English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ P ] / Para yok

Para yok translate Spanish

42,442 parallel translation
İçinde para yok.
Bueno, no hay dinero involucrado en ella.
Savaşlar zaman alır. Para ve insan gerekir ki bizde ikisi de çok yok.
Las guerras requieren tiempo, dinero, gente.
Bu durumu düzeltmek için yapabileceğiniz tek bir şey yok.
No hay ninguna medida que puedas tomar para corregirlo.
Yok, bence sana eşek şakası yapabilmek için burada olmanı istediler.
No, creo que solo te querían aquí para poder gastarte una broma.
Yok yahu, bunu duymaktan yoruldum.
Para. No puedo seguir oyéndolo.
Yok, kalacak bir yere ihtiyacım vardı. Doğacak bebek falan derken yardıma ihtiyaçları olur dedim.
No, necesitaba un lugar para quedarme y, con el bebé en camino, pensé que ellos podrían necesitar ayuda extra.
Muhtemelen bir araba göstermek için bekliyorlardı. Bu yüzden cesedi yok edebilirler.
Es probable que esperaran que apareciera un auto para poder desaparecer el cadáver.
Ellerimizi yıkamak için fazlasıyla bir neden yok, değil mi?
Motivo más que suficiente para desentendernos de él, ¿ no?
Ben öğrendim, doktor konuşuyordu "Hiçbir fikrim yok" "için"
Que, por lo que he aprendido, es jerga de doctor para "no tenemos ni idea".
Bu durumda uygulamak için bir tahliye planı yok mu?
¿ No existen planes de evacuación para estos desastres?
Başka seçeneğimiz yok.
Es frustrante para nosotros también.
Çatlak hızla genişliyor. Patlayıcıları yerleştirip kapıyı kapatmayı bekleyecek kadar vaktimiz yok.
La fisura se agranda rápidamente y no habrá tiempo para esperar a que coloquen la bomba y bloqueen la entrada.
Mexico City'ye gidecek kadar yakıtımız yok ama Reno'ya gidebiliriz.
No tenemos suficiente combustible para llegar a Ciudad de México, pero podemos llegar a Reno.
Tamam. Burada görülecek bir şey yok.
Nada para ver aquí.
Trollerin seni Trol Avcısı olarak kabul etmesi için insancıl hislerini yok saymalısın.
Para ser aceptado como cazatroles, ignore su instinto humano.
Hislerimi gözetmek için yalan söylemene gerek yok.
No debes mentir para protegerme.
Blinky az önce, Gunmar'ı tek yenme şansımızı mı yok etti?
Blinky quemó la clave para vencer a Gunmar.
Bende başrol olacak malzeme yok.
No para ser un líder. ¡ Soy el compañero ideal!
Onun tarafından yenilgiye uğratılanlar sonsuza dek yok olur.
Los que vence con su mano, desaparecen para siempre.
Burada koca bir mahalleyi yok edecek kadar plastik patlayıcı var.
Hay suficiente explosivo plástico allí para... hacer estallar a toda esta maldita manzana.
Azeroth'ta Fel'e yer yok.
No hay lugar para el Fel en Azeroth.
Konuşamayacak kadar güçsüz mü düştün, yok edici?
¿ Estás demasiado débil para hablar, Destructor?
Horde'da zayıflığa yer yok.
En la Horda no hay lugar para la debilidad.
Burada senin için bir şey yok.
Aquí ya no queda nada para ti.
Bir muhafızı yenecek kadar gücüm yok.
No tengo poder para vencer a un Guardián.
Biz Bunun için vaktim yok.
No tenemos tiempo para esto.
Dinlemeye gerek yok.. hayal kırıklığı yaşamayız böylece...
El punto es solo para decepcionarse.
Gerçekten riskini anlayan kimse yok Bireysellik, kimlik, insan ruhuyla karışıklık.
Pero en realidad, nadie entiende el riesgo... para la individualidad y la identidad al manipular el alma humana.
İstediğimi elde etmek için kullanabileceğim tek şeyi yok etmeyeceğim.
No voy a destruir lo único que puedo usar para obtener lo que queremos.
Yarına kadar vapur biletim yok.
El pase de ferri es para mañana.
Hiç. Hiç önemi yok.
No importa, para nada.
Bakın, polis olsanız bile ki değilsiniz yetkiniz olsa bile, ki yok ve kovalamak için geçerli bir sebebiniz olsa bile ki kesinlikle yok yaptığınız bu şey yine de tamamen kanuna aykırı olur.
Aunque fueran policías... y no lo son. Aunque esta fuera su jurisdicción, que no lo es... y aunque tuvieran causa probable para perseguir... que definitivamente no tienen... lo que hicieron seguiría siendo ilegal.
Anna'ya gül yok.
No hay rosas para Anna.
Tamam benim de yok. Bence birbirimize süper uyuyoruz.
Yo tampoco, así que somos el uno para el otro.
- Soğukta yakacak odun yok.
- Y no hay leña, nada para el frío.
Onun için bir anlamı yok, oyun gibi geliyor.
No significa nada para él, es un juego.
Emin ol, onun için anlamı yok.
Créeme, no significa nada para él.
Hepinize giyinmişsiniz ve ölecek bir yeriniz yok.
Mire a todos vestidos y no hay lugar para morir.
Bence endişelenmenizi gerektirecek bir durum yok.
- ¿ Nada mas? - Si. Nada para preocuparte por allí.
Bezin olsun olmasın ama "doğmuş kral" zırvasının kimseye faydası yok.
Pero no importa con quien simpaticen... esa tontería del "heredero legítimo" no es buena para nadie.
- Para üstü filan yok Mike.
No hay cambio, Mike.
Bunun için 12.000 askere ihtiyacın yok. - İhtiyacın olan buradaki küçük güruh.
No necesitas 12.000 guerreros para eso sino esta pequeña chusma.
- Tartışacak vaktimiz yok.
No hay tiempo para discutir, Bill.
Akrabalarımız Narkotik'i aradığında bize söylesin diye para verdiğimiz adamlar yok mu sanıyorsun?
¿ Crees que no pagamos para que nos avisen cuando un pariente llama a la DEA?
- Bunun için vaktim yok.
- No tengo tiempo para esto.
Yolun sonu, gidecek başka bir yer yok.
Fin del camino, ningún otro lugar para ir.
Yeraltına giren birine dair bir iz yok.
No hay una sola provisión para el viaje del difunto al inframundo.
Ancak bu dosyanın benim için bir değeri yok.
Pero este expediente no contiene nada de valor para mí.
Şirine'yi anlatmak için bir kitaba ihtiyacım yok.
No necesito un libro para decirles que es...
Bu yazıları, dikkatimi dağıtması ve onları yok edememem için Şirinler mi yapıyor?
¿ Los Pitufos hicieron esto para que me distrajera... y no pudiera destruirlos fácilmente?
Ve gösterimin finali için, birazdan bu ürkütücü üç fili gözlerinizin önünde yok edeceğim.
Y para mi gran final, ¡ haré que este trío de terríficos elefantes desaparezca ante sus ojos!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]