Çıkart translate Spanish
13,364 parallel translation
Bağırsakların çıkartılmasından önce, karın kısmına yapılan giriş tıpatıp aynıymış.
"Antes de la debilitación, la entrada inicial en el abdomen... era idéntica."
- Belki de Paradise'a dönerken yoldan çıkartılmış olmamdandır.
- Podría tener algo que ver... con ser descarrilado de vuelta a Paraíso.
Evet, Carol'un botun üzerine yerleştirdiği süsleri çıkartıyorum.
Sí, le estoy quitando los brillantes a las botas de Carol con los dientes.
En iyi savaşçılardan çıkartılmış adrenalin, testesteron.
Adrenalina. Testosterona... extraída de los mejores guerreros.
Biz de Lou'yla onu dışarı çıkartıp kafası dağılsın diye iyi bir gece geçirtelim dedik.
Así que Lou y yo pensamos sacar al chico a pasear, pasar un buen rato, ya sabe, desconectar su mente.
Üç gün ısrar etmiş ama bak buna şapka çıkartılır işte.
Oh, pero mira, aguantó tres días completos, así que quitémonos los sombreros.
Dili, görünüşe bakılırsa, kesilip çıkartılmış ve bir mesaj bırakılmış.
Su lengua, parece que, fue cortada y dejaron un mensaje.
Listelerinizi çıkartın.
Bueno, saquemos nuestras listas.
En azından Alaric ve Jo burayı balayı aday listesinden çıkartırlar.
Bueno, al menos Alaric y Jo pueden eliminar esto de su lista de opciones para la luna de miel.
Bird Island'a gidiyorsun. Seni böyle bir canavar yapan şeyin çıkartılacağı yer.
Vas a ir a la Isla Bird... donde te quitarán lo que sea que te convierte en semejante monstruo.
Ben seni çıkartırsam Kubbe'yi indirecek misin?
Te dejo salir... y tú quitas la cúpula? ¿ Así de simple?
Şimdi de kasabaya o ametistleri çıkartıyor.
Ahora, tiene al pueblo extrayendo esas amatistas.
Yargıç kefaleti her birimiz için yarım milyona çıkartır. Ve hiçbirimiz bu miktarda bir paraya sahip değiliz.
El juez se lo compra, sube la fianza a medio millón cada uno, y ninguno de nosotros, ni uno tiene esa cantidad de pasta.
Charlie, dediğim gibi, güvende hissetmiyorsan seni hemen şu an çıkartıp, bir yolunu buluruz.
Charlie, como he dicho antes, si no te sientes seguro, Te sacamos ahora mismo, y encontramos otra forma...
Sarah ile onu çıkartıp kaçacağız.
Vamos a escapar con Sarah. Vamos a huir.
Gerçekten buradayım ve seni buradan çıkartıyoruz.
Soy real, y te sacaremos de aquí.
Katil on yıldan yaşlı ve ıskartaya çıkartılmış bir araç kullanıyor, ki kullanılan aracın tesadüfen seçilme olasılığı oldukça düşük.
El conductor conducía un taxi retirado de más de una década, un vehículo cuya presencia es poco probable que se eligiera por casualidad.
Iskartaya çıkartılmış sarı taksilerin son zamanlardaki satışlarını araştırdık ve geçen hafta el değiştiren 2003 bir model bir'Crown Vic'bulduk.
Buscamos ventas recientes de taxis amarillos retirados y encontramos un Corona Victoria del 2003 vendido la semana pasada.
Sudan iki ceset daha çıkartıyoruz. Galiba çocuk cesetleri.
Tenemos dos cuerpos más saliendo del agua.
"Neden yoksul insanları evlerinden çıkartıyorsun?"
"¿ Por qué estás pateando pobres la gente de sus casas?"
O zaman neden maskeni çıkartıp... George'u öldürdün?
Entonces, ¿ por qué ha destruido mi máscara y matado a George?
- Gidebilir miyim? - Git ve hayatının tadını çıkart!
- Ve y disfruta de la vida.
İşte sana para. Git ve hayatının tadını çıkart.
Aquí tienes, Pampers, Huggies.
McGee pezevenk için yakalama emri çıkartıyor.
McGee ha emitido una orden de búsqueda para el chulo.
Derhal davranış bilimcimi ve mühendisimi o ekip aracından çıkartın ve ekibime yer açın.
Ahora, conseguir mi conductista y ingeniero de ese coche patrulla y darle a mi equipo un poco de espacio.
- Görev bitince seni bulur ve çıkartırım.
Cuando acabe la misión, te encontraré y te lo quitaré.
Bak, Avatavi böyle çalışır, onu bilinçaltına yerleştirir ve bastırılmış tüm duyguları açığa çıkartır.
Mira, así funciona el avatavi... Se cuela en tu subconsciente y libera todos los sentimientos reprimidos.
Maui ne yaptığımızı ortaya çıkartırsa, bizi durdurmayı deneyebilir.
Si Maui descubre lo que estamos haciendo, podría intentar detenernos.
Ne kadar iyi bir anne olduğunu görerek keyfini çıkartıyorum, Stahma.
Oye, solo estoy tomándome un momento para contemplar la gran madre que eres, Stahma.
Çıkartın şunu buradan.
Sáquenlo de ahí.
Gözcü çıkartın! Vurduk mu vuramadık mı?
Necesito ojos ahí afuera.
Öğrenim bursumu çıkartıp sonraki gün öz geçmişimi ona gönderdim. Ailem mutlu olmadı.
Renuncié a mi beca para ayudante de cátedra y le mandé mi currículum al día siguiente.
Bu hastanın yaşam destek ünitesi çıkartılmış.
Este paciente firmó una orden de no resucitar.
İlk önce sorunu tespit edeceğim. Hasar gören damarı çıkartıp yerine yeni damar nakli yapacağım.
Una vez que veamos con qué estamos lidiando, extraeré la válvula defectuosa, y entonces la reemplazaré con una nueva.
Ehliyet numarası ve kredi kartları aynı, telefonu ve e-posta adresi farklı. Ayrıca onun adına çıkartılmış fazladan kredi kartları var.
Su carnet de conducir, sus tarjetas de crédito, pero con un móvil diferente así como direcciones de correo y un par de tarjetas de crédito extras expedidas a su nombre.
Yarından itibaren miktarı 20'ye çıkartın.
A partir de mañana por favor bombealo hasta 20 ml.
Arama emri çıkartıp evini aradık. Bunu silah depondaki diğer şaibeli silahların yanında bulduk.
Pedimos una orden, registramos su casa... y encontramos esto junto con varias armas... cuestionables en su arsenal.
Hemen arama emri çıkart.
Ve a por esa orden.
Bradley Simek ve arabası için arama emri çıkartıldı.
Ya está emitida la orden de búsqueda del coche y de Bradley Simek.
Maskesini çıkartıyor.
Se está quitando la máscara.
Şehrin aşağılarında aramaya devam ediyoruz ama çoktan şehirden çıkartılmış olabilir.
Seguimos buscando en la ciudad pero pudieron haberla llevado fuera. - Sólo Pasiphae haría algo así.
Her neredeysen seni oradan çıkartıyorum.
Estés donde estés, te estoy moviendo fuera de allí.
Evinden dışarı çıkarsan, monitörü çıkartır, kurcalar veya bozarsan... Suffolk Bölge polisi, Eyalet polisi... ve B. Devletler Marshal'lık bürosu mahkeme emri gereği derhal uyarılacaktır.
Si pones un pie fuera de la propiedad, si te quitas el monitor, lo deshabilitsa o lo alteras, el estado policial, el departamento de policía de Suffolk, y la oficina de la policía federal será notificada inmediatamente,
Güvenli bir şekilde şehirden çıkartıldılar.
Están a salvo fuera de la ciudad. - ¡ Gracias a los Dioses!
Şunu çıkartır mısın?
- ¿ Te puedes apartar? ¿ Por qué estás haciendo esto?
- O gecenin güvenlik kamera kayıtlarını ele geçirdiğimde... Üs'te Amiral'in güvenlik kartını tarayıcıdan geçirirken göreceğim değil mi?
- Cuando tenga en mis manos el vídeo de vigilancia de esa noche, voy a verle pasando la tarjeta del almirante en la base, ¿ no es así?
Böylece sana yeşil kart çıkarabilirim.
De esa manera puedo conseguirte tu "Green Card".
Çıkartın bizi buradan!
¡ Sácanos de ahí!
Hastabakıcının üniformasıyla kartım çalacak kadar aklı başında.
Y que además robó el uniforme y la credencial del camillero.
Aralarından hızlı çıkana parasız giriş kartı benden.
Cualquier que sea rápido, obtiene un pase libre de mí.
Onu tanıyorsam, kolunda çıkaracak daha çok kartı vardır.
Lo vendió. Pero conociéndola, tendrá más cartas en la manga.
çıkartın 17
çıkart onu 22
çıkart şunu 18
çıkar 159
çıkarın 68
çıkardım 26
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23
çıkart onu 22
çıkart şunu 18
çıkar 159
çıkarın 68
çıkardım 26
çıkarın beni 132
çıkaramıyorum 22
çıkar beni 102
çıkar ağzındaki baklayı 23