English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Ş ] / Şuna da bak

Şuna da bak translate Spanish

806 parallel translation
Şuna da bakın!
¡ Qué espectáculo!
Şuna da bakın.
Mira eso
Şuna da bakın!
Es una preciosidad. - Es una monada.
Şuna da bak.
Mírate.
- Şuna da bakın.
Y esto, mire.
- Şuna da bakın!
- ¡ Miradle!
Şuna da bakın.
Miradla.
Şuna da bakın.
Hey, mira eso, ahora.
Şuna da bakın hele, inkar da etmiyor.
Mirad... ¡ No lo niega!
Şuna da bakın. Küçük kız kardeşimiz denizdeki mezarından dönmüş.
Mira nuestra hermanita se recupera de una inmersión casi mortal.
Şuna da bakın hele,
Mira esto.
Şuna da bak! Her kelimeyi anlıyor!
Fíjate, comprende cada palabra.
- Siz düşük seviyeye sahipsiniz, dostum bizse yüksek seviyeye. - Şuna da bakın.
- Escúchenlo.
Şuna da bak.
Mire esto.
Şuna da bakın, paçavrayla uyuyor. Hazine bulmuş sanki.
Has agarrado un trapo en la mano y duermes con él como si fuera un tesoro.
Çok ilgimi çektiği için ona sormuştum. Şuna da bakın hele!
Me interesó mucho.
Şuna da bak!
¡ Y mira esto!
Şuna da bak! Ufaklık seni!
Vaya, pero si es mi peón.
Şuna da bakın, şımarık sürtük.
Miradla, la golfa embarazada.
Şuna da bakın!
¡ Mira a esa!
Şuna da bak. Kim geliyor?
Bueno, bueno... mira quién está de visita.
Şuna da bakın, neler saçmalıyor. Defol git buradan, kalın kafalı şey.
¡ Mira, el desastre que has hecho cabeza hueca!
Şuna da bakın.
Mira eso.
Şuna da bakın hele. Centilmencilik oynuyor.
Mírenlo, haciéndose el caballero.
Al da şuna bir bak.
Eh, echa un ojo a esto.
Şuna da bir bak.
¡ Querida! ¡ Mira esto!
Biliyor musun, ne kadar da garip. Şu Lawson eskiden en fazla bir Teksas öküzü kadar zarifti. Şimdiyse bir bak şuna.
Es cómico.Este Lawson era tan gracioso como un joven buey texano.
Şuna da bir bakın.
Anda, qué listo.
Bak şuna.
Da riqueza.
Şuna bak, amma da büyümüş!
¡ Mira como ha crecido!
Şuna da bakın.
Mírale.
Şuna bak! Benim tek bir kalbim var ve onu da Mario'ya vereceğim!
¡ Solo hay un corazón en mi pecho y quiero dárselo a Mario!
- Şuna da bak!
¡ Tío bueno!
- Şuna da bak sen!
- ¡ Calla, mocoso!
Sonra da kapı! Şuna bak!
Y mira cómo está la puerta.
Şuna bakın! Şuna bakın!
- ¡ Me da igual!
Şuna da bir bakın!
Mira, mira qué hermoso niño.
Şuna bak! Boşal da semerini yer derler adama!
Coman todo, quién sabe si ésta no será su última cena.
- Şuna bakın, bu da ne?
¿ Qué es este asunto, jefe?
Şuna da bakın!
¡ óiganla!
Şuna bak, havuz ya da tekneye benziyor.
Eso parece una piscina o tina.
Bakın şuna, nasıl da yanıyor, hergele!
¡ Miren cómo arde ese bastardo!
- Hey tam karşıda, şuna bakın.
Allí, sobre esa elevación, miren.
Şuna bakın. Yakışıklı da, değil mi?
¡ Vaya, sí que es guapo!
- Şuna da bakın!
- Mira.
Şuna bak, onun kolunda da var.
Como el... mire. Están todas en sus brazos.
Ya da şuna bak, Avustralya.
O mira esta, Australia.
Şimdi şuna bakıyorum da, biraz hayal kırklığına uğradım.
Ahora que veo, estoy decepcionado.
Şuna bak, ne kadar da büyümüş.
¡ Oh, mira qué alto estás!
Şuna bakın hele. Sanki Meryem Ana, Mount Palmer'da okul bahçesindeymiş gibi.
Parece el patio de recreo de Nuestra Señora de Mount Palmer.
Şuna bak! Clayton Georgia'da kar yağıyor.
Mira esto, cuatro pulgadas de nieve en Clayton, Georgia.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]