¿ Qué pasa? Pensé que hablaríamos mañana.
Bu keskin ve soğuk hava, sonbaharda tarlalarda meydana gelen sıkışma sorunlarını da çözer mi? Neler olup olmayacağını bugünkü tarım bölümümüzde konuşacağız.
¿ Ayudará un clima frío, amargo, a resolver los problemas de compactación que creamos este otoño en nuestros campos?
- Konuşacağımıza söz vermiştin.
Me prometiste que hablaríamos. Sí.
Bu akşam, benim evimde olumlu şeylerden konuşacağız tamam mı?
Esta noche hablemos de cosas positivas, buenas.
Biraz yetişkin işi konuşacağız, tamam mı?
Vamos a hablar de cosas de adultos ¿ vale?
Onunla konuşacağım.
Voy a hablar con él.
- Konuşacağım onunla.
- Estará bien.
Bir saniye, doktorla konuşacağım, tatlım.
Iré a hablar con el doctor solo un segundo, cariño.
Onunla nasıl konuşacağımı bilmiyorum.
No sé cómo hablar con él.
Önce ben konuşacağım. Sana sonra sıra gelecek Paul.
Primero hablaré yo y luego tú, Paul.
İçeri gireceğim, yetkiliyle konuşacağım, aslında olduğu gibi bana kızı vermelerini söyleyeceğim ve işimiz bitecek, temiz iş.
Entraré, hablaré con quien esté a cargo, que es una novedad... haré que me entregue a la chica y terminaremos, sin problemas.
Tahminimce enine boyuna bu konuyu konuşacağımız o insanların birkaçının bu suçla herhangi bir alakası olmayacak ve senin uyuşturucu kaçakçılığına bulaştığını dahi bilmiyor olacaklar.
Y también me imagino que muchas de esas personas, con las que vamos a tener que hablar largamente, no tienen absolutamente nada que ver con este crimen, y probablemente, ni siquiera sepan que estás metido en el tráfico de drogas.
- İngilizce konuşacağım.
Hago inglés. Inglés.
- Bunu konuşacağımızı söylemiştin.
Dijiste que hablaríamos de eso.
- Bunu onunla konuşacağım.
- Trataré el tema con él.
Efendi Ho ile konuşacağım.
Apelaré al maestro Ho.
Seninle bir şey konuşacağım.
Tengo que hablar contigo.
Sana karşı açık konuşacağım.
Seré honesto contigo.
Bu konuyla ilgili aileleriyle nasıl konuşacağım bilmiyorum.
No tengo ni idea de cómo voy a explicarles a sus familias esto.
Bunu sonra konuşacağız, tamam mı?
Hablaremos de esto más tarde, ¿ vale?
Bunu sonra konuşacağız, tamam mı?
- Eh amor, se está cortando. TATUAJES INKBURG - Vamos a hablar de esto más tarde, ¿ de acuerdo?
- Evet? Personel takası için kiminle konuşacağımı anlamadım.
No entiendo con quién hable.
Konuşacağım kişi sen misin?
Sobre este intercambio de personal. ¿ Fue usted con quién hablé?
- Hayır. Jon'la konuşacağım, tamam mı? Bugün.
Voy a hablar con Jon, ¿ de acuerdo?
Onunla bugün konuşacağım.
Hoy.
- Sizinle konuşacağımı söyledim.
Le dije que hablaría con vosotros.
Sizinle çok açık konuşacağım.
Déjeme hablar claramente.
Ma ile konuşacağım. Gitme sakın! Döneceğim!
No tardo, ¡ no te vayas!
Açık konuşacağım.
Que quede claro.
Şimdi gidip öğrenci ile konuşacağım.
Hablaré con el aprendiz.
Şu an ciddi konuşacağım bak.
Estoy hablando totalmente en serio ahora.
- Onunla yeniden konuşacağım.
. Hablaré con ella de nuevo.
Michael'la konuşacağım.
Hablaré con Michael.
Konuşacağım!
¡ Voy a hablar, voy a hablar!
Ailemle konuşacağım.
Hablaré con mis padres.
- Peo ile konuşacağım.
- Voy a hablar con Peo.
Konuşacağımız çok şey var.
Tenemos mucho de que hablar.
Babam sağlığına kavuşunca, onunla konuşacağım.
Cuando papá se mejore hablaré con él.
Sizinle yarın saat 10 : 00'da konuşacağım.
Hablaré con ustedes mañana a las 10 : 00 horas.
- Gidip doktorla konuşacağım, Meg.
- A hablar con el médico, Meg.
Oğlanın anne-babasıyla konuşacağım. İzin verirlerse devam edersiniz.
Quiero hablar con los padres del niño, y si dan su consentimiento, seguiremos adelante.
Açık konuşacağım, mali açıdan Londra'daki en sağlam müessese değiliz.
Te seré sincero, amigo, no somos la institución más sólida de Londres financieramente hablando.
En ufak şeylerde bile ; nasıl oturacağım ve konuşacağım gibi.
Incluso en lo más ridículo, cómo sentarme, cómo hablar.
Seninle 3 dakikalığına konuşacağım.
Hablaré contigo durante tres minutos.
Tamam. Konuşacağım.
Lo que sea, lo haré.
- Açık açık konuşacağım.
Espera, solo voy a hablar libremente aquí.
Bay Briganza ile konuşacağımı söylemiştim.
Ya te dije que tienes que hablar con Briganza.
Bu, kızımla benim konuşacağımız bir mesele.
Eso es algo que hablaremos mi hija y yo.
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşmak 63
konuşalım 186
konuş 892
konuşmalıyız 270
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuş benimle 497
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşmuyor 31
konuşma 379
konuştuk 50
konuşmak istemiyor musun 16
konuşsana 113
konuşacaksın 18
konuş benimle 497
konuşmuyoruz 17
konuşur 18
konuşuyoruz 54
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16
konuşabiliriz 58
konuşmak ister misin 79
konuşmak istemiyorum 89
konuştum 61
konuştu 45
konuşmadım 21
konuşun 135
konuşmayın 43
konuşalım mı 16