Anladım ki translate French
1,428 parallel translation
O zaman anladım ki.. kafamda bir soru beni yolculuğum boyunca rahatsız edecek... belki de hayatım boyunca... acaba o aptal Pakistanlı kız gideceği yere vardı mı diye.
Je pensais que... même si je vais arriver chez moi, je serai tourmenté pendant tout le voyage... et probablement toute ma vie, à me demander... si cette folle de pakistanaise est bien arrivée saine et sauve.
Ve ben anladım ki... pek bir şey başarmamışım... daha yapılacak çok iş var.
Et j'ai réalisé... que je n'ai pas fait assez... Il y a encore beaucoup à faire.
Anladım ki seni tek seven ben değilim.
Ça m'a bien aidé. "Je ne suis pas assez bien pour Mio."
Fakat anladım ki gerçek ben, bir yıl önce ölmüş.
Mais ensuite, j'ai appris... que j'étais morte un an auparavant.
- Arabayı sürüp gittim. Sonra haberlerde beni yakalamak için başlattıkları avı görüyorum. Kısmi plakam ellerindeydi anladım ki yakalanmam an meselesi.
Je suis reparti, et je vois aux infos qu'ils ont lancé une chasse à l'homme et qu'ils ont une plaque d'immatriculation partielle alors je me suis dit que ce n'était qu'une question de temps
Çocuğu alıp New York City'ye gitmesini önermiştim ona. Sonra anladım ki, Trixie orada çok zor durumda kalacaktı.
Je lui avais proposé de partir à New York City avec l'enfant, et j'ai réalisé depuis que Trixie n'y serait pas à son aise.
Debra kızartma tavamı istediğini söyledi. Anladım ki acilen yardım gerekiyor.
Debra m'a dit qu'elle avait besoin de ma cocotte, ce que j'ai pris pour un appel au secours.
Senin hakkında bilgi topladım ve anladım ki, kesinlikle senin kafan olmalı.
Je vais me mettre au boulot, et t'arracher la tête, pour être précis.
Anladım ki bu insanların benden beklediği gibi bir karakteri canladırmak benim yeteneğim değil.
J'ai compris que les gens n'étaient pas sensibles à mon talent de comédienne.
Anladım ki ben sorumluyum, Buraya biraz daha hayat katabilirim.
J'ai pensé que maintenant que j'étais PDG, je pouvais apporter un peu plus de vie ici...
Ve sonradan anladım ki, bu işi istiyorum.
Moi aussi, c'est ce que je veux.
Ama anladım ki...
Je suis surpris,
Bu çalışmayla anladım ki, en ilginç çatışmaların bazıları taraflardan birisi kavga ettiklerinin farkında olmadığında gerçekleşiyor.
Tu sais le plus intéressant? Quand l'une des deux parties n'a pas conscience du conflit.
Bak, anladım ki Şüpheli bazı öğrettikleriniz
Ecoutez, je trouve Certaines de vos leçons suspectes
Çocuklarımı birbiri için savaşmayı göze aldığını gördüğüm zaman sevgili kardeşim işte o zaman anladım ki yaptığım en büyük ayıp yanında durmamakmış.
Quand j'ai vu mes enfants être prêts à se battre les uns pour les autres, ma chère sœur, c'est seulement maintenant que je réalise mon plus terrible péché... Ne pas être restée avec toi.
Anladım ki yetenekleri biraz abartılmış olabilir.
Il semble que ses aptitudes ont été un peu exagérées.
Böylece anladım ki siz haklısınız.
Cela m'a fait réaliser que... vous avez raison :
İki gün sonra, kanlı giysilerini bir çukurda bulduklarında anladım ki... Aidan Kater karımı ve doğmamış çocuğumu kurban etmişti.
Quand ils ont trouvé ses habits ensanglantés 2 jours plus tard, j'ai compris qu'Aidan Kater avait sacrifié ma femme et mon bébé.
Daha sonra anladım ki, bu adam benim babam değil.
Un moment donné, j'ai compris ce qui se passait.
O zaman anladım ki, Alec muhtemelen ölüme hayatında bir kadını gerçekten çıplak olarak görmeden gitmişti.
J'ai compris qu'Alec était sans doute mort sans avoir jamais vu une vraie femme nue
Sonra anladım ki...
Et je me rends compte...
Sonradan anladım ki... Ludo gerzeğinin gönderdiği tipler banliyö trenini kaçırmıştı.
J'ai appris plus tard que les types envoyés par Ludo s'étaient murgé la tête et avaient loupé le RER.
Bugün anladım ki, dünyadaki bütün erkekler aynı.
Aujourd'hui, je suis sûr que tous les hommes Dans le monde sont le même.
Sonra anladım ki o melek, ancak ben onu çağırdığımda kendini gösteriyor.
Et j'ai compris... que cet ange en moi ne venait que lorsque je lui demandait
# En sonunda anladım ki bizim hikayemiz, # Unutulmaz bir aşk hikayesiydi, ama bitti.
J'ai trouvé mon histoire d'amour que je n'oublierai plus jamais
Ayrıca anladım ki... Tanıştığımız ilk günden beri...
Ce n'est pas de votre faute, c'est comme ça.
Anladım ki, Mitsuko değildim.
Je n'étais pas Mitsuko.
Sonra anladım ki ölülerin sesleriymiş.
Et plus tard j'ai découvert que c'était celles des morts.
Kedi balkondan dışarı çıkmış, bu arada bizde üçüncü kattaydık, anladım ki atlamamış.
Le chat est allé sur notre balcon et on est eu 3ème étage alors je me dis : elle va pas sauter.
İşte o zaman anladım ki Laurie'yi de hayatta tutan tek şey oydu.
C'est là que j'ai compris... qu'il était la seule chose... qui pouvait la maintenir en ce bas monde.
Zaman zaman olanlara katlanamayacağımı zannettim... ama şimdi anladım ki bununla yaşayabiliyorum Sofia.
J'ai souvent ressenti que je ne pouvais vivre avec, mais je découvre que c'est possible, Sofia.
Dinle, aramızda olan her şey için çok üzgünüm... ve anladım ki, bilmiyorum, sanırım tekrardan arkadaş olabiliriz, heh?
Ecoute, je suis désolé pour tout ce qui s'est passé entre nous et je pense... Je ne sais pas, j'ai pensé qu'on pourrait être amis de nouveau?
İlk kez şunu anladım ki, galiba iyi ki ölmüşüm.
J'ai réalisé que... pour la première fois, j'ai pensé que j'étais mieux morte.
Anladım ki...
Je sais...
Anladım ki, insanları şaşırtmayı seviyorsun.
Je comprends que vous aimiez choquer les gens.
Anladım, tabii ki anladım.
Oui. Bien sûr, j'ai compris.
Biliyorsun ki durumu anladım.
J'imagine très bien la scène.
Git bana bir ilaç yap, deliliği iyileştiren aksi takdirde senin kıçına çok fena bir tekme atıcam, öyle ki kıçının üstüne 10 gün oturamazsın.Anladın mı?
Alors va au labo et fabrique un médicament qui guérit la folie. ou sinon c'est mon coup de pied au cul qui va t'emmener dans une autre dimension compris!
O kadar yakın olursun ki Snoop'un burnundaki ter damlasını yalayabilirsin. Anladın mı?
Si près que tu pourras lécher la sueur apparente sur les seins des danseuses, tu saisis?
Ve anladım ki bunu yenmenin en iyi yolu, onu daha çok sevmekten geçiyor.
Pour dépasser ca, il faut l'aimer encore plus.
Anladım ki.... o, büyüyor.
Il t'a parlé de ce qu'il comptait faire?
Anladım seni, söylemeye gerek yoktu ki.
- Tu m'as cherché.
Anladığıma bir türlü inandıramadım Ki anlıyorum.
Elle refuse de comprendre que c'est le cas.
Sorun şu ki, yanlış adamı seçtiler, anladın mı?
Mais il s'est trompé de type, pas vrai?
Biliyorum, daha başından anladım ama mesele şu ki bu kanguru iğrenç.
Je sais, j'ai compris depuis le début mais il me dégoûte, ce kangourou
Dedim ki, ah silahlara saygılı davranılması gerek, anladın mı?
Les armes doivent être respectées, tu comprends?
Gerçek şu ki, soruşturma süresince anladığımız kadarıyla onu canlı olarak son gördüğünü bildiğimiz kişi sizsiniz.
De plus, à ce stade de l'enquête, vous êtes la dernière à l'avoir vue vivante.
Anladım... Neden ödeyeyim ki?
- Pourquoi je payerais?
O halde demek oluyor ki hassas kafamı traş etmem gerekiyor. Anladım, peki.
Ça veut dire que je dois raser mon crâne sensible, je vois.
Tatlım, biz anladık ki son zamanlarda çok mutsuzsun.
Mon chéri, il est évident que depuis quelques temps tu es malheureux
Anladım. Doğru tabii ki.
Oui, bien sûr!