Savaş ve barış translate Spanish
223 parallel translation
Bazılarınız hiç öğrenemeyecek çünkü savaş ve barış zamanlarında bir centilmen ve sportmen olmak için eğitildiniz. Ama Clive sevgili Clive bu beyefendilerin savaşı değil.
algunos no aprenderéis nunca, porque habéis sido educados para ser caballeros y hombres honrados en la paz y en la guerra, pero Clive... querido Clive, ésta no es una guerra de caballeros ;
İnanıyoruz ki, savaş ve barış sorunu... şehirlerin yıkılması, milyonlarca ölü Amerikalı... Generallere bırakılamayacak kadar önemlidir.
Creemos que la cuestión de la paz y la guerra... de ciudades destruidas, millones de estadounidenses muertos... es demasiado importante para dejarla en manos de los generales.
Marc, "Savaş ve Barış" ı okudun mu?
Marc, dígame, ¿ ha leído Guerra y Paz?
Bana sonunda Savaş ve Barış'ı okuma şansı verir.
Por fin tendré la posibilidad de leer Guerra y paz.
- Savaş ve Barış.
- Guerra y paz.
Savaş Ve Barış.
La guerra y la paz.
İmparator'un savaş ve barış arasında nihai bir kararın verileceği bir tarihi kabul etmesine... inanmak oldukça güç.
Me extraña que el Emperador fije una fecha límite para decidir entre guerra y paz.
- Savaş ve Barış'ı hiç izledin mi?
- ¿ Has visto alguna vez Guerra y Paz?
Bazıları Savaş ve Barış'ı okuyup... bunun bir macera romanı olduğunu düşünür.
Hay quien lee Guerra y paz... y piensa que es una novela de aventuras.
- Savaş ve Barış gibi.
- Como " "Guerra y paz" ".
Savaş ve barış arasındaki ince keskin hatta, evden uzakta,
El filo de navaja de la geografía, entre la guerra y la paz, lejos de casa,
- "Savaş ve Barış" en iyi romandır.
- Guerra y Paz " " es el mayor novel.
"Savaş ve Barış." Adını yazman mı gerek?
"Guerra y Paz". Tienes que escribir eso?
Bu adamla oturup "Savaş ve Barış" kitabından bahsetmeyi uzunca bir süre bekledim.
He esperado mucho tiempo para sentarse con este tipo y hablar "Guerra y Paz".
- "Savaş ve Barış" mı?
- "Guerra y Paz"?
5 günde bir kadını etkilemek için "Savaş ve barış" kitabını yeniden okumam için kırmızı kar yağması gerekir.
Antes de leer Guerra y Paz " " de nuevo en cinco días para impresionar a una amplia, que va a ser un día frío en Minsk.
- "Savaş ve Barış" kitabını okudun.
- Leiste "Guerra y Paz".
Benim için "Savaş ve Barış'ı" okumandan daha romantik tek bir şey daha var.
Hay una cosa más romántica que leer Guerra y Paz " " para mí.
- "Savaş ve Barış'ı" bana okuman.
- Leer "Guerra y Paz" para mí.
Bu şeylerin yapılışına bakınca insan sanıyor ki 10 katlı bir binadan aşağı düşse yine de, "Savaş ve Barış" ı bile yazar.
Uno piensa que esas máquinas son tan robustas que pueden caer 10 pisos y siguen funcionando.
Savaş ve Barış.
Guerra y Paz.
Şimdi vakit geçirmek için Savaş ve Barış'ı okuyorum.
Si. Y ahora estoy leyendo "La Guerra y La Paz" por pura diversión.
Ben eve gidip Savaş ve Barış'ı bitireyim.
Me voy a casa a terminar "La Guerra y La Paz"
Ben de kitabı bulur bulmaz geleneksel Savaş ve Barış'ı okumaya devam edeceğim.
Yo empezaré con la continuación... de nuestra lectura anual de "Guerra y paz" en cuanto encuentre el libro.
Gelecek Savaş ve Barış okumamızdaki düello bile.
Veremos el duelo en nuestra próxima lectura de "Guerra y paz".
Şimdi Savaş ve Barış'ın dördüncü kısım, beşinci bölümüne geçiyoruz.
Ahora vamos con la 4ª parte, capítulo 5 de "Guerra y paz".
"Savaş ve Barış."
"La Guerra y la Paz."
Kendimizi aktif ve agresif bir barış için tayin ettiğimiz enerjimizi bu gezegenin zenginliklerini ortaya çıkarmaya yönlendirdiğimiz şimdiye kadar savaş ve anlamsız rekabetler yüzünden ziyan edilmiş ilmin tüm imkanlarından yararlanarak üslenmemiz gereken bu muazzam görevin farkında mısınız?
¿ Os da ¡ s cuenta de la ¡ nmensa tarea que tenemos ante nosotros cuando cons ¡ gamos una paz act ¡ va y agres ¡ va? Cuando concentremos nuestras energías en aprovechar la r ¡ queza de este planeta. Y explotar las enormes pos ¡ b ¡ I ¡ dades de la c ¡ enc ¡ a que han s ¡ do desperd ¡ c ¡ adas hasta ahora en la guerra y la competenc ¡ a s ¡ n sent ¡ do.
Savaşla ve savaş söylentileriyle dolu şu günlerde barış ve güvenliğin hüküm sürdüğü, yaşamanın bir azap olmaktan çıkıp ebedi keyfe dönüştüğü bir yerin hayalini kurduğunuz olmadı mı hiç?
En esta época de guerra y de rumores de guerra, ¿ no ha soñado nunca con un lugar donde haya paz y seguridad, donde la vida no sea una lucha sino un placer duradero? Desde luego.
Biz, Yaşayan Hristiyanlar Kilisesinin üyeleri olarak savaşın kahramanlarını çok takdir ediyoruz ancak yüreklerimiz, barış için atıyor. Ayrıca sizinle ilk kez, askeri bir seremoni yerine basit ve iç açıcı bir ortamda tanıştığım için çok memnunum efendim.
Nosotros, los miembros de la iglesia militante, admiramos a los héroes del mundo, pero en nuestros corazones somos hombres de paz, y por tanto me alegra haberle conocido en esta entrañable y sencilla ocasión más que en una ceremonia militar.
Sonra savaş geldi ve ben de sizin gibi verdiğim mücadelenin barış zamanına kadar beklemesi gerektiğini düşünürken bir mucize gerçekleşti.
Llegó la guerra, y cuando pensé, como Vd., que las cosas de las que hablaba tendría que esperara que volviese la paz, ocurrió un milagro.
Bu savaşın bitiminde, Barış, refah ve özgürlük sizi bekliyor..
Les espera la paz y la libertad cuando termine la guerra.
Şimdi savaşı ve barışı unut.
Ahora olvídate de la paz y de la guerra.
Eminim ki, bu silah savaşın sonlanıp, barışın gelmesinde ve ülkemizin tekrar birliğinde büyük katkı sağlayacaktır.
Seguro que jugará un papel importante en la finalización de esta guerra y que le devolverá la paz y la unidad a nuestro país.
Sonra barış olacak... ve sonra yeni bir savaş.
Habrá paz y luego otra guerra.
Savaş, insanların barış içinde yaşamak ve bu nedenle kendilerini korumak için ellerine bile almamaları gereken silahları kullanmaya karar vermeleriyle başladı. İntihar etmekten farkı yoktu.
La guerra empezó cuando la gente acepto el principio estúpido... de que la paz se mantendría... montando la defensa a base de unas armas que no podrían emplearse... sin cometer un suicidio.
Ve ona savaşı değil de barışı öğret. Bir kralın gerçek görevi olan barışı...
Pero enséñale que la paz, no la guerra, es la primera tarea de un Rey.
İkimiz de savaş istemiyoruz... fakat bu durumun bir hata olduğuna... ve niyetinizin... düşmanca olmadığına, hâlâ barış umudu olduğuna ikna olmalıyız.
Ninguno de nosotros quiere guerra... pero debemos estar convencidos de que esto es... verdaderamente un error- - que sus intenciones no son hostiles y que es posible que haya paz.
"Kaplan gibiler, doğuştan zalim savaş dostu ve barış düşmanı."
"Son como tigres, naturalmente crueles... amigos de la guerra y enemigos de la paz."
Barış ve kardeşlik yerine düşmanlık ve savaş isteyecek kadar çıldırmışlar.
Prefieren enemistad y guerra a la paz y amistad.
Aksine, herkesten ziyade askerler... barış için dua ederler... çünkü savaşın en derin yaralarının... ve izlerinin acısını onlar çeker ve bunları onlar taşır.
Al contrario, un soldado, mas que nadie.... reza por la paz... ya que el debe sufrir y soportar... las heridas y las cicatrices mas profundas de la guerra.
Ancak genellikle herkes bir an önce eve gidip... ailelerine savaşı kazandıklarını anlatmayı istiyordu. Hitler tekrar ölmüştü... ve tekrar o çok sevdikleri topraklarda... barış ve huzur içinde yaşayabileceklerdi. Tanrı vergisi.
Pero todos querían regresar a casa lo antes posible... para decirles a sus seres queridos que habían ganado la guerra... que Hitler estaba muerto de nuevo... y que podrían vivir en paz una vez más... en la tierra que tanto amaban... y que Dios les había dado.
Sana bayılırlar. - "Savaş ve Barış", güzel kitap mıdır?
- "Guerra y Paz" es buena?
Savaş tehdidini destekleyen sınıflar, sınırlar ve denizlerdeki delilik birikiminden sorumludur, üstelik barışı koruma kisvesi altında!
Las clases que sostienen la amenaza de guerra, son responsables de la construcción de la locura en mares y fronteras, bajo la excusa de mantener la paz!
Bugün bir çok insanın dediği gibi, barış kubbesi, savaş aptallığına karşın dünyanın en kuvvetli ve dayanıklı anıtı.
Como un santuario se convertiría... En la "cúpula de la paz", Como muchos la llaman ahora. Y se ha convertido en el mundo...
Başkanın yörüngedeki Yıldız Savaşı Barış Platformu'ndaki ilk basın konferansı toplantısı elektrik kesilmesi sonucu kötü başladı ve başkan ile heyeti kısa bir süre ağırlığını kaybetti.
La conferencia de prensa del presidente desde la plataforma espacial comenzó con mal pie al fallar el suministro de energía, causando un período de ingravidez durante la estancia del presidente.
Ekselansımız Mircea, savaşın ve barışın elçilere bırakılamayacak kadar önemli şeyler olduğunu düşünüyor.
Su Majestad, Mircea, piensa, Gran Sultán, que la guerra y la paz son demasiado importantes para confiarlas a mensajeros.
Barış sırasında bir erkeğe en yakışan şey sükûnet ve tevazudur. Ancak kulaklarımızda savaş borusu çalınınca... bir kaplanın postuna bürünmek gerekir.
En la paz, nada conviene más al hombre que la quietud y la humildad, pero, cuando el fragor de la guerra atrona nuestros oídos, imitad la acción del tigre.
Savaş ve Barış vakti...
Bajad la voz, pequeñas.
vE O Vulkan barış sembolü, savaş ve ölüm sembollerinin arasında duruyor.
Y es el símbolo vulcano de la paz, que está entre los símbolos de la guerra y de la muerte.
İç savaşın iki parti lideri, Aidid ve Ali Mahdi, içlerinden birinin plana dâhil edilmediği gerekçesiyle Addis Ababa'da yapılan barış konferansına katılmayı reddetti.
Los líderes de las dos facciones rivales, Aïdid y Ali Mahdi, han rechazado la conferencia de paz porque no habían participado en los preparativos.
barış 205
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaşta 41
savaşlar 27
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaşta 41
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaşacağız 28
savaştayız 44
savaşalım 20
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaştan sonra 47
savaşacağız 28
savaştayız 44
savaşalım 20