Ne şans translate Spanish
2,624 parallel translation
Benim ne şansım olabilir?
¿ Qué oportunidades tengo?
( ne şans, hepsi sarhoş... )
Qué suerte que estén todos borrachos...
Hem de ne şans!
¡ Sólo con herraduras!
Ne şans ama.
Increíble.
Ne şans ama.
Qué sorpresa.
Siz bir çalışansınız. Ne dersem onu yaparsınız.
Usted es empleada y hará lo que se le diga.
Şanş Perisi'ne kapıyı aç.
Abran la puerta al Hada de los Dientes.
Peki. Şans perisi gelmiş gibi ne zaman duracağımı söyle.
Bueno, tú dime dónde me detengo cuando haya venido el hada.
24 yaşındaki Bayan Margaret Roberts parlamentoda yer alma şansını kaybetti fakat Dartford Muhafazakarlar Birliği'ne yeni bir bakış açısı getirdi.
Con 24 años de edad, la Srta. Margaret Roberts... perdió en su intento por ganar un escaño en el Parlamento hoy. pero ha puesto nueva vida en la Asociación Conservadora de Dartford.
- Ne kadar şansı olduğunu biliyor.
Eso ya él lo sabe.
Dediklerin doğruysa, Mürver Asa ondaysa ne yazık ki karşısında pek şansın yok.
Si es verdad lo que dice, y él ya tiene la Varita de Saúco me temo que Ud. no tiene ninguna posibilidad.
Kermit stüdyoyu ve Muppet'ların isim hakkını kaybettiyse ne olmuş yani? Eğer ünlü bir sunucu bulabilirsek, sonuna kadar şansımızı deneyebiliriz. Değil mi, Kermit?
Tal vez Kermit ha firmado la venta del teatro y el nombre de los Muppets, pero mientras tengamos una celebridad invitada, podemos conseguir un triunfo de ultimo minuto, verdad Kermit?
Cümle âlem etraftayken hikayeye sâdık kalabilmen ne büyük şans.
Buena suerte con esa historia, cuando todos saben que estás involucrado en esto.
Her defasında bir saat daha deyip duruyor. Şansı mı dönecekmiş ne.
No pudimos conseguir nada y dijo que despues venia.
Bu ne büyük bir şans?
¿ Qué coincidencia...?
Müşteriyi telefonda ne kadar uzun tutarsak... mesajιmιzı aktarma şansımιz da o kadar artar.
Creemos que cuanto más rato tengamos al cliente al teléfono... más receptivo es a nuestro mensaje.
Şimdi şansımız ne?
Probablemente nunca \ nNOS volví a ver.
Aman ne güzel, sana bol şans.
Genial. Pues, buena suerte.
Peki şansın yaver gitmediği zaman ne olacak?
Entonces, ¿ qué sucede cuando se acaba la suerte? Entonces, ¿ qué?
Sizin grupta olmadığım için her gün şans meleklerime teşekkür ediyorum. En iyi arkadaşların en iyi rakiplerin olduğunda ne yaparsın?
No pasa un día sin que agradezca a mi buena suerte que no estoy en tu banda.
Bunun senin son şansın olmasına ne dersin, seni piç?
¿ Qué tal si es tu última oportunidad, maldito...?
Her ne yapıyorsan bol şans.
Buena suerte.
Dürüst olun şansım ne?
Sea sincero, ¿ qué probabilidad hay?
Birbirimizi ne kadar iyi tanırsak çocukların da ailenin ahengini o kadar görme şansı olur diye düşünmüştüm.
ES IMPORTANTE QUE LOS NIÑOS TENGAN UNA BUENA SIMETRÍA EN LA UNIDAD FAMILIAR.
Tanrıların kabilesi tarafından işaretlenmişi çalan herhangi bir insan için kaçma şansı ne kadardır...
¿ qué esperanzas tiene un hombre que roba un tributo dedicado a los dioses?
Üniformamdan da anlayacağınız gibi Starfleet Akademisi'ne girme şansım olsaydı Hayat Bilimleri dersini alırdım.
Como mi uniforme indica si hubiera podido asistir a la Academia de la Flota hubiera estudiado ciencias. ¿ Quién no vino?
Peki bunun tüm şansımı ortadan kaldırmasına ne diyeceksin?
¿ Qué tal esto para mis probabilidades?
Eğer örgütteki biri onu teslim alma şansımız olduğunu anlar, Ve bu fırsatı teptiğimizi öğrenirse, bil bakalım ne olur?
Si alguien en la organización se entera que tuvimos oportunidad de recuperarlo y la cagamos.
Şansımız varsa, 72 saat içinde ne olduğunu öğreniriz.
En 72 horas sabremos qué es, si tenemos suerte.
Ne o? Yılbaşı diye bir şans daha mı istiyorsun?
Como es Nochevieja, ¿ crees que me voy a ablandar?
Daha maç olmadan, birinin ne kadar şansı olduğunu kim bilebilir ki?
¿ Cómo saber las oportunidades de una persona antes de una pelea?
Biraz üzgünüm aslında. Her ne kadar Gloria'yla baş başa kalmayı sevsem de şans getirsin diye Manny'nin kafasını okşamak da hoşuma gidiyordu.
Me siento dividido porque quiero tiempo a solas con Gloria, pero también me gusta frotar la cabeza de Manny para que me de buena suerte.
Uyanmaktaki başarısızlığım, daha iyi bir hayat için ne kadar çok şans harcadığımı gösterdi bana.
Mis fallos al despertarme muestra como echaron a volar todas las posibilidades de una vida mejor.
-... şansımız biter. Tüh be! - Bak ne diyeceğim?
Y ahí van nuestra oportunidad de ganar las nacionales. ¡ Demonios!
Ama şansını denemezsen ne olacağını asla bilemezsin.
Pero no lo sabrás a menos que tomes esta oportunidad.
Üç sene önce ne... Bana ilk şans tanıdığın zamandı.
¿ Qué sucedió tres...? Cuando por fin me diste una oportunidad.
Süper lig her ne kadar giderek zorlaşıyor olsa da... Trabzon'un bu sene gerçekten bir şansı var.
Aunque la división es más dura los Mets tienen chance este año.
En iyi şansımızın seni ondan önce bulabilmemiz olduğunu biliyorduk. Ne için en iyi şans?
Sabíamos que nuestra mejor chance era encontrarlo antes de que él te econtrara.
Damon her ne yaptıysa, onu bu duruma her ne getirdiyse onu baştan vampir yapan bendim. O yüzden bir tedavi şansı varsa onu bulmayı Damon'a borçluyum.
Todo lo que Damon ha hecho, todo lo que le ha llevado a hacerlo, ha sido culpa mía por ser el que lo convirtió en vampiro, así que si hay alguna posibilidad de que exista una cura,
Damon her ne yaptıysa, onu bu duruma her ne getirdiyse onu baştan vampir yapan bendim. O yüzden bir tedavi şansı varsa onu bulmayı Damon'a borçluyum.
Lo que sea que Damon haya hecho, lo que sea que lo haya traído aquí, yo soy quien lo hizo convertirse en vampiro en primer lugar, así que si hay alguna posibilidad para una cura, tengo que encontrarla, se lo debo.
- Anlıyorum. Ama ne kadar erken konuşabilirsek tutuklama şansımız o kadar yüksek olur.
Entiendo, pero cuanto antes hablemos hay más posibilidades de lograr un arresto.
Onların hepsine birden ne gibi bir şansı var ki?
¿ Qué esperanzas tiene contra todos ellos?
Rakamların konuştuğu bir oyun, ne kadar dava alırsan kazanma şansın o kadar artar.
Es cuestión de suerte.
Ne demek başka şansın yoktu?
¿ Qué quieres decir con que no había otra opción?
İkinci bir şans kazanacaksınız, ama ne yapmam gerekiyor bana.
Me ganaré una segunda oportunidad, pero dime qué debo hacer.
" Ama ona bir şans vermekle ne kadar da iyi etmişim.
" Pero, ¿ qué tan satisfecha estoy de haber apostado por él?
Küçük bir şans verebiliriz bence. Sen ne dersin Martin?
Merece que le demos una oportunidad, ¿ verdad, Martin?
Kendi çocuklarım büyüyüp serpilme şansına asla erişemeseler de, evlatlarınızı kendinize ne kadar yakın tutarsanız, o denli uzaklaştıracağınıza inanıyorum.
Aunque mis hijos nunca tuvieron la oportunidad de... hacerse adultos... creo que si se mantiene a los hijos demasiado cerca... podría ser justamente Io que los aleja.
Ne kadar çok kişi önünde söylersek, birini bulma şansımız o kadar artar.
Cuantas más personas nos vean actuar más chances tendremos de conseguir aspirantes.
Ne şansı?
¿ De qué?
Allison ne yapmaya çalışıyorsan bu Amenabar'ı mahkum etme şansımızı azaltıyor.
Allison... por lo que sea que estés pasando, está afectando a nuestras posibilidades de encarcelar a Amenabar.
ne şans ama 31
ne şanssızlık 23
ne şanslısın 21
şans 100
şanslı 131
şanslısın 256
şanslıyım 72
şansıma 19
şansını zorlama 45
şanslısınız 85
ne şanssızlık 23
ne şanslısın 21
şans 100
şanslı 131
şanslısın 256
şanslıyım 72
şansıma 19
şansını zorlama 45
şanslısınız 85
şanslıyız 73
şansına küs 32
şanslı adam 21
şansımıza 17
şanslı mı 26
şansın yok 21
şansın açık olsun 28
şansımız var mı 19
şanslıydım 39
şansımız varmış 21
şansına küs 32
şanslı adam 21
şansımıza 17
şanslı mı 26
şansın yok 21
şansın açık olsun 28
şansımız var mı 19
şanslıydım 39
şansımız varmış 21