English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Küçük insanlar

Küçük insanlar translate Spanish

1,074 parallel translation
- Bize "küçük insanlar" denmesini tercih ederiz. - Kütüphaneye gelip beni soran sendin.
Bueno, de hecho, preferimos que nos llamen "gente pequeña".
Sadece temel bilgiler, senin gibi küçük insanların nasıl ayakla ezileceği gibi.
Sólo lo básico, como atropellar a tipos como tú.
Yarı yaşından küçük insanların önünde konser vermek, unuttuğumuz, sıradan, kafa sallatıcı saçmalıkları çalmayı kim ister?
- Tocando esta porquería ruidosa... de heavy metal mediocre que ya olvidamos.
Küçük insanlar da büyük insanlar gibi tükenebilir.
- Cierto. Un hombre vulgar puede estar acabado lo mismo que un gran hombre.
"Küçük insanlar" demeyi tercih ederiz.
Preferimos los términos "pequeños seres"
- Küçük insanlar.
- Son los hombrecitos.
Küçük insanlar.
Los hombrecitos.
- Küçük insanlar?
- ¿ Hombrecitos?
Bu küçük insanların, çocuk olduğundan emin misin?
¿ Estás segura de que estos hombrecitos son niños?
Merhaba, küçük insanlar.
Hola, hombrecitos.
O küçük insanlar bunlar değil, öyle değil mi?
No son éstos tus hombrecitos, ¿ verdad?
Bilmem. Küçük insanlar olmasın?
No lo sé. ¿ Los hombrecitos?
Küçük insanları ezmek istemiyorsan silahını çekmeyeceksin.
de acuerdo... no uses tu arma.
Ve biz küçük insanlar onun bacakları arasında yürüyüp kendimize yaşamak için kırıntılar bulmaya...
"Y nosotros, míseros mortales, caminamos bajo sus enormes piernas y atisbamos encontrarnos con nostros mismos..."
Bak, Almanya ve Belçika küçük ülkeler, orada insanlar birbirlerine yakın otururlar, ve bu nedenle, filozofik fikirler daha hızlı yayılır.
Alemania y Bélgica son países pequeños, la gente vive una al lado de la otra y por eso las ideas filosóficas se difunden con mayor rapidez.
Küçük beyinleri olan insanlar bunlar.
Son pequeños espíritus con mentes pequeñas.
Paris ve insanların savaşta açlık çekmeleri ile ilgili küçük bir hikaye idi.
Sólo era una pequeña historia... sobre Paris y la gente muriéndose de hambre durante la guerra.
Adım Avram Belinski. Polonya'da küçük bir köyden geliyorum. Ve sakın insanları görünüşleriyle değerlendirmeyin!
¡ Mi nombre es Avram Belinski... vengo de una pequeña aldea de Polonia... y no juzgue a la gente por su apariencia!
Fakat fotoğrafının çekilmesini çok sevdi... ve insanlar onun resimlerini çekmeyi ve onun için küçük şeyler yapmayı çok sevdiler.
Pero le encantaba que la fotografiaran... y a la gente le encantaba tomarle fotos y hacer pequeñas cosas por ella.
Bilim insanları çörtü ilk kez mikroskop altında incelemek için hazırladığında çoğu kişi ilkel yaşam formlarının, 2 milyar yıl önce var olsalar bile küçük fosiller olarak saklanmış olabileceğine şüpheyle bakıyordu.
Cuando los científicos prepararon las primeras muestras para ser observadas bajo el microscopio, muchos dudaron que formas primitivas de vida, en el caso de que existieran hace 2000 millones de años, pudieran preservarse como diminutos fósiles.
Dünya üzerindeki hakimiyetlerinden emin olarak, insanlar gönül rahatlığıyla küçük amaçları doğrultusunda oraya buraya gidiyorlardı.
Con complacencia infinita, los hombres iban y venían haciendo sus tareas serenos por su seguridad de dominar la materia.
İnsanlar yolda yürüken, işlerine giderken küçük bir nötron yıldızı kümesi gürleye gürleye zeminden dışarı çıkardı ve tekrar aşşağı düşerdi.
La gente podría estar caminando cuando un diminuto pedazo de estrella de neutrones saldría disparado del suelo y luego y volvería a caer de nuevo.
İyi bilin ki insanların hisleri hiç hesaptan anlamaz. Böyle bir adamın duyguları parası kadar bol değildir, küçük tatsızlıklar olacaktır ama uzun sürmez. İnanın bana onun ölümü çok yakında istediğiniz kişiyle olma fırsatını verecektir size.
Le confieso que los sentidos no son tan halagados en este lado, y que con éste hay ciertos disgustos que hay que aguantar, pero no durará, y su muerte, créame, la dejará lista para tomar alguien mas agradable
Birbirlerini böyle seven insanlar gördüğümde onlara küçük yardımlarda bulunmayı severim.
Me da gusto hacer algunos servicios. Cuando dos se quieren en bien y en honor...
Küçük kasaba insanları.
Gente de pueblos pequeños.
Dinle bakalım Stefan Zannowich neler yapmıştı küçük çaplı kişilerin ondan nasıl korkması gerektiğini anlayan insanlar neler görmüş, dinle.
Así que escuche lo que hizo Stefan Zannowich... el hombre que había visto a la gente... y sabía... que uno no debía asustarse de ellos.
O günlerde insanlar cesurdu, ödüller yüksekti, erkekler adam gibi adam, kadınlar kadın gibi kadın ve Alpha Centauri'den küçük tüylü yaratıklar gerçekten Alpha Centauri'den küçük tüylü yaratıklardı.
En aquellos días, los espíritus eran valientes, los postes eran altos, los hombres eran hombres de verdad, las mujeres eran mujeres de verdad, y las pequeñas criaturas peludas de Alpha Centauri eran pequeñas criaturas peludas de Alpha Centauri de verdad.
İnsanlar, şarkıyı söyleyen bu dar, küçük çemberden ayrılmaya başladılar. Ben daha farkına varmadan, iki çember oluşmuş, dans ediyordu biri saat yönünde, diğeri saat yönünün tersinde dans ediyorlardı bu belden aşağı ritimle beraber.
La gente estallaba... de ese pequeño círculo que cantaba... y se formaron 2 círculos de gente que bailaba, uno para un lado y el otro para el otro lado.
Başka insanların yazdıkları küçük oyunları, bu oyunlarla ilgili yazılmış incelemeleri okumayı, insanların yorumlarını, insanların yorumlarını yorumlayan insanların yorumlarını seviyorum.
Y me gusta leer las obras que escribe la otra gente, las críticas que reciben, lo que dice la gente... y lo que la gente dice que ha dicho la gente.
18 : 00 haberlerinin karşısında çıkıyorlar, ve insanlar Mayday Malone'un TV'de olduğunu gördükleri an, Taşyatağı küçük sessiz bir şehir olacak!
Son muy distintos del noticiario de las seis y, cuando se enteren de que sale Mayday Malone, las calles de Bedrock se quedarán desiertas.
Ama dünyanın her yanından insanlar, hükümetler, ileri gelenler ülkesini özgürlüğe götüren peştamallı bu küçük adama saygılarını göstermek için el ele verdiler.
Sin embargo... se unieron hoy para homenajear a un pequeño hombre de tez castaña que guió a su país a la libertad.
Benden gelen küçük su bu insanlar için yaşamsal önemde.
La poca agua que sale de él es vital para estas personas.
Artık sırf zenginler diye benden daha iyi olduğunu düşünen insanlar tarafından küçük görülmek yok.
Voy a ser un experto asesor legal. Eso es muy bueno.
Orada bulunduğum sürece insanlar hep şunu sordu : "Böyle küçük bir kasabada nasıl yaşayabiliyorsunuz?" "Yirminci yüzyılın kargaşalığından bu kadar uzakta."
Y la gente me preguntaba cómo podía vivir en un pueblo tan pequeño tan alejado del remolino del siglo XX.
Birkaç yıl önce... güzel bir kızdan bel soğukluğu kaptı... sağlam olan bacağını kaybetti. Şimdi insanlar ona sadece Küçük diyor.
Hace un par de años... una preciosa jovencita le pegó tal gonorrea... que perdió la única pierna buena que tenía.
Akıllı insanlar küçük yerlerde yaşarlar.
Todo hombre inteligente vive en un lugar más pequeño.
Bir keresinde, insanlar shot bardağı bulamazsa diye tekilayı ketçap ve mayonezin geldiği şu küçük paketlere koymak için para istemişti..
Una vez, quería poner tequila en esos paquetitos de ketchup y mostaza para no usar vasos de chupito.
İnsanlar üzerinde küçük sapkın deneylerini uygulayabilme ihtimalini düşündükçe ağzın sulanıyor.
Tú sólo estás pensando... en poder practicar todos tus pervertidos experimentos con los humanos.
Beni insanların gözünde küçük düşürüyorsun.
No debes humillarme delante de la gente.
Yoksul insanlar bizi imrenerek seyrederken kendi küçük dünyalarında yaşarlar. Onları, yaşadığı yerleri yönetmek...
Son muy vitales pero muy estúpidas, ninguna sobreviviría sin la nobleza que les diga que hacer.
Hapsedilen ya da öldürülen insanlarımızı düşündüğünde bu küçük bir şeydi.
Si piensas en nuestra gente, que fue hecha prisionera o asesinada,... es poca cosa.
O salonda oturup insanların gülmelerini izledim ve dedim ki ; O ekrandaki güzel kız benim kızım mı? Benim küçük Jane'im.
Me siento en el cine y la gente se ríe a carcajadas a mi alrededor y pienso : "Esa chica maravillosa que está en la pantalla... es mi hija, mi pequeña Jane".
Bazı insanlar vardır ki, küçük gri hücrelerini eğitmeğe çalışırlar, bazıları da vardır ki, insanları oraya kilitlerler.
Hay personas que tienen que ejercitar sus células grises. Otras, solo encierran a las personas dentro de ellas.
İnsanlar. Şu ana kadar sizlerin, kendi küçük yıldız sisteminize döndüğünüzü düşünüyordum.
Humanos, pensaba que ya estarían de regreso a su minúsculo sistema solar.
İnsanları kendisinden uzak tutan küçük radyosu, sadece ALACAKARANLIK KUŞAĞI'nda bulunan çok özel bir frekansta onları kendine çekmeye başlayacaktı.
El pequeño radio Es el que depende... De mantener la gente afuera. Esto esta a punto de comenzar...
Öldürdüğü insanları doğrayıp küçük parçalara ayırmış.
Mató gente y los cortó en pedazos.
İnsanlar güçlü tutkularının ve zevklerinin peşinde koşup ellerindeki küçük mutluluklara tutunarak normal bir şekilde hayatlarını yaşamaya devam ederken zamanımızın ve gezegenimizin ötesinde, karanlık büyük bir dünya bulunmakta.
Alrededor de esta gente común, siguiendo las reglas comunes,... mientras ocupan su tiempo buscando poderosos deseos y placeres... y aferrandose a una felicidad efimera,... existe un enorme y atemorizante mundo de tinieblas más allá de nuestro tiempo y espacio.
Schopenhauer, küçük küçük örneklerde, bunun olduğuna her gün, her zaman... tanık olabileceğimizi ; dünyadaki hayat devam ettikçe... insanların birbirleri için benliklerinden vazgeçmelerini gerektiren... eylemler yaptıklarını görebileceğimizi söyler.
'Este es el útero del cual provienen todos los animales' Y los rituales allí abajo tenían que ver con generar la situación propicia para la caza.
İnsanlar bana küçük sırlarını verirdi.
La gente me confiaba sus pequeños secretos.
Tanrı bu gece küçük kızımızı aramaya yardım eden gönüllü ve iyi kalpli insanların yanında olsun.
Señor, bendice a estas amables personas Así como ellos ayudaron a buscar a nuestra pequeña hoy, ayúdalos a encontrar...
İyi ki polisler senin dünyanın şu insanlarını koruyor. Aynasızlar beş dakikalığına bile greve gitse, hepinizin ırzına geçer, küçük parçalara doğrar soyup soğana çevirirlerdi! Sistem işliyor.
Qué suerte que la Policía protege a la gente de tu mundo porque con cinco minutos de huelga de la cana todas Uds. serían violadas, cortadas en rodajas y despellejadas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]