Konuşmam translate Spanish
24,783 parallel translation
Konuşmamız lazım.
Deberíamos hablar.
- N'olur Martha, konuşmamız gerek.
Por favor, Martha, tenemos que hablar.
İşte budur diye bağırıp, konuşmamızı kabaca bölen kişi olabilir mi?
¿ Podrá ser el mismo tipo que acaba de interrumpirnos con su grito?
Sıradaki konuşmamız gereken gereken konunun yağmur olduğunu sanıyordum.
Creía que la próxima cosa de la que tenía que hablar era sobre la lluvia.
Biramı tut, İtalyan kadınlar gibi konuşmam gerek.
Sujétame la cerveza, necesito gesticular como un anciana italiana.
Kendi adıma konuşmam gerekirse, ben pes etmiyorum.
Soy el elegido, no me rindo.
I Konuşmamızı bitirmek istiyorum.
Quiero terminar nuestra conversación.
Konuşmamız gerekli.
Diane. Tenemos que hablar.
O yüzden seninle konuşmamız lazım.
Es por eso que tenemos que hablar con usted.
Benim şeyle konuşmam lazım... Pek arkadaş diyemem daha çok korkunç, çılgın bir ölüm makinesi.
Necesito... necesito hablar con... bueno, no diría amiga, más bien... una loca y terrorífica máquina de matar.
Konuşmamız gerek.
Necesitamos hablar.
Benim konuşmam gerekmiyor mu?
Pero ¿ no crees que soy yo quien debería entrar?
Jerry, bu daha açılış konuşmam.
Jerry, es la presentación del caso. No puedes protestar.
Ufak konuşmamız üzerine düşündün mü hiç?
¿ Has pensado algo sobre nuestra pequeña charla?
Sizinle konuşmamı istemiyor.
No quiere que hable con usted.
yoksa konuşmamız gereken birşey mi?
¿ O deberíamos hablar al respecto?
O zaman konuşmamız gereken bir tek mali konular kaldı.
Bueno, solo queda hablar del tema del dinero.
Burundi, konuşmamız lazım!
¡ Burundi, tengo que hablar contigo!
Konuşmamız gerekiyormuş.
Lucca piensa que deberíamos hablar.
Konuşmamız lâzım, Ben...
Necesito hablar.
Konuşmamız gerek dostum.
Está bien, amigo mío, tenemos que hablar.
Patronumla konuşmam gerek.
Tengo que hablar con mi jefe...
Sen, konuşmamız gerek.
Tú. Tenemos que hablar.
Konuşmamız gerek Doktor hanım.
Doctora, tenemos que hablar.
Beni, seni kahvaltıya götüreceğim ama önce Dr. Panttiere'le konuşmam gereken bir şey var.
Beni, te llevaré a desayunar, ¿ de acuerdo? Tan pronto como haya terminado de hablar con la doctora Panttiere.
Psikiyatrist olarak konuşmam gerekirse onları böyle bir karar vermeye zorlamadan önce bunun doğru olduğundan emin olmalıyız.
Hablando como un psiquiatra, sugeriría que nos aseguramos de que es absolutamente cierto antes de que las obliguemos a hacer frente a la decisión.
-... konuşmamı mı istiyorsunuz?
- Pareciendo?
Eskilerinden biriyle konuşmam lazım.
Hablaré con una ex novia.
Konuşmamız gerek.
Tenemos que hablar.
- Onunla konuşmamız gerekiyor.
- Sí. - Debemos hablar con ella ahora. - Mmm.
Şirketle ilgili bir konuda konuşmamız gerek.
Uh, tenemos que hablar contigo un minuto acerca de la actividad empresa.
Zaten David Lee ile konuşmam gerek, o sırada annenle de konuşurum.
Sabes que, Llegué a decirle a David Lee, así que voy a hablar con ella.
Konuşmamız lazım.
Necesito una palabra.
- Sizinle konuşmamı istemiyor.
Ella no quiere que hable con usted.
- Seninle konuşmam gerek.
- Tengo que hablar contigo.
- Benim de seninle konuşmam gerek.
- Tengo que hablar contigo.
Bu gece Dr. Bailey'e seninle ilgili övgü dolu sözler söyleyip söylemeyeceğimi konuşmamız kesinlikle yasak.
A ti y a mí no se nos permite discutir si voy o no a decir maravillas de ti a la Doctora Bailey esta noche.
Konuşmamız gerek.
En realidad, deberíamos hablar, sin embargo.
Bak, seninle konuşmam gerek.
Oye, tengo que hablar contigo.
Konuşmamız gerek.
Debemos hablar.
- Sende, Fakat yinede yüz yüze konuşmamız gerek.
- Y tampoco tú, pero igualmente debemos hablar cara a cara.
Oğlum yok, bir de benim konuşmamı ister misin?
Yo no tengo hijos ; ¿ quieres que hable con él?
Beverly, son konuşmamızda kadife çiçeklerinle sorunlar yaşadığını söylemiştin.
Beverly, la última vez que hablamos, tenías dificultades con tus girasoles.
Seninle konuşmamız gerek.
Necesitamos hablar con usted.
Seninle konuşmam gerek.
Tengo que hablar contigo.
Seninle konuşmam gerek.
Necesito hablar contigo.
Sadece konuşmamız gerek.
Sólo tenemos que hablar.
- Konuşmam gerek.
Tengo que hacerlo, madre.
- Konuşmamız gerek.
Tenemos que hablar.
Özür dilerim, çok konuştuğumu biliyorum ama konuşacak kimsem yok ve birisiyle konuşmam gerek.
Lo siento. Lo sé. Estoy desvariando.
- Paradan konuşmamıza...
- No debemos...
konuşmamız gerekiyor 75
konuşmamız lazım 165
konuşmamız gerek 171
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşmamız lazım 165
konuşmamız gerek 171
konuşacağım 73
konuşmak 63
konuşalım 186
konuşmalıyız 270
konuş 892
konuşacak 21
konuşacağız 38
konuşuruz 96
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18
konuşuyorum 38
konuşuyorsun 21
konuşuyor 62
konuşma 379
konuşmuyor 31
konuştuk 50
konuşsana 113
konuşmuyoruz 17
konuşacaksın 18