English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ K ] / Küçük bir şey

Küçük bir şey translate Spanish

3,335 parallel translation
Bu hırsızlık Nico Banna için biraz küçük bir şey olur, değil mi?
Este robo es un poco bajo para Nico Banna, ¿ no?
Demek istediğim, senden küçük bir şey istedim, oğlum.
Te pido muy poco, hijo.
tamam belki yeni ginede Nick ile küçük bir şey vardı.
Vale, quizás he tenido alguna cosa con Nick en Nueva Guinea.
Hazırladığımız küçük bir şey işte.
Una pequeña cosita en la que estuvimos trabajando.
Alışverişe gittim....... ve sana küçük bir şey aldım.
Mira, fui de compras y te conseguí un pequeño detalle.
Bu "Saklı Oda" ya gidip tavuk kanadı sosuyla eve gelmesi kadar küçük bir şey değil.
Esto no es una pequeñez como cuando se escapa a "El Margen de Maniobra" y viene cubierto de salsa picante.
Küçük bir şey, evle ilgili.
Algo pequeño, doméstico.
sonra küçük bir şey hatırlamaya çalıştığınızda..
Y entonces cuando intentamos recordar algo pequeño..
Bu kadar küçük bir şey için çok fazla can alıyor.
Tanta muerte de algo tan pequeño.
Küçük bir şey söylüyorsun, hemen şiddet istiyorlar.
Apenas dices algo, y ya quieren ponerse violentos.
Evet, küçük bir şey yapabiliriz ve ben de bir kaç brownie hazırlayabilirim. ve sanırım birisi Ave Maria söylemeli.
Sí, podríamos tener un pequeño servicio y yo podría traer algo de mis brownies y supongo que alguien cantaría el Ave María.
Belki biraz daha sıcak, küçük bir şey olabilir.
Tal vez algo un poco más acogedor.
Bir yıl geçti ama onunla ilgili en küçük bir şey bile bulamadık.
Un año después, todavía no tenemos nada sobre ella.
Kulağa, oyunu kaçırdım gibi geliyor. Birde küçük bir şey daha kaçırdın.
Parece que me perdí un gran partido.
Seni destekleyişimin, sana bir ev verişimin ve bir iş buluşumun karşılığında teşekkür mahiyetinde benim için küçük bir şey yapmaya ne dersin?
¿ Qué tal como agradecimiento a mí por darte mi apoyo, una casa, un trabajo, harías algo por mí?
Bir tane, küçük bir şey...
De hecho, una cosa muy pequeña.
- Sana küçük bir şey aldım.
Te tengo un regalito.
- Küçük bir şey mi?
¿ Un regalito?
Sarılırken küçük bir şey fark ettim ve frene basmam gerektiğini anladım.
Bueno, noté algo cuando nos estábamos abrazando que me hizo echar el freno.
Sana küçük bir şey aldım.
Te he traido un pequeño detalle.
Bu küçük bir şey değil ki.
Eso no es un pequeño detalle.
Küçük bir şey.
Una pequeña cosa.
Senin bir şey istemeye gücün yetmez, küçük adam.
Tú no puedes permitirte un deseo.
Sanki şey oynar gibi.. ... küçük acı bir oyun.
Ooh ooh, es como una obra de teatro... una triste pequeña obra de teatro.
Sadece küçük bir kızken buna benzer bir şey yaptığımı biliyorum. Madem seni bana getirdiler, bana ihtiyacım olanı sen verebilirdin.
Solo sé que... cuando era pequeña, hice algo similar, y que si te trajeron a mí, entonces deberías darme lo que necesito para hacerlo otra vez.
Tanrı'ya yemin ettim küçük yavrucağın hayatını bağışlarsa yani yeğenim Theresa'nın hayatını kendim için asla bir şey istemeyeceğime dair.
Le hice una promesa a dios, que si dejaba vivir a mi pequeña... mi sobrina, Theresa... nunca volvería a pedir nada para mí, nunca.
Bir de diğerleri vardır. Onları hatırlatacak en küçük şey bile yıkar ya seni.
¿ Y también, que hay otras... que con un recuerdo más pequeño te deprimen?
Videonuzdaki o küçük kız. Tanrım, çok şeker bir şey.
Esa niña de tu video, Dios mío es tan adorable,
Bunlar ise küçük ve topuklu ayakkabı gibi görünüyor. Bu yüzden bir kadına aitler, bunun aksini düşünmüyoruz bile. Hareketlerle ilgili düzensiz hiç bir şey yok.
Estos zapatos de aquí son pequeños y parece que de tacón, así que tienen que pertenecer a una mujer... por no mencionar, que no hay nada esporádico en el movimiento
Böylesine önemli bir şey için ödenen bedel küçük olmalı.
Pensé que era un precio bajo por algo de tal importancia.
Küçük bir şey.
Algo pequeño.
Karmaşa ve öfke döneminde, Anonymous'ı nihilist, küçük, saçma sapan gruplar, olarak kalmasını isyen insanlar üzülmüşlerdi. Çünkü internetteki en kötü şey, birden bire çok güzel bir güç olmuştu.
Lo que sigue es un período de la confusión y la ira mientras se tiene la tipo usual de las personas que quiero seguir Anonymous como este nihilista, grupo poco ridículo, les molesta que ahora la cosa más terrible en el Internet
Onunla ilgili en küçük tuhaf bir şey hatırlıyor musunuz?
¿ Recuerda algo que le pareciera raro en él?
Örnek boyutu çok küçük, kesin bir şey söyleyemem.
La muestra era demasiado pequeña. No te sé decir.
Küçük marifetinizle ilgili yığınla şikayet ve eleştiri telefonu aldık bir de dinleyici sayısını arttırmak adına bir şey yapamadığımız için uyarıldık.
Recibimos muchas quejas... y críticas sobre tu última hazaña.
O zaman hiç kimsenin farkında olmadığı şey, Atlas araştırmacılarının görmüş olduğu, sonuçta çok daha önemli bir şey dönüşecek verilerdeki küçük bir blip idi.
De lo que nadie se había dado cuenta por entonces es que una pequeña anomalía vista en los datos de Atlas se convertiría más tarde en algo mucho más significativo.
Dinle, kanser çok kötü bir şey, ve benimki kadar kötü olduğu zaman, onunla mücadele edecek küçük hazin girişimlerimize güler.
Mira, el cáncer es un matón, y cuando es tan malo como el mío se ríe antes los patéticos intentos de luchar contra él.
30 akre için küçük bir zevk çok bir şey değil.
Treinta hectáreas por un poco de placer. Es un buen trato.
Ama küçük tiyatro çalismalarinin ve büyük pazarlama tekniklerinin bana ögrettigi bir sey varsa o da sudur, herkesin bir markasi var.
Pero si hay algo que esa especialización en marketing con asignatura en estudios teatrales me ha enseñado, es que todo el mundo tiene un estilo.
Geri alma diye bir şey yok, küçük insan!
¡ No hay vuelta atrás. Egoísta insignificante!
Bunu anlarım fakat size küçük bir sır vereyim bir kez saatte 110km ile üstü açık bir arabada bir saat boyunca seyehat edin fark edeceğiniz tek şey rüzgarın saçlarınızdan geçmesidir araba hakkında hiçbir şey, rüzgar bunların tamamını göz ardı ettirecek.
Comprendo eso, pero te contaré un pequeño secreto, una vez has ido a 70mph ( 112kph ) en un descapotable, realmente te darás cuenta de lo que es el viento golpeando tu pelo, nada en absoluto sobre el coche, el viento lo estropea todo.
Bu ne ya, küçük bir öpücük ve her şey eski haline mi dönüyor? Bu işler böyle mi ya?
un pequeño beso y entonces todo vuelve a la normalidad ¿ así es como funciona?
Söyledikleri her uygunsuz şey için genel bir özür dilesem olur mu yoksa bir küçük düştüğüm her anı yeniden mi yaşayayım?
¿ Puedo hacer una disculpa general... por cada cosa inapropiada que han dicho hoy, o tengo que repasar toda la lista... y revivir cada momento incómodo?
Şimdi yapmamız gereken tek bir şey kaldı. Anlatmanı istediğimiz şu küçük hikayenin üzerinden geçelim.
Sólo nos queda... seguir con la historia que te pedimos decir.
Kum saati şeklinde küçük, kırmızı bir şey buldun mu?
¿ Encontraste una cosita roja, con forma de reloj de arena?
İçinde ne var bilmiyorum ama sana onu hatırlatacak yüzünde küçük bir tebessüm oluşmasını sağlayacak bir şey olabilir.
Me refiero, no sé que hay dentro, pero en el improbable caso de que puedan hacerte pensar en él, en caso de que te hiciera sonreír...
Şey, George, bu beni ilgilendirmiyor olabilir ama Dalia'nın psikoloğunun bana verdiği küçük bir tavsiyeyi seninle paylaşmak isterim...
Bueno, George, esto tal vez no sea asunto mío, pero voy a compartir un consejito que me dio el loquero de Dalia...
Evet, ayrı bir küçük gelen Alnında kontüzyon, onunla fiziksel olarak yanlış bir şey yok.
Bien, a parte de una pequeña contusión en la frente, no le pasa nada físicamente.
Eğer o küçük kıza bir şey olursa adamlarını da bulurum.
Si algo le ocurre a esa niña... Yo también tengo gente.
- Japonya'da. Yok, Wilson çıtır bir ördek gördü ve buraya geldik sonra küçük, aslında bir o kadar büyük bir şey yaptı arka tarafta.
No, Wilson y yo acabamos de... vino en un poco de pato crujiente cuando, que hizo una, un poco, bueno muy gran cosa, detrás de allí.
O bir şey değil. Küçük bir rahatsızlık sadece.
No es nadie, una molestia menor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]