Ne sanıyordun translate Spanish
541 parallel translation
Ne sanıyordun?
¿ Qué te creías?
- Sen ne sanıyordun? - Bütün gücümü kullanmadım.
- Porque no le he dado fuerte.
Ne sanıyordun?
¿ Qué pensabas?
Sonsuza dek, ne sanıyordun?
Para siempre.
Ne sanıyordun? Bir göz boyama mı?
Qué creíste, ¿ que era una invitación?
Babandan daha güzel kokmasının sebebi ne sanıyordun.
Vaya, huele mejor que tu padre.
Ne sanıyordun?
¿ Qué es lo que crees?
Ne sanıyordun?
- Que cree?
Ne sanıyordun, merhaba mı diyeceklerdi?
¿ Te crees que se dignarán a decirnos hola?
- Ne sanıyordun?
- ¿ Qué se creía?
Sen ne sanıyordun ki?
¿ De dónde creen?
Ne sanıyordun?
¿ Qué creías?
Hapisteydim, ne sanıyordun!
¡ En la maldita cárcel!
Ne sanıyordun? Sana hafta sonu benimle olursa borcunu sileceğini mi söyledi?
¿ Y él te dijo : " Si ella pasa conmigo el fin de semana...?
Parası bittiğinde senden ayrılmasa ne olacağını sanıyordun?
¿ Qué hubiera pasado si no te abandona al terminársele el dinero?
- Ne yapacağımı sanıyordun ki?
¿ Y que piensas que voy a hacer?
- Ne oluyordu sanıyordun ki?
- ¿ Qué otra cosa iba a ser?
Odamda ne bulacağını sanıyordun?
¿ Qué pensabas encontrar en mi habitación?
Ne bulacağını sanıyordun?
¿ Qué crees que escondo?
Ne kadar süreceğini sanıyordun?
¿ Cuánto tiempo crees que es necesario?
O ataklarda ne yaptığımı sanıyordun, adamı okşadığımı mı?
¿ Qué creía que estaba haciendo con las combinaciones, acariciarlo?
Bu çiftçilerin ne olduklarını sanıyordun?
¿ Qué pensáis de los campesinos?
Ne yaptığını sanıyordun, azizim?
¿ Qué tocabas, querida?
Geçen sefer de ne yaptığını bildiğini sanıyordun!
¡ La otra vez también creíste saber lo que hacías!
Kendi başına ne yaptığını sanıyordun?
No deberías salir sola al frío.
Evet ama Raphael de Santis tarafından... 1000 lira'ya ne alacağını sanıyordun gerçek bir Raphael mi?
Si, pero Rafael de Santis... Por mil liras, ¿ qué quieres? ¿ Un Rafael de verdad?
İçinde ne olduğunu sanıyordun?
Qué te crees que era?
Ne yapacağımı sanıyordun ki?
¿ Qué pensaste que iba a hacer?
Ne sanıyordun?
Por supuesto.
Ne olacağını sanıyordun?
¿ Qué creyó que sucedería?
- Sen ne yaptığımı sanıyordun?
- ¿ Qué crees que intento?
Ne halt ettiğini sanıyordun?
En qué diablos pensabas?
O iki tankerdeki yakıtın ne kadar süre yeteceğini sanıyordun.?
¿ Cuánto supones que el suministro de combustible de esos dos tanques iba a durar?
Ne? Dolu olduğunu mu sanıyordun?
¿ Pensaste que estaba cargada?
Ne oldu? Sen vur-kaç ne zaman oldu sanıyordun?
¿ Cuándo crees que el conductor se dio a la fuga?
Ne diyeceğimi sanıyordun ki?
- ¿ Qué quieres que te diga?
- Peki ne yapacağımı sanıyordun?
¿ Con qué iba a venir si no?
Sen ne sanıyordun ki?
Y tu que crees?
- Ne yaptığını sanıyordun?
- ¿ Qué demonios hizo?
Ne yapacaklarını sanıyordun, bize şehrin anahtarlarını mı vereceklerdi, dostum?
¿ Qué creíste que iban a hacer, darnos las llaves de la ciudad?
Onları titreşimli yatakta bıraktın, ne olacağını sanıyordun?
Las dejaste en una cama vibratoria. ¿ Qué esperabas?
Ne sanıyordun?
¿ Dónde estabas?
İş gününde San Telmo'da ne yapıyordun, ha?
¿ Qué hacías en San Telmo en un día de trabajo?
Sen bizim için ne anlam ifade ettiğini sanıyordun canım?
Cariño, iqué pensabas que eras para nosotros?
Bunun karşısında ne hissedeceğimi sanıyordun?
¿ Cómo crees que me sienta?
Ne yani? Arkadaşlarımızın önünde alçaltıcı bir komiklik oynayacağımı mı sanıyordun?
Es humillante fingir que todo va bien.
Senin sorunun nedir? Ne zaman yapacağımı sanıyordun?
¿ Y cuándo si no?
Ne olacağını sanıyordun? Bilmiyorum.
- ¿ Qué pensaste que pasaría?
Ne de olsa, sen de Andrew'in öldüğünü sanıyordun.
Después de todo, creíste que había muerto.
Polislere giderek ne yaptığını sanıyordun?
¿ En qué estabas pensando cuando fuiste a la policía?
- Ne yaptığını sanıyordun?
Que demonios pensaban que estaban haciendo?