Ya para translate Spanish
58,436 parallel translation
Uzun zaman idare eder. Kosta Rika'ya mı gideceksin?
Dan para mucho en, ¿ qué era, Costa Rica?
Sizin de tatmin olmadığınızı sezdim, o yüzden kabine pozisyonları için istediğiniz isimleri getirdim.
Me pareció que usted tampoco, así que, los nombres que pidió para cargos en su gabinete... ya los tengo.
Peki ya sana tüm bunlara hazır olmadığımı söylesem?
¿ Y si le dijera... que no estoy preparada para esto, para nada de esto?
Seni bir kez ellerinden kaçırdılar, bu sefer işi bitirmek zorundalar. Yani ya burada kalacağız ve bizi bulmamalarını umacağız.
La han perdido una vez, ahora han de acabar el trabajo... lo que significa que o nos quedamos aquí y rezamos para que no nos encuentren, o...
Herhangi bir konuda lafı dolandırmak için artık bir sebebi yok.
Ya no tiene motivo para prevaricar respecto a nada nunca más.
Quinn'e göre Orta Doğu'ya giden özel operasyon ekiplerinin bilgilendirme noktası.
Según Quinn, es una base informativa de los equipos de operaciones especiales para Oriente Medio. Él mismo estuvo aquí durante casi un año.
Geri sayım yapmadığım için haberiniz yoktu ama birkaç saniye kalmıştı.
Con varios segundos que estoy Ya no cuenta para ahorrar.
Konu sadece para değil.
Ya sabes, no se trata sólo del dinero.
Ancak sancak beylerim, Wessex'i emniyetli tutmak için hudutlarının ötesine Mercia'ya, Doğu Anglia'ya Cornwalum'a, Galler'e Kuzey'e, Northumbria'ya ve vaktizamanında büyük, kutsal bir şehir olan Eoferwic'e şu anda Danların korkunç idaresi altında Hristiyan erkek ve kadınların ızdırap çektiği yerlere bakmak zorundayız.
Pero, condes, para mantener a Wessex seguro, debemos ver más allá de sus fronteras, a Mercia, Anglia Oriental, Cornualia, Gales y hacia el norte, a Northumbria y a la una vez grande y sagrada ciudad de Eoferwic, donde ahora, hombres y mujeres cristianos sufren bajo el oscuro dominio de los daneses.
Yapma. Şu intihar makinasını kendim göreyim istemiyor musun?
Venga ya. ¿ No vas a dejar que vea esa máquina para suicidarse?
Efendim, İkinci Aşama'ya taşıyabilmek için izninizi istiyorum?
Señor, ¿ me da permiso para declarar DEFCON 2?
Bu sana daha önce söylenmişti ve sen buna istinaden evini bırakıp buraya gelmekte ısrar ettin.
Es sabido que ya dijiste eso, pero no dejas de irte y de volver para acá.
Derhal Nassau'ya doğru yola koyuluyorum.
Voy a apresurarme para llegar a Nassau.
Hisardaki topçunun desteği ile Nassau'ya çıkartma yapacağız.
Desembarcaremos a cubierto por los cañones del fuerte, los reforzaremos y los trasladaremos para retomar Nassau.
Nassau'da kargaşa çıkmasının kaçınılmaz olduğuna inanmış. Uygarlığın zayıf olduğuna. Gerekeni yapacak idare gösterebileceğine veya gücü olduğuna.
Ha vuelto a empezar a creer que los problemas en Nassau son inevitables, que la civilización no puede prevalecer, ya sea por falta de voluntad o por falta de capacidad para hacer algo al respecto.
Nassau'ya ticareti başlatmak için geldim. Onun için de korsanlıkla savaşmak ve kazanmak gerekiyor.
Llegué a Nassau antes de que empezara a prosperar el comercio, y con ese fin, para combatir la piratería, para vencerla.
Para bu şekilde gelmez.
El dinero ya no llega como antes.
Telefon kimdeyse bizzat yakalayacağım.
Quienquiera que tenga ese teléfono, se lo quitaré yo mismo, para que ya no haya más errores.
Fakat terfi verilecekken, kapalı kapılar ardında önem arz ediyor.
Pero, ya sabes, de puertas para dentro, cuando se están entregando los ascensos, importa.
Şimdi bak ne diyeceğim neden Nilaa'nın pozisyonu için uygun adayların bir listesini yapmıyoruz biliyorsun iyice düşünmen için.
Te diré algo, ¿ por qué no hacemos una lista con los posibles sustitutos de Nilaa? Ya sabes, para que los vayas considerando.
Evet, bir kaç tanesini yeniden düzenledim, işleme hazır durumdalar.
Sí. He modificado algunos parámetros, ahora ya están listo para les metas caña.
Hücrelerin saldırı için hazır olduklarını varsayıyoruz,....... saldırıların fitili ateşlenmiş bile olabilir.
Tenemos que dar por hecho que las células están listas para actuar. Los ataques podrían ya estar en marcha.
Sisteme çoktan kaydını yaptım.
Ya la he metido en el sistema. Es importante para mí.
Sana gidip şehit olman için her şeyi verdik, Khasan.
Ya hemos hecho todo lo que necesitas para convertirte en un mártir, Khasan.
Adamların Henry'i alıp sorgulama için hazır durumda bekliyor.
Mi gente ya está en posición para recoger a Henry y llevarlo a un centro clandestino.
Gitmeye hazırım.
Ya estamos listos para salir.
Dur artık.
Para ya.
Adamlarım Henry'i paketlemek ve bağımsız bölgeye götürmeye hazır.
Mi gente ya está lista para coger a Henry y llevarle al agujero negro.
Kaybettiğimiz her saniye Jadalla'ya saldırı gerçekleştirmek için artı olarak yazılıyor.
Cada segundo que perdemos da más tiempo a Jadalla - para lanzar ataques. - Vale, ¿ cuál es la alternativa?
Sanırım Rebecca'yı tanımak için yeterince şey öğrendim Evet, o-o bazı sınırları zorlamaya hazır, Ama asla yaptıklarını yapmazdı.
Creo que ya he aprendido lo suficiente de Rebecca como para saber que sí, está dispuesta a sobrepasar ciertos límites, pero nunca haría lo que tú has hecho.
Zatıalim ve Mulctuary Para İdaresi'ndeki bankacı dostlarım, o zamana dek sizleri uygun vasi ya da vasilerin yanına yerleştireceğiz.
Hasta entonces, vivirán con el tutor o los tutores adecuados, según mi criterio y el de mis colegas de la Corporación Fraudusuaria.
Ama, bazen kolaydır,
Pero creo que es fácil para... ya sabe, sacar las cosas fuera de contexto.
Madi ve Flint ya yollarını burada bulacak Yoksa saklanacak bir yer bulacaklar.
Madi y Flint hallarán la manera de volver aquí o hallarán un lugar para ocultarse.
Olur da onun planı başarıya ulaşmazsa bu ihtimale karşı hazırlıklı olduğunu göstermek zorundasın.
Pero quizás es porque si su plan no tiene éxito, tendrás que demostrarle que estás preparado para el fracaso.
Başarısız olduğunda oynayacak son bir kozun olduğu için de olabilir. Gömülü kalsın diye uğraştığı hazine artık su yüzüne çıktığı içindir belki de.
Pero quizás tendrás que demostrarle que estás preparado para el fracaso y que el tesoro que quiso dejar bajo tierra... ya no está bajo tierra.
Ödemeye hazır olduğunu söyle. O zaman aşağıya iner, seni onunla tanıştırır ve sanırım hiç zorlanmadan muhabbeti ilerlettiğini görürüm.
Dime que estás preparada para pagar... y bajaremos, te lo presentaré, y tal y como imagino, no tendrás ninguna dificultad en llevar las riendas desde allí.
Pek çok insan sürekli boşluğa konuştuğunu görünce biraz ürperebilir, anlarsın ya, ben böyle konularda rahatımdır.
Y aunque a algunos los asustaría verte hablar sola todo el tiempo, a mí no me molesta para nada.
Böylece Ruth bir günde doktordan savaşçıya dönüştü, ve tüm bunlar bir başkasının kardeşinin başına gelmesin diye mücadele etti.
Ruth pasó de médica a activista de un día para el otro, e hizo todo lo que pudo por impedir que algo así volviera a pasar.
Üçünüzün bunu anlamasının zor olduğunu biliyorum. Ama bu iki adamla olan ilişkim tehditlere, kontrole ya da paraya dayanmıyor.
Sé que para ustedes tres será difícil de entender, pero con ellos dos tengo una relación que no se basa en las amenazas, en el control ni en el dinero.
Diğer insanlar Tanrı'ya inanırken, ben bu şirkete inanarak büyütüldüm.
Me criaron para creer en esta empresa como otros creen en Dios.
Will için zor olan, ikisinin ilişkisinin hiçbir zaman düzeltilemeyecek olması.
Lo duro para Will es que todo lo que se rompió entre ellos ya no se podrá reparar.
Biliyorum, Teagan konuşmanı istedi ama eğer kardeşine ya da ailene biraz merhamet duyuyorsan, bence herkes için en iyi olan o gizemli migrenlerinden birinin tutması ve erkenden gitmen olacak.
Sé que Teagan quiere que hables, pero si te queda algo de compasión por tu hermana o la familia, creo que será mejor para todos que tengas uno de tus misteriosos dolores de cabeza y te vayas.
Ama artık aile hakkında böyle düşünmüyorum.
Pero la familia ya no es eso para mí.
Bakıcıya çocukları hazırlamasını söyleyecektim.
Le iba a decir a la niñera que los tuviera listos para ti.
Mesela bir anda 5 milyon dolarlık bir ödeme alsam kocamın bir soruşturmayı askıya aldığı gün hem de üstüne de soruşturma açılan adamın kendisinden bu konudan bahsetmem gerektiğini akıl edebilirdim sanırım.
Por ejemplo, si de pronto hubiera recibido un pago por una suma global de cinco millones de dólares el mismo día en que mi esposo abandonó una investigación sobre el hombre que realizó ese pago, me las hubiera arreglado para decir una puta palabra al respecto.
Oh hey, yapmazsın Bir anahtar olursa olsun olur Bu kapıya sen, olur mu?
Oigan, no tendrían de casualidad... una llave para esta puerta, ¿ verdad?
Harika gelebilirsin Buraya kadar bizi görmek için.
Genial, ya viniste todo... el camino hasta aquí para vernos.
Pekala, bazılarım var. Ekstra havlu sizin için, Sıcaklık iyi olmalı, Ancak, bazı battaniyelere ihtiyacınız varsa Ya da bir şey, onlar Dolap.
Muy bien, tengo algunas toallas extra para ti aquí... la temperatura debería de estar bien, pero, si necesitas algunas mantas o algo así, están en el armario.
- Ya da hızlı gitmek için hızlan. - Temkinli ol.
O rápido para ir rápido.
Calvin'i kapsül A'ya çekmek için oksijen mumlarını kullanacağım.
Usaré las velas de clorato para atraer a Calvin a la nave A.
Ama harekete geçemedim arkamda destek olacak kimsem yoktu.
Pero yo no podía actuar ya que no tenía ningún apoyo para respaldarme.
para 1088
param 46
paramount 22
paraguay 35
parayı 47
paraşüt 18
paragraf 17
param yok 109
paran 31
para yok 73
param 46
paramount 22
paraguay 35
parayı 47
paraşüt 18
paragraf 17
param yok 109
paran 31
para yok 73
param var 112
paramı 23
paran var 16
parasız 29
parayla 16
paralar 28
para bende 17
paramı ver 38
param nerede 79
paraya ihtiyacın var mı 17
paramı 23
paran var 16
parasız 29
parayla 16
paralar 28
para bende 17
paramı ver 38
param nerede 79
paraya ihtiyacın var mı 17