English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ N ] / Nerede olduğunu biliyorsun

Nerede olduğunu biliyorsun translate Spanish

382 parallel translation
Nerede olduğunu biliyorsun.
- Tú sabes dónde está.
Dolabın nerede olduğunu biliyorsun.
Ya sabe dónde está.
- Ofisinin nerede olduğunu biliyorsun.
- ¿ Sabe cuál es su oficina?
Ve sen onun nerede olduğunu biliyorsun...
¿ Y tú sabes dónde está?
Pietro, şarabın nerede olduğunu biliyorsun.
Pietro, ya sabes dónde está el champán.
- Hayır. Nerede olduğunu biliyorsun!
Sabes donde esté y lo que esté tramando.
- Vittorio'nun nerede olduğunu biliyorsun değil mi?
- Sabes dónde está Vittorio, ¿ verdad?
Nerede olduğunu biliyorsun.
Sabe donde está.
Sevgilim, geminin nerede olduğunu biliyorsun.
Pero, chérie, tú eres quien sabe dónde está el barco.
Nerede olduğunu biliyorsun ve bana söylesen iyi olur.
Sabe donde está, y más le vale decírmelo.
Her şeyin nerede olduğunu biliyorsun.
Sabe dónde está todo.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Ya sabes dónde está.
O zaman nerede olduğunu biliyorsun...
Entonces sabes dónde está el whisky.
- Yani nerede olduğunu biliyorsun.
¿ Sabe dónde está?
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sabes donde está.
Waterloo'nun nerede olduğunu biliyorsun değil mi?
Sabe dónde queda Waterloo, verdad, doctor?
Onun nerede olduğunu biliyorsun.
Leo, tú sabes dónde está.
Nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
¿ Sabes dónde es, no?
Nerede olduğunu biliyorsun.
Sabrás dónde está.
Petra, bira kasasının nerede olduğunu biliyorsun.
Petra, sabes dónde está la cerveza.
Sanırım idarenin nerede olduğunu biliyorsun.
Creo que sabe dónde es la oficina.
Erkek arkadaşın bir polis öldürdü ve sen onun nerede olduğunu biliyorsun.
Tu novio ha matado a un poli y tú sabes dónde está.
Kapının nerede olduğunu biliyorsun.
Ya sabes dónde está la puerta.
- Nerede olduğunu biliyorsun!
Usted sabe dónde está.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Sabes dónde es.
Charlie, evimin nerede olduğunu biliyorsun.
Charlie, sabes donde es mi casa.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Sí,... tú sabes dónde está.
Nerede olduğunu biliyorsun, öyle değil mi Büyük Al?
Sabes dónde tienes el pito, ¿ verdad, Gran Al?
Nerede olduğunu biliyorsun. Evet.
Sabes donde queda.
- Jeremy, kahrolası tabutların nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
- Jeremy ¿ tú sabes donde están los ataúdes?
Ama sen nerede olduğunu biliyorsun!
Pero tu sabes donde él esta!
Evet, nerede olduğunu biliyorsun.
Sí, ya sabes dónde está.
Nerede olduğunu biliyorsun.
¡ Tú sabes dónde está! ¿ Dónde está?
Fakat nerede olduğunu biliyorsun?
¿ Sabe dónde está?
Hadi ama Buck, sen nerede olduğunu biliyorsun?
Vamos, Buck, ¿ sabes dónde está.?
Homer kendine "kim olduğunu biliyorsun" diyen bir adam seni biraz önce "nerede olduğunu biliyorsun" da gizli bir "şey şey" e çağırdı.
Homero, un hombre que se llamó a sí mismo "ya sabes quién" acaba de invitarte a un "guiño-guiño" en "ya sabes qué".
Kapı kolunun nerede olduğunu biliyorsun, Tom.
Ya sabes cómo se abre la puerta, Tom.
Sende olmadığını biliyorum ama nerede olduğunu biliyorsun.
Me doy cuenta que no lo tienes. Pero sabes dónde está.
Sabah uyanınca, nerede olduğunu mutlaka biliyorsun.
Sabes dónde estás cuando te levantas por la mañana.
Nerede olduğunu söylemezsen, ne olacağını biliyorsun.
Si usted no me dice donde está. Usted sabe lo que va a pasar. ¿ Entonces dónde está?
- Nerede olduklarını nereden biliyorsun? - Neyin nerede olduğunu?
- ¿ Cómo sabes dónde están?
Nerede olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Sabes bien dónde estuviste.
Sarah, silahın nerede olduğunu biliyorsun. Ben dönene kadar içeride kalın.
Toma la pistola, quédate dentro hasta que yo vuelva.
Nerede olduğunu biliyorsun.
- Ya sabes donde está.
- Nerede olduğunu nasıl biliyorsun?
- La habitación? Cómo sabes dónde está?
Biliyorsun, o... o nerede sorumlu olduğunu anlamıyor.
Usted sabe, él no... él no puede ver cuando es en parte responsable.
Herkesin kamarasının nerede olduğunu, nasıl biliyorsun?
¿ Cómo lo sabes?
Size bir dondurma borcum olduğunu unutmayın. - Nerede olduğumu biliyorsun.
- Recuerde la cita para tomar helados.
Yani nerede olduğunu biliyorsun.
¿ Sabe dónde está?
- Onun nerede olduğunu biliyorsun dostum. - Bilmiyorum! Bilmiyorum!
¿ Dónde coño está el dinero?
Mektubuna göre, o şeyin nerede olduğunu sadece sen biliyorsun.
De acuerdo a la carta, sólo tú sabes dónde está el objeto, correcto?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]