Çok derin translate Spanish
1,372 parallel translation
Biri çok derin bir kuyu kazmış. İki kişi içine düşmüş. Bir kişi ölmüş, öteki de bir bacağını kırmış.
Resulta que alguien cavó un pozo y dos de los hombres que trabajaban cayeron dentro.
Bu tanım kesinlikle çok derin.
Esa definición tiene una cierta profundidad.
Ama yaralarımız çok derin
Si pero nuestras heridas son muy profundas.
Evet, ama yaralarımız çok derin
Si, pero sus heridas son muy profundas.
Bu odadan çok derin woo-woo dalgaları seziyorum.
estoy recibiendo unas vibraciones muy fuertes.
-... duygular çok derin paylaşılabilir.
-... el simbionte Tok'ra y su anfitrión.
Sadece bir iz. Ultrason'da bir gölge. Bir şey söylemek için çok derin.
Es una anomalía, una sombra en el ultrasonido demasiado profundo para poder decirlo.
Almanlar yavaşlığımızdan şikayet ediyorlar ama kar çok derin.
Los alemanes se quejaron de nuestra lentitud pero la nieve era muy profunda.
Çok derin, sırılsıklam olmuş.
Es profundo.. está mojado.
Çok çok derin bir uykuda olmalı.
Debe de estar profundo. Debía de estar listo esta mañana.
- Yaraların çok derin olmalı.
- Estás grave. - Nada de sexo.
Ama nezaketlerinin altında çok derin duygular seziyorum.
Pero debajo de la cortesía, detecto un depósito profundo de sentimientos.
evet, bazılarıyla başa çıkmak zor oluyor örneğin, annemin ölüm haberini aldığımda çok derin bir acı duydum
Algunas son más duras. fuerte.
çok derin acılar yaşadığım bazı anlar vardır sadece aldığım haberler değil, tanık olduğum olaylar..
Hay momentos de dolor profundo. sino hechos en los que uno participa.
Çok derin Gilson, korkuyorum.
Está muy profundo. Gilson, tengo miedo.
Düşündüm ki, çok derin bir şekilde içime çekersem...
Y descubrí que si hacía así... chupaba.
Bunlar çok derin konular, bilgiçlik mi taslıyorsun bana?
Es demasiado profundo. ¿ Me estás chuleando?
Anlıyorum ki karına olan sevgin çok derin.
suponía que amaste a tu mujer mucho.
Beni bu kadar çabuk kenara atarak bu standartları ciddi ölçüde düşürdünüz. Ve bu çok derin bir hataydı.
Al desecharme tan rápidamente ustedes efectivamente bajaron esas normas y ése fue un error profundo.
- Duygularım değişken ama çok derin.
Mis sentimientos son cambiantes, pero intensos.
Çok derin değil.
No es muy profundo.
Kömürleşme çok derin.
Carbonizó demasiado profundo.
Çok derin sözler. Ama senin gibileri bilirim. Zararsızsınızdır.
Cuánta profundidad pero yo conozco a los tipos como tú, y eres inofensivo.
Çok derin ve felsefi bir soru sordun.
Me plantea una cuestión muy profunda y filosófica, pero creo que...
Şu anda çok derin bir zen tipi konsantrasyonda, tamam mı?
Está en un estado de profundidad, de profunda concentración zen ahora mismo, ¿ ok?
Bizim için çok derin anlamı olan bir an.
Es un momento transcendente para nosotros
- Bu çok derin ve sezgisel bir bakış açısı.
Muy perspicaz.
Benim türüm, birine çok derin aşk beslemeye başladığında "Duyarlı durum" dediğimiz hale gireriz.
Cuando uno de mi especie experimenta profundos sentimientos de amor entramos en lo que llamamos "estado receptivo."
Bu çok derin.
¡ Ah! ¡ Cuánto fondo tiene!
Çok derin kesti.
El corte es hondo.
Çok derin uyuyor, bırakalım da uyusun.
Ella duerme como una piedra, debemos dejarla dormir.
Çok derin.
Demasiado profunda.
Burası çok derin, eğer batarsan seni bulamayız.
Es muy profundo por aquí, así que si te hundes, no te vamos a encontrar.
Ama belli bir şeyden sonra, çok derin insafsızlık hissine sahip oluyorsun.
Pero de repente sientes que es completamente despiadada.
Bu bana göre çok derin.
Esto es demasiado para mí.
Evet, bu çok pis derin.
Si, eso es profundo maldita sea.
Tamam dinleyin çok acil bir şekilde herhangi bir karar vermeden önce hemen hepimizin derin bir nefes alması gerekiyor.
De acuerdo, escuchen todos antes de dictar un fallo en una solicitud de urgencia todos aquí necesitan respirar profundo.
Çok zor bir durum. Ama bence bir adım geri gidip, derin bir nefes alıp...
Pero creo que necesitan calmarse, respirar hondo y ver realmente qué hacen aquí.
Çok yakın zamana kadar derin mercan resifleri yaşam haritasının kara deliğiydi. Fakat her bir yeni bulgu bizi yeni bağlantılara yönlendiriyor.
Hasta hace muy poco, el arrecife de coral era un gran agujero de oscuridad en nuestro mapa de la vida... pero con cada descubrimiento, llegamos a nuevas conexiones.
Derin denizde görüntü almaya çalışırken en çok ihtiyaç duyulan şey ışık.
Lo crucial en fotografía submarina es la iluminación.
Sessiz bir güçle karışık derin bir üzüntü... onu çok güzel bir kadın yapmıştı.
Una profunda tristeza, combinada con una suave fuerza... que la hacía increíblemente hermosa.
Derin nefes al, derin nefes al, çok sakin ol.
Respira profundo, profundo. Relájate.
İlkinde senin hakkında çok özel bilgiler var. Finansal raporlar, kariyerin hakkında detaylar ve başka şeyler de var daha kişisel, daha derin, sağlık raporları mastürbasyon teknikleri tercihler...
- El primero contiene información tuya muy personal acerca de tu carrera y detalles más personales, más profundos ; expedientes médicos, técnicas de masturbación, gustos...
Çok derin, orası kesin, çok şiddetli.
Una humillación terrible.
Eskisinden çok daha sert, cüretkar çok daha derin bir televizyon.
Áspera, más audaz, TV más profunda que todo lo anterior.
Her zaman için şu derin derin düşünen kayayı mükemmelleştirmeye çalışmakla meşgulsün. - Tanrım, bunu çok sevdim.
Siempre demasiado ocupado perfeccionando... esa mística de trozo-de-madera pensativo.
Çok derin.
Bastante profundo.
Ve çok yakında, karnımdan çıkıp ikimizi de derinliklerine, derinliklerine, derinliklerine çekecek bağlılığın derin karanlık sularınınin.
Y pronto, abrirá mis junturas en dos explotarán hacia adelante y os empujarán abajo, abajo, abajo en las aguas oscuras y profundas del compromiso.
Onlarca yıldır, az yada çok, bedenlerimizle yeryüzünde yaşıyoruz. Organlarımız dağıldığı zaman da, yerin altına gidiyoruz. Ölülerin derin dostluklarına anlam vermeye başlıyoruz.
Por un par de décadas, más o menos, vivimos por sobre la superficie en nuestros cuerpos luego nuestros órganos se agotan, nos vamos abajo, y llegamos a conocer lo profundo de las intimidades de los muertos.
Şaka yapıyorum. Ama bu sizi yanıltmasın, çünkü çok heyecanlıyım, coşkuluyum ve size göstereceğim şeye karşı derin bir tutku duyuyorum.
Es broma, pero en realidad no tanto, porque estoy tan emocionada, tan excitada, tan apasionada por lo que voy a mostrarles.
Johnny, gözlerini kapatmanı istiyorum, ve bir kaç derin nefes al. Kendini çok güzel bir yerde, ufak bir akarsuyun yanında hayal et.
Johnny, quiero que cierres tus ojos, que respires hondo un par de veces y te imagines sentado en un hermoso campo al lado de un pequeño y acogedor arroyo.
derinden 18
derin 50
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33
çok düşüncelisin 96
derin 50
derine 26
derinlik 26
derin bir nefes al 74
derin nefes 16
derin nefes al 140
derin uzay dokuz 20
derin nefes alın 33
çok düşüncelisin 96
çok duygulandım 41
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok daha fazlası 28
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok dar 20
çok daha fazla 27
çok doğru 697
çok dikkat et 20
çok düşüncelisiniz 51
çok değerli 25
çok daha fazlası 28
çok daha iyiyim 55
çok düşündüm 29
çok dar 20
çok daha fazla 27