English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Ç ] / Çıkar

Çıkar translate Spanish

82,332 parallel translation
Bunları da nereden çıkarıyorsunuz?
¿ Adónde pretende llegar con todo esto tomándola conmigo?
Memleketiniz Bebbanburg'e uzun yürüyüşünüzün tadını çıkarın.
Disfrute el largo camino de regreso a Bebbanburg.
Kıyafetlerini çıkar.
Quítate la ropa.
Bundan iyi şarkı çıkar.
Haría un buen poema.
Biraz daha ünlenirsen senin gösterilere çıkar belki.
Tal vez si te haces más famoso, podría cantar contigo.
Sonuçta soğan mı çıkar, elma mı, bilmiyorum.
No sé si será una cebolla o una manzana,
Çocukların tadını çıkarın!
¡ Aproveche a los niños!
- "Anın tadını çıkarın" olacaktı.
- Aproveche el día. - Dije "día".
Oyun, oyunluktan çıkar.
La obra no será una ficción.
Benim çıkarım ne ki?
¿ Qué ganaría yo?
Belki ben dışarıdayken çift cinsiyetli kobrayı da çorap çekmecemden çıkarırsınız.
Mientras no estoy, podrían sacar la cobra andrógina del cajón de calcetines.
- Derhâl çıkarın onu oradan.
- Déjela salir ya mismo.
Kötü adamın kimliği ve planı ortaya çıkar, polis de onu ebediyen hapse atar. Yürekli çocuklar pizzacıya gider.
Con la identidad y el plan del villano develados, la policía lo encerraría por el resto de su vida, y los jóvenes irían a comer pizza.
İtfaiyeciler orman yangınlarını söndürmeye çalışırlarken bazen asıl yangını söndürmek için ufak bir yapay yangın çıkarırlar.
Cuando los bomberos quieren apagar un incendio en un bosque, a veces provocan un incendio para apagar la llama original.
Bunu dışarı çıkarıp yak.
Quémalo afuera.
Chuck'ın bu işteki rolünü ortaya çıkarır bu. İfade vermesi falan gerekir. Chuck bu olayı tetiklediğinde amacı bu değildi.
- Se sabría que Chuck está involucrado, con testimonios incluidos, y Chuck no inició todo esto para que eso pase.
Çıkar çatışmasıyla ilgili ihlal edemeyeceğim yasalar var.
Hay reglas muy estrictas que no puedo romper. Así que...
Bunu teslim edersem seni daha hızlı dışarı çıkarırım.
Te librarás más fácil entregando esto.
- Tekrar telefon dinleme emri çıkar.
Rastreen el teléfono de la esposa.
Çünkü şu kapıdan çıkar çıkmaz bir daha asla geri dönmeyeceğim.
Porque, cuando salga de aquí, jamás volveré.
Örnek aldıki kim olduğu orta çıkar... fakat tecavüz mü anlaşılmaz.
Tomamos una muestra y eso mostrará quién fue, pero no si fue violación.
Bizi buradan çıkar, adamım.
Auxilio. Oye, sácanos de aquí, viejo. - Mira...
Bizi buradan çıkar,... sana yardım edelim.
Sácanos y te ayudaremos.
Ayağının ucunda dönerken kalçanı öne çıkarırsın.
Giras sobre el pulpejo del pie y lanzas la cadera.
Orada pestilini çıkarırlardı.
Esos muchachos te habrían aplastado como a una colcha.
Phil yazılı ifade istiyor. Ömrü yeterse tahkikat jürisinin karşısına çıkar.
Phil lo alienta a que declare, y si vive lo suficiente, a un gran jurado.
Temiz iş çıkar yeter.
Solo haz que se vea bien, nada más.
Unut onu. Çıkar aklından. Beni dinle.
Olvídate de ella, olvídala, escúchame a mí.
Sadece, bunun işin bir parçası olduğunu çıkarımsıyorum.
Creo que eso es parte del trato.
Onun çok duygusal olduğunu biliyorum. Bazen zıvanadan çıkar.
Y sé que... bueno, él... es visceral.
Bir sürü çıkar.
Habrá un montón.
Yarım günlük işi iki güne çıkarır. Sonunda da kas gevşeticisi gerekir.
Una mañana de trabajo se convierte en dos días entre mi artrosis y yo.
Bence çıkar.
Mejor quítatelo.
İnanın, bunu listeden çıkarınca çok mutlu olacağız.
Creedme, estamos contentos de sacar este caso de la lista.
- Reklam süremi elden çıkarıyorum.
- Estoy soltando ese tiempo de emisión.
Senaryo yazıyoruz, çekiyoruz ve sizi çok düşük bir fiyata ekrana çıkarıyoruz.
Escribimos, rodamos, lo sacamos al aire por un bajo, bajo precio.
Müvekkiller zararlarını çıkarıyor, yanına da sağlam bir miktar kalıyor.
Los clientes recuperan las pérdidas más una buena suma de dinero.
Attığın her adımın keyfini çıkar ama beklentilerini düşük tut.
Valore cada paso adelante, pero modere sus expectativas.
- Seni buradan çıkarıp saatlerini de işletmek isteyen biriyim.
Soy el tipo que va a sacarte de aquí manteniendo tus horas.
- Fevkalade bir iş çıkarıyorsun.
- Haces un trabajo maravilloso.
yani... işe yaramaz dediğin ihbarları çıkar. çünkü o çöp dediğin yerler eşit olarak paylaştırılmış.
A ver... tomas todo lo que encaje en una distribución aleatoria, porque la basura tendría que estar distribuida uniformemente, ¿ verdad?
Ben de fırsat bulduğum yerde keyfini çıkarıyorum.
En cuanto puedo me emociono.
Ayrıca stantlardaki serinletici Pepsi Cola'nın da tadını çıkarın.
Y por favor, disfruten con una refrescante Pepsi-Cola en el bar.
Sen ceketini çıkarıp Bart'a vereceksin ve onun ceketini giyeceksin.
Quítate la chaqueta y dásela a Bart. Y tú ponte la suya.
Koca Sam John'ın kafasına atacakmış gibi sigara kutusunu çıkarır ama sonra içmek için bir puro alır.
Gran Sam toma su caja de puros como si fuera a estampársela a John pero saca un puro para fumar.
Tüm kıyafetlerinizi çıkarın ve yere bırakın.
Quitaos toda la ropa y dejadla en el suelo.
Ele geçir, kap ve çıkar.
Entrar, cogerlo y salir.
Merhaba karıcığım.
Hola, esposa.
Kızlar isyan çıkarır.
-...
Ödül, çıkarılmaya hazır.
El premio ha sido extraído.
- O zaman keyfini çıkar.
Vaya a disfrutarlas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]