English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Ne haberi

Ne haberi translate Spanish

502 parallel translation
- Ne haberi?
- ¿ Qué noticia?
- Ne haberi?
- ¿ Qué?
Müşterilerim hakkında konuşmadığımı biliyorsun. Kimin ne haberi olacak?
Escucha, sabes que yo nunca hablo de mis clientes así que nadie lo sabrá.
Öyle mi? Ne haberi? Önce kocama söylemeliyim.
Se lo tengo que decir a él primero.
Ne haberi?
¿ Qué noticia?
Ne haberi, teyzeciğim?
¿ Noticias? ¿ Qué noticias?
- Ne haberi?
- ¿ Enterarme de qué?
- Ne haberi?
- Qué hay de nuevo?
Ne haberi?
¿ Para contarme qué?
- Ne haberi?
- ¿ De qué?
Ne haberi?
¿ Qué noticias?
Rolph Cisco'nun haberi olmadan hiçbir şey buradan ne kaçar, ne de uçar.
Y nada de contrabando entra o sale de Chesapeake sin que Rolph Cisco lo sepa.
Julia'yla ilgili heyecan verici haberi ne zaman duyuracaksın?
Dime, querido, ¿ cuándo vas a anunciar la emocionante noticia sobre Julia?
Ne yaptığından haberi vardı.
El sabía lo que estabas haciendo
- Ne? Al işte, haberi kestim.
- Toma, te lo recorté.
Merak ediyorum da, ne kadar kötü bir rehber olduğundan hiç haberi olacak mı acaba?
¿ Sabrá él el mal guía que resultó para nosotros?
Stateville'e gidip, oğluyla bir görüşme yaparak haberi sürdürmeye ne dersin?
¿ Quieres darle seguimiento yendo a Stateville... a entrevistar a su hijo?
- Diyorum ki, haberi sürdürmek için ne yapacaksın?
- ¿ Qué usarás como continuación? - ¿ Qué continuación?
Nerede ne olursa haberi oluyor.
Lo sabe todo.
Bizi tanıyor, bizi görüyor, ne yaparsak haberi oluyor.
Sabe quiénes somos, dónde estamos y qué hacemos.
Elimdekini ne sanıyorsunuz, bir uçak kazası ya da dördüz doğumu haberi mi?
¿ Qué cree que tengo aquí, un accidente de avión o un parto de cuatrillizos?
Büyükelçinin bu olaydan haberi yok, ne de bir başkasının iş ortaklarım ve siz hariç.
Nadie sabe nada de ello excepto mis asociados en el negocio y usted.
Rienzi haberi ne durumda, George?
- ¿ Qué pasa con el caso Rienzi?
Onların haberi olmadan bir geğirmeyi dene bakalım ne oluyor?
¿ Y el túnel? No puedes soltar un eructo sin que lo sepan.
- Ne olacak güzel bir eş buldu haberi..
- Que encuentres una buena mujer.
Barney sana karşılığında ne verecek bilmem, ama o haberi asla karşılayamaz.
- Si. No sé lo que Barney te dará a cambio, pero nunca emparejará eso.
- Korkunç haberi ne zaman aldınız?
¿ Y cuando se enteró usted de la tragedia?
Herkesin haberi olsun, gelecekte bu evde ne olursa olsun bir daha asla bayılmayacağım.
Quiero que todos sepan que pase lo que pase aquí en el futuro, no volveré a desmayarme.
- Ne haberi?
¿ De saber qué?
Ralph'in başına gelenlerden görüşeceğin kişinin ne kadar haberi var diye merak ediyorsun. Bir de bunun alış verişi etkileyip etkilemeyeceğini.
Y te preguntas cuanto sabrá el contacto sobre que Ralphie fuera eliminado... y si tendrían alguna amistad.
Haberi ne Gata duyur, aşkım ne de Aşkelon sokaklarında yay.
No lo cuentes en Gat, amor mío, y, sobre todo, oculta las noticias a los filisteos.
Haberi ne zaman basabilirim?
¿ Cuándo puedo escribir la noticia?
Ne için? Antoine'ın bu olanlardan haberi olmamalı. Yoksa kafanızı kırarım.
- ¡ Pero no le digas nada a Antoine, si no te surto!
Ota Köyü'ne götürmeni istediğim biri var. Ama Jinbei ve adamlarının bundan haberi olmamalı. Kontrol noktalarına ve bekçilere dikkat edin.
Hay alguien que necesito que llegue a Ota... pero no quiero que Jinbei o sus hombres se enteren... y quiero evitar los controles del gobierno y de la guardia.
Ne kötü haberi?
¿ Qué malas noticias?
Öyleyse zavallının ne olup bittiğinden haberi yok demektir.
Así que ese pobre necio no tiene ni idea de lo qué está pasando.
Halka yüksek sesle okuyunuz, ruhtan ruha... Çünkü çoğunun kitaplarda ne yazıldığından haberi yok.
Debes leer en voz alta para que el pueblo te oiga, para beneficio de sus almas... ya que muchos son incapaces de leer aquello que está escrito.
Ki onun da bu hareketinin etkisinin ne olacağından haberi yoktu.
¿ Por qué es anti-Communista, Coronel?
Ne onun haberi var, ne benim, nasıl olabilir?
Ni ella ni yo. ¿ Cómo es posible que esto pase?
Basına haber vermedik. Ne radyonun ne televizyonun haberi var.
No queremos ser noticia en periódicos, ni en radio, ni en televisión.
Bu haberi alınca ne yapacak?
¿ Cómo crees que tomara la noticia?
Yürüdüğümüz yüce yoldaki büyük yoldaşım bu haberi sana yolladım ki seni ne muhteşem günlerin beklediğini bilesin.
Me ha parecido bueno comunicártelo queridísima compañera de mi grandeza para que no quedaras ignorante de la grandeza que se promete.
Japon şifrelerini kırmıştık ve onların bundan haberi yoktu. Dolayısıyla nerede ne yapacakları hakkında fikir sahibiydik.
Nos descifrar su código y no lo sabía, así que tuvimos una idea de lo que sucedería.
Bombanın ne yaptığından haberi yok mu?
¿ No sabe que la bomba hizo eso?
Black Watch'un Ren Nehri'ne çıktığı haberi geldi.
Luego llegó la noticia de que el Reloj Negro eran sobre el Rhin.
Dünyada sol gözü, sağ gözünün ne yaptığından haberi olmayan tek yaratık olmalı.
Debe ser la única criatura cuyo ojo izquierdo no sabe lo que hace el derecho.
Augustus'un ne bildiğini bilmiyorum, ama Livia'nın her şeyden haberi var.
No sé qué sabe Augusto, pero ella lo sabe todo.
Ne kötü haberi?
¿ Qué coño pasa?
Yoksa hırsız orada mı saklanıyor? Hırsızımdan haberi olan varsa ne olur bana söylesin.
Por favor, si alguien sabe algo sobre mi ladrón, que me lo diga.
Hiçbir şeyden haberi olmayan şu masum adam rolünüz ne işe yarayacak?
¿ Qué busca con esta actuación ridícula?
Bu haberi yayına sokmadan önce ne kadar zamanımız var. Tamam.
Mira cuánto tiempo tenemos hasta que salga la noticia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]