Küçük bir çocukken translate Spanish
609 parallel translation
Küçük bir çocukken sirkle birlikte kaçtığımda yaptığım gösteriyi yapacağım.
Haré un número que hacia cuando era niñoy me fugué con el circo.
Küçük bir çocukken onu mısır püskülü içerken yakalamıştım.
Una vez lo sorprendi fumando barbas de la mazorca del maiz cuando era niño.
Küçük bir çocukken bana ata binmeyi ve beyefendi olmayı öğrettiler.
De pequeño me enseñaron a montar a caballo y a ser un caballero.
Küçük bir çocukken kedimi kurtarmıştım.
Saqué a un gato de un pozo, cuando era niño.
Ben küçük bir çocukken, küçük kızları öperdim.
Cuando yo era jovencito, solía besar a las chicas.
Belki küçük bir çocukken arkadaşlarından bir iyi bıçak atardı.
Quizá, cuando era un niño... algún amiguito era hábil con los cuchillos.
Küçük bir çocukken düdük çalmaya bayılırdım düdükler de unutmuyor işte.
Sí, cuando era niño, me encantaba pitar y un pito nunca olvida.
Evet, küçük bir çocukken meşhur John Cabal'i kendi gözlerimle görmüştüm.
¿ De veras le viste? Sí. Vi al gran John Cabal con mis propios ojos cuando era un niño.
Küçük bir çocukken korkunç bir hikaye anlatmışlardı, anlatılırken siz de oradaydınız.
Me contaron una historia horrible. Usted estaba presente.
Juan küçük bir çocukken beni dinlemezdin.
Juan, cuando eras pequeño, no me escuchabas.
Küçük bir çocukken öğrendiğim her şeyi bana babam öğretti. Onun öğrettiği hiçbir şey sonradan yanlış ya da yararsız gelmedi.
Todo lo que aprendí de joven me lo enseñó mi padre, y he descubierto que en nada se equivocó.
O lambayı küçük bir çocukken kaybettin.
¡ La perdió cuando era pequeño!
Küçük bir çocukken acayip bir rüya görürdüm.
Cuando era niño tuve un sueño.
Küçük bir çocukken, benim masallara inanmamı isterdin ve şimdi bir tanesi gerçekten oldu -
Cuando era un chico pequeño, y quería que creyese en cuentos de hadas... y ahora que uno ha sucedido realmente...
Her zaman romantikti, küçük bir çocukken bile.
Ella siempre ha sido muy romantica siempre... desde que era una niña.
Küçük bir çocukken benim de buna benzer bir şapkam vardı.
Cuando era pequeño como tú, me ponía el sombrero así.
Ben küçük bir çocukken...
Desde que era un niño...
Bir keresinde küçük bir çocukken...
Una vez, cuando era niño...
Sen küçük bir çocukken onun ölümünden sonra bu evin kötü güçleri seni ele geçirmeye çalıştı.
Cuando eras una niña pequeña, después de su muerte, los demonios de esta casa salieron a buscarte.
Küçük bir çocukken, ayrılmaya zorlandım.
Fui obligado a irme cuando era un pequeño niño.
Küçük bir çocukken sokaklarla nehir arasında seçim yapması gerekmiş.
Cuando era una niña, debió escoger entre las calles o el río.
Küçük bir çocukken, sendelediğimde annem beni uyarırdı.
Cuando era un crío, mi madre solía decirme que era un balancín.
Küçük bir çocukken bile her zaman onun tarafındaydı.
Siempre tuvo debilidad por ella, desde que era un pequeño leñador.
Eskiden, daha küçük bir çocukken bu boylarda bir kurşun askerim vardı.
Cuando apenas levantaba dos palmos del suelo, tenía un soldadito de plomo, más o menos de este tamaño.
Küçük bir çocukken babam, İrlandalı bir baban ve Kızılderili bir annen olduğu için şanslısın demişti.
Cuando era niño... mi padre me dijo que era afortunado por ser de padre irlandés y madre india.
# Henüz küçük bir çocukken # Anneme sordum Ben ne olacağım
Cuando era un niño chiquitín... preguntaba a mi madre "¿ qué seré yo?"
Küçük bir çocukken, bizi piyano çalarak neşelendirirdi.
De pequeño, nos deleitaba con el piano.
Bana dedi ki, sen küçük bir çocukken, istediğini alamadığında yüzü kızarmış halde yere yatıp, tekmeler savuruyormuşsun.
Me contó que cuando eras pequeño y no te salían las cosas, te tirabas al suelo y pataleabas, y te sonrojabas.
Tony küçük bir çocukken, burada oyun oynardı.
Cuando Tony era un niño, muy pequeño, solía jugar aquí.
Ben küçük bir çocukken, bir Fransız öldürmek için babama söz verdim.
De pequeño, le prometí a mi padre que mataría a un francés por él.
Ben küçük bir çocukken de saçların beyazdı, şimdi de aynı görünüyorsun.
¿ Cómo puede ser que siga vivo? Tenía el pelo blanco cuando yo era niño, y ahora nos vemos de la misma edad.
Nicholas daha küçük bir çocukken başına gelen bir olayı anlatırsam belki anlamanıza yardımcı olur.
Quizá le ayude a entender si le cuento algo que le sucedió a Nicholas cuando era tan solo un niño.
Küçük bir çocukken Father Wilkins adında bir rahip vardı.
Cuando yo era pequeño, había un sacerdote el Padre Wilkins.
Küçük bir çocukken... Bir savaş pilotu olmak istedim... Gökyüzün de bir şövalye.
Cuando aún me meaba en la cama, quería ser Guynemer, el caballero del cielo.
Daha küçük bir çocukken evlenmek istemişsin.
Hasta de niño querías comprometerte con las mujeres.
Küçük bir çocukken Bologna'ya götürüldüm sonra da Milan'a.
Cuando era pequeño, mi familia... se trasladó a Bolonia. Después se fueron a Milán.
Küçük bir çocukken ben de yaz aylarını kamplarda geçirirdim.
Cuando yo era pequeño, también iba a colonias.
"O küçük bir çocukken..."
"Cuando era pequeño..."
Ben küçük bir çocukken tabii ki "onun da bir büyükannesi vardı."
Cuando era pequeño, "... también yo tenía una abuela. "
Themonitus, ben küçük bir çocukken, gizli bir korkum vardı. Karanlık çöktüğü zaman,... bir daha hiç kalkmayacak zannederdim.
Cuando era niño, Timónides, tenía miedo de que la noche no se acabase nunca.
Küçük bir çocukken Joe'nun hali.
Es Joe, cuando era un crío.
Küçük bir çocukken bile.
Incluso cuando era un niño.
Daha küçük bir çocukken, beni arabasının jantlarını çalarken yakalamıştı.
Cuando yo era pequeño, me pilló robándole los tapacubos del coche.
Küçük bir çocukken Hitler Gençliği üyesiymiş.
Era miembro de las Juventudes Hitlerianas cuando era niño.
Paco'nun babası beni, korkmuş pis, sıska, küçük bir çocukken buraya bu evde yaşamam için getirdiğinde başladı.
Comenzó cuando el papá de Paco me recogió cuando yo era un enano... flacucho, sucio y temeroso... y me trajo a vivir aquí.
Oğlumuz küçük bir çocukken George yüzünden sürekli kusardı.
Cuando el niño era pequeño... vomitaba por culpa de George.
Ben küçük bir çocukken, Noel bana karmaşaymış gibi gelirdi.
Cuando era pequeña. La Navidad era un periodo de gran confusión para mí.
Küçük bir çocukken, kana bakamazdım.
Cuando era un niño... No podía soportar la sangre.
Çocukken senin için yaptığım küçük bir şeydi.
Lo que hice por usted fue insignificante.
Hatırladığıma göre VI. Henry, Richmond daha küçük, şaşkın bir çocukken onun ileride kral olacağına dair kehanette bulunmuştu.
Recuerdo... que Enrique VI profetizó que Richmond sería rey, cuando Richmond no era más que un rapazuelo.
Ben çocukken, Tennessee'de küçük bir çiftlikte, sabahtan akşama kadar çiftlik işlerinde çalışıyordum... Öldükten sonra arkamda bir iz bırakacağıma yemin ettim.
Cuando tuve que trabajar... para un pequeño granjero de Tennessee... labrando de sol a sol... juré que dejaría una huella que perduraría una vez muerto.
küçük bir hediye 18
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük bir kızken 23
küçük bir çocuk 19
küçük bir sorunumuz var 19
çocukken 158
çocukken bile 17
küçük 429
küçük bir kız 38
küçük bir 20
küçük bir şey 30
küçük bir kızken 23
küçük bir çocuk 19
küçük bir sorunumuz var 19
çocukken 158
çocukken bile 17
küçük 429
küçükken 45
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük ayak 20
küçük prenses 23
küçük hanım 234
küçük kız 168
küçük kardeş 36
küçük adam 77
küçük kızım 28
küçük kardeşim 59
küçük çocuk 37
küçük ayak 20
küçük prenses 23
küçük hanım 234
küçük serseri 26
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41
küçük olan 19
küçük dostum 72
küçükhanım 44
küçük insanlar 18
küçük bey 45
küçük köpek 18
küçük sürtük 19
küçük şeyler 22
küçük mü 41
küçük olan 19
küçük dostum 72
küçükhanım 44
küçük insanlar 18