Savaşın translate Spanish
18,192 parallel translation
Bu savaşın bitmesinin tek bir yolu var. Dünyalıların tepesine darbe indireceğiz ve yolumuza çıkmamayı öğrenene kadar indirmeye devam edeceğiz.
Solo hay una sola manera de que esta guerra termine derribamos a los terrícolas y los mantenemos así hasta que aprendan a no dar un paso más en nuestra dirección.
Burası iç savaşın başladığı eyalet araba arkalarında hala isyan bayraklarını görebilirsin.
Aquí empezó la Guerra Civil. Aún se ven banderas rebeldes en pegatinas de coches.
Ya da iç savaşın.
Ni una guerra civil.
Bu arada Govind Rewari'ye gitti senin Aman'ın da hayat savaşını verdi.
Al momento que Govind llegó a Rewari.. .. tu Aman que lucho por su vida..
Bugün ring Titanların Savaşına tanıklık edecek : Sultan, Marcus'a karşı.
Hoy este ring será testigo de un choque de titanes, Sultán vs Marcus.
Dünya Savaşının eşiğinden döndüğümüzü hiç düşündün mü?
¿ de la III Guerra Mundial por una bandada de gansos en una computadora?
- Öyleyse, "Balta Billy" gibi savaşın.
Entonces pelea como Tomahawk Billy.
Bir saat içinde dönmezsem diğerlerine savaşın bittiğini söyle.
Si no regreso en una hora, dile a los demás que la guerra terminó.
Burada 2,400 baud hızlı modem kullanan biri 3. Dünya Savaşını başlattı başlatacak.
Alguien con un modem de 2400 baudios casi inicia la tercera guerra mundial.
Sen savaşını geleceğe götür. Ben de sokaklara.
Déjalo para el futuro.
Savaştan evime döndüm kendimi başka bir savaşın içinde buldum.
Vine a casa de una guerra, solo para encontrarme con otra.
Savaşın yaraladığı pek çok adam gördüm.
He visto suficientes hombres marcados por la guerra.
Muhtemelen savaşın dönüm noktasıydı. Ama bunda benim payım neydi?
Posiblemente el punto de inflexión de la guerra, pero, ¿ cuál es mi papel en ello?
Crane, Washington seni savaşın kaderini değiştirebilecek görevin dışında tuttu.
Crane, Washington corte a salir de una misión Que podría haber cambiado el curso de la guerra.
Savaşın gidişatı nasıI?
Cómo le va a la guerra?
O güveni kazandığın yeri gördüm. Savaş alanında, kardeşlerimi öldürerek.
Vi donde te ganaste esa confianza, en el campo de batalla, donde masacraste a mis hermanos y hermanas.
Bir savaşçı, savaş bitene kadar ölüsünün yasını tutmaz.
Un guerrero no llora la muerte hasta que la guerra termina.
Benim içinse... Kafamın içindeki bir savaş demek.
Para mí, es como... una guerra en mi cabeza.
Hadi, malın için savaş benimle.
Vamos, pelea por tu mierda.
Bu da Mayaların savaş kurallarına uygun.
Que es un paso de las reglas mayas de compromiso con otros guerreros.
Ancak polisler bu herifi tutuklamaya çalışınca çok büyük savaş çıkacak. Çok insan hayatını kaybedecek.
Pero cuando la policía enfrente a ese tipo, será una lucha feroz con pérdida de vidas.
Yani Başkan'ın, Jackie'nin savaş hazinesine para katmakla sorunu yok?
¿ El presidente autoriza aportar a los fondos de financiación de Jackie?
- Artık savaş olmasın.
- No más guerras!
Tüm dünyanın nükleer kıyamet ile karşı karşıya kaldığı Soğuk Savaş dönemindeyiz.
Hemos aterrizado en el apogeo de la Guerra Fría en un mundo al borde de la aniquilación nuclear.
Yani dünyanın şimdiye dek gördüğü en şeytani adam Soğuk Savaş döneminde kızıllara katıldı.
Así que el más poderoso demonio que el mundo haya conocido solo se puso del lado rojo en la Guerra Fría.
Dünyanın gelmiş geçmiş en güçlü kötüsü Soğuk Savaş'ın zirvesinde kızıl tarafa geçti.
El más poderoso mal que el mundo ha conocido se volvió comunista en el apogeo de la Guerra Fría.
11 yıl önce Norveç'te benden nükleer savaş başlığı almıştınız.
Hace 11 años, me compró una cabeza nuclear en Noruega.
Savage'ın Soğuk Savaş'ın kaderini değiştirebilmek için istediği şeyin diğer yarısısın.
Eres la mitad de lo que Savage necesita para cambiar el rumbo de la Guerra Fría.
Vandal Savage'ın Soğuk Savaş'ı önemsediğini mi sanıyorsun?
¿ De verdad cree que a Vandal Savage le importa la Guerra Fría?
Bu savaş bu soğuk kanlı teröristin kurbanlarının yıkıcı tanıklıklarıyla doluydu.
Esta mañana, se presentaron testimonios más devastadores de las víctimas de este despiadado terrorista.
Törenle topyekun savaş çağını başlatmak niyetindesin.
Quieres inaugurar una era de guerra total.
Seni bekleyen savaş için müttefiğe ihtiyacın olacak.
Necesitarás aliados para la batalla.
1. Körfez Savaşı'nın sonunda.
Al final de la Primera Guerra del Golfo.
Bütün bunların sonunda savaş ilginç bir hal alabilir, beyler.
Puede que esta guerra resulte ser interesante después de todo, caballeros.
Sovyetlerin nasıl İkinci Dünya Savaşı'nı kazanmamıza yardım ettiğini biliyor musunuz?
¿ Sabes cómo nos ayudaron los soviéticos a ganar la Segunda Guerra Mundial?
Herkese göre, ben sıradan bir adli tıp uzmanıyım,... ama gizlice, S.T.A.R Labs'taki arkadaşlarımın yardımıyla,... suça karşı savaşıp kendim gibi insanüstü güçleri olanları arıyorum.
Para el resto del mundo, soy un científico forense normal, pero secretamente, con la ayuda de mis amigos en laboratorios STAR, lucho contra el crimen y busco otros metahumanos como yo.
Size asker bakmanın savaş dönemi göreviniz olduğunu hatırlatmama gerek yok yasalardan hiç bahsetmiyorum bile.
No hace falta que le recuerde que la hospitalidad es su deber en tiempos de guerra, por no mencionar la ley.
Bir taşın savaş zamanı trajedisinde kişisel sorumluluğumu takması mı?
¿ Una obsesión de una piedra con mi responsabilidad personal en una tragedia en tiempos de guerra?
Savaşıyoruz ki sen yaşayasın, çünkü
Luchamos para que vivas, porque si Klaus cae, yo también.
Suikastçılar ve meta-insanlarla savaşıyoruz. Dünyanın en kötü insanlarıyla.
Nos disfrazamos, arriesgamos la vida, combatimos asesinos, metahumanos y las peores clases de personas.
Savaş çıkacak ve yuvanın sokakları düşmanlarımızın kanıyla kızıla boyanacak o düşmanlar kim olursa olsun.
Habrá una guerra, y las calles de tu hogar se teñirán de rojo con la sangre de nuestros enemigos, quienesquiera que sean.
Merlyn'in adamları seni takımın için savaşırken gördüler.
Los hombres de Merlyn te vieron luchando por tu equipo.
"Yıkım diye bağırın ve savaş tazılarını salın."
"¡ Desastre! Y deja pasar a los Perros de la Guerra."
Savaş başlığını devre dışı bırakamam.
No puedo desarmar una ojiva.
Nükleer bir saldırı ihtimaline karşın Soğuk savaşı sırasında.. ... FEMA tarafından yapılan gizli bir devlet tesisi.
Una instalación del gobierno construida por la Agencia Federal de Gestión de Emergencias durante la Guerra Fría, en caso de un ataque nuclear.
Sonuçta Savaş Departmanına, gizli şeylere aşikar biri. Ama sonra adamın oğlunu öldürüp akıl hastanesini havaya uçurdunuz.
Es un peso pesado en el Departamento de Guerra, todo alto secreto, pero luego habéis ido y matado a su hijo, volando por los aires su jaula de locos en el proceso.
Ne savaşı? Sadece bir gerçek düşman var, Zaman'ın kendisi.
Solo hay un auténtico enemigo en este mundo... el propio tiempo.
Amerikan Milli Marşını 1812 Savaşı sırasında Delaware Savaşı'dan onlarca yıl sonra yazdı.
durante la guerra de 1812, décadas después del cruce del Delaware.
Yeraltı Mezarlığı'na Tanrı'nın Gözü'nü almaya gitti. Washington bu sayede savaşı kazandı.
Viajó a las Catacumbas para conseguir el Ojo de la Providencia, y por ello, Washington ganó la guerra.
Hızlı hareket etmem lazım. Rampaya doğru gidip savaş başlığını güvenceye alacağım.
Debo moverme rápido, llegar hasta el silo y asegurar la ojiva.
O savaş başlığını istiyorum.
Quiero esa ojiva.
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş başladı 22
savaş bitti 121
savaştayız 44
savaştan sonra 47
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaş sırasında 28
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş başladı 22
savaş bitti 121
savaştayız 44
savaştan sonra 47
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaş sırasında 28