Ne haber translate Spanish
11,477 parallel translation
Ne haber çocuk?
¿ Qué pasa, chico?
Ne haber, Chris?
¿ Qué pasa, Chris?
Kız kardeşimden ne haber?
¿ Qué hay de mi hermana?
- Diğerlerinden ne haber?
- ¿ Y los demás?
Senin Bayan İtalya'dan ne haber?
¿ Y tu Miss Italia?
Acil Müdahale Timinden ne haber?
¿ Cuál es su situación QRF?
Ne haber bebeğim, neyin var bakalım benim için?
Oye, bebé, ¿ qué tienes para mí?
Ne haber?
Buenas.
Rance'den ne haber?
¿ Qué hay de Rance?
Maskeli aptaldan ne haber?
¿ Qué hay del idiota enmascarado?
İçerideki polisten ne haber?
¿ Y el policía que está dentro?
- Vladimir'den ne haber?
- ¿ Qué hay de Vladimir?
Kral'dan ne haber?
¿ Qué noticias hay del rey?
Torres işin içinde mi bilmiyorum ama Koto, Bölge Savcısı ve Ahlak Polisi burada. Senden ne haber? Hiçbir şey.
No sé si Torres tiene algo que ver con esto, pero Koto está ahí dentro con el fiscal y uno de antidroga. ¿ Y a ti qué te pasa?
Ne haber evlat?
Ah... ¿ qué pasa, hijo?
Bebeğim, ne haber?
Hola, nena, ¿ cómo estás?
Aubry, ne haber, kız?
Aubry, ¿ qué pasa, chica?
Ne haber, Carter?
¿ Qué pasa, Carter?
Öldü. - Şu ışınlanan adamdan ne haber?
¿ Qué hay del tipo que se teletransporta?
Şu sıradışı... iki adamdan ne haber?
¿ Qué hay de los dos hombres con la inusual...?
Harper'a ne olmuş olursa olsun,... birileri birşey görmüş olmalı.
Lo que sea que le pasó a Harper, alguien debe haber visto algo.
Doğumda ne yapacaktım?
¿ Qué podría haber hecho yo durante los partos?
Eğer bilseydim ne kadar kötü, seni böyle hissettirmiş olmalıyım kendini küçülterek kabul etmişsin...
Si hubiera sabido... cuán horrible te debe haber hecho sentir, que aceptarías tan poco para ti...
İyi haber ne?
¿ Cuál es la buena noticia?
- O polisler sana ne yapardı, biliyor musun?
¿ Tienes idea de lo que los policías podrían haber hecho... - a tu culo titulado?
İyi haber şu ki büyülerini ne şekilde yaptığını az biraz biliyorum.
La buena noticia es que sé un poquito sobre cómo funciona su magia.
- Bunun arkasında ne var?
¿ Qué razón pudo haber tenido?
- Tehlikeli olsaydı ne yapardın.
- Lo que hiciste podría haber sido peligroso.
Vay anasını ne güzel br haber.
Mierda puta, son noticias estupendas.
Daha ne olduğunu anlamadan tekerlekli sandalyeyle dolaşan hiçbir şey yapmamış yaşlı biri olacağım.
Pasear en silla de ruedas, sin nunca haber hecho nada.
Ne demek. Keşke daha fazlasını yapabilseydim.
Sí, me gustaría haber podido hacer más.
Ne gördüysen...
Mira, lo que sea que creas haber visto...
Öyle adamların senin peşine düşmesi için ne yapmış olabilirsin?
Lo que podrías haber hecho para provocar que esos tipos estén tras de ti.
Benim deneyim ın ne yapmam gerektiğinde sahneden, Eğer yapmış olabilir başka bir şey.
En mi experiencia, por lo que vi que no podría haber hecho nada.
Ne yapmalıydım?
¿ Qué debería haber hecho?
Var ya, Gretchen'in burada yaşamaya başlamasının senin düzenini ne denli etkileyeceğini hiç hesaba katmamışım ben.
¿ Sabes qué? No he tenido en cuenta cómo te debe haber cambiado la vida tener a Gretchen viviendo aquí.
Ne haber genç?
¿ Qué pasa, chico?
Çin beyinlerinin, İspanyol beyinlerinin, İtalyan beyinlerinin ünlü oldukları ülkenin mutfağının tadını vermesi ne harika olurdu.
¡ Qué agradable sorpresa que podría haber sido si cerebros chinos o cerebros españoles o italianos cerebros sabía a las cocinas para que sus regiones eran famosos. No tuve esa suerte.
- Ne balayı ama? - Doğum uzmanından haber var mı?
Bueno, esto es un infierno de una luna de miel.
Haber vermeden çıkıp bir şeyleri kontrol etmek de ne demek oluyor?
¿ Qué hacías caminando por ahí, verificando cosas, sin antes reportarlo?
Başka ne yapabiliriz?
¿ Que huyeramos? ¿ Qué más podríamos haber hecho?
Ne atmış ama.
Debe haber sido un caballo muy especial.
Eğer onu yok etmeseydi ne kadar daha kötü olabileceğini düşünsene.
Imagina cuánto peor pudo haber sido si no lo hubiera destruido.
- Quinjet'ten ne haber?
- ¿ Tuviste suerte con el jet?
Stark'ın bu tür bir hasar vermek için ne kullandığına dair fikriniz var mı?
¿ Alguna idea de qué podría Stark haber usado para causar ese tipo de daño?
Bunun ne kadar tehlikeli olabileceğini biliyor musun?
¿ Sabes lo peligroso que podría haber sido?
Yakalamayı başaramasak kim bilir ne olacaktı.
Dios sabe que pudo haber pasado si no lo hubiéramos recuperado.
Biraz düşünün, aranızda değerlendirin, ve ne yapmak istediğinizi bana haber verin tamam mı?
Deberíais tomaros algo de tiempo, discurtirlo, y hacedme saber qué es lo que queréis hacer, ¿ vale?
O kapıyı hiç çalmamalıydım, ve ne olup bittiğini sana sormak için bekleyecek kadar güvenmeliydim sana.
No debería haber llamado a esa puerta, y debería haber confiado lo suficiente en ti para esperar y preguntarte qué estaba pasando.
Mardon'u yakaladığını bana ne zaman haber edecektin?
¿ Cuándo planeabas decirme que atrapaste a Mardon?
Mardon'u yakaladığını bana ne zaman haber edecektin?
. Así que, ¿ cuándo planeabas decirme que acabaste con Mardon?
ne haber dostum 17
ne haberi 23
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haber yok 20
haberler 37
ne haberi 23
haber 33
haberin olsun 61
haber ver 32
haber veririm 28
haberiniz olsun 32
haberin yok mu 27
haber yok 20
haberler 37
haberci 23
haberler iyi 80
haber verin 24
haberim yok 19
haberim olsun 29
haberiniz yok mu 17
haberim yoktu 27
haberin var mı 66
haber var mı 98
haberim var 33
haberler iyi 80
haber verin 24
haberim yok 19
haberim olsun 29
haberiniz yok mu 17
haberim yoktu 27
haberin var mı 66
haber var mı 98
haberim var 33
haberleri duydunuz mu 16
haberlerim var 32
haberleri duydun mu 28
haberler nasıl 28
haberler kötü 47
ne halin varsa gör 24
ne hayat ama 21
ne harika 121
ne hakkında 676
ne hakla 18
haberlerim var 32
haberleri duydun mu 28
haberler nasıl 28
haberler kötü 47
ne halin varsa gör 24
ne hayat ama 21
ne harika 121
ne hakkında 676
ne hakla 18