English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bakın efendim

Bakın efendim translate French

418 parallel translation
Buyurun içeridekilere de bakın efendim.
Très bon marché madame, achetez. Mon compagnon non.
Bakın efendim.
Regardez!
Bay Byam, şu ete bakın efendim. Canlı.
M. Byam, regardez ça, ça fourmille!
Bakın efendim. Denize açıldığımız gün verdiğinin aynısı.
Regardez, comme celui qu'elle m'a donné au départ pour Tahiti.
Bakın efendim, kasap, fırıncı...
- Voyez, Sir, le boucher. - Le boucher, le boulanger!
Bakın. Bakın efendim.
Regardez, regardez.
Bakın efendim beni alakadar etmez ama aşağı caddede çok iyi bir doktor var. - Onu çağırmamı ister misiniz?
Ce n'est pas mes oignons, mais je peux vous appeler un docteur.
Bakın efendim, onunla konuşup durmamalısınız.
Je vous en prie, ne le faites pas parler.
Arkasına bakın efendim.
Regardez son gîte.
Sutherland'e bakın efendim.
Regardez le Sutherland.
Şuraya bakın efendim.
Regardez, mon capitaine.
Heidelberg ve Viyana Tosten'de okudum! Bakın efendim, mermi...
- Vous voyez, la balle...
- Ama bakın efendim.
Mais... regardez!
Kendine güvenine bir bakın Efendim.
Vous pouvez voir la confiance qu'il a en lui-même.
Dikkatli bakın efendim, bu merakınıza ben de yüzümü hep açık tutacağım.
Regardez bien, monsieur. Je tiens mon visage ouvert, vous pouvez satisfaire votre curiosité.
Bakın efendim, Yüzbaşı Reynolds bu belgelerden birkaçını güvenli bir şekilde saklamış.
Voyez-vous, le commandant Reynolds en a plusieurs exemplaires cachés en lieux sûrs.
Bakın efendim!
Regardez, monsieur!
"Efendim, dikkatlice bakın, saçlarının arasına cadı tozu saklamış olabilir."
"Regardez bien attentivement : il pourrait y avoir de la poudre de sorcière cachée dans ses cheveux."
Bakın, efendim. Ben güvertede buldu.
Trouvé ça sur pont!
Şuna bakın efendim.
Regardez!
Efendim, siz Thompson'a bakın.
Occupez-vous plutôt de Thompson.
Bir askere kötü haber vermek. Bakın, efendim... daha adınızı bile bilmiyorum.
Je ne sais même pas qui vous êtes.
Yapılacak çok fazla iş vardı, efendim, geri dönüşün için hazırlık yapmak, falan. Hiçbir şey benim çiçeklerimin bakımından daha önemli değildir.
Rien n'est aussi important que mes fleurs.
- Kanatlarınıza bakın, efendim.
- Et votre aileron?
- Bak evlât... Savaşta amirlerinden aldığın notlardan gurur duydum. Sağ olun, efendim.
Mon petit, je suis fier de ta conduite au front.
Bak bu iyiydi efendim. Beni gafil avladınız.
Là, vous me posez une colle!
- Bakın, efendim.
- Regardez, ma sœur.
Buraya bir bakın, bu sizin kediniz, efendim.
Regardez. C'est votre chat, Monsieur.
- Hicks, sen ve Smithy, şu tarafa bakın. - Evet efendim.
Toi et Smithy, par là.
Çünkü o bir tutsak, evet efendim, hayatını boşa harcayan köylülere bakıcılık yapmak için tutsak edilmiş.
Le plus malin de tous. Un jeune homme qui regarde ses amis voyager, car il est piégé, oui monsieur, obligé de gâcher sa vie à jouer les nounous pour une foule de mangeurs d'ail.
Bakın efendim!
Regardez!
- Tamam, efendim. - Şu haline bak! Bir paçavra gibi hırpalanmışsın.
Regardez-vous... cabossé, dépenaillé...
- Haydi, gidelim artık. - Bakın, efendim.
Allons-nous-en.
Kendi bakış açımla bakıyordum, efendim.
Ce n'était que mon point de vue, amiral.
Le Ronghe'ye! Bakın, efendim.
Monsieur l'ordonne!
Oğlunuza gayet iyi bakıldığını göreceksiniz, efendim.
Vous pourrez constater que votre fils est bien traité.
Bakın, efendim, fazla vaktimiz yok.
Nous n'avons pas beaucoup de temps.
- Evet, efendim. Bakın, normal Ordu...
Parce que l'armée régulière...
Bakın, efendim, Sibirya.
Regardez, Monsieur. La Sibérie.
Muhtemelen. Şu tarafına bakın efendim!
Regardez de ce côté.
Bilmiyorum, efendim. Buyurun siz bakın.
Regarde un peu!
- Bir de siz bakın, efendim.
Voyez ça commandant.
Efendim, şuna bir bakın.
Voyez ça!
- Bakın, efendim, yeni bir yağ pompası şaftı.
Regardez commandant!
- Yaptığı şeye bakın, efendim.
Regardez!
Efendim, bakın!
Ah! Tu as du sang.
Etrafınıza bir bakın, efendim.
Regardez autour de vous.
Efendim, bakın ne oldu?
Monsieur, vous avez vu ce qui s'est passé?
Bakın efendim, sadece şaka yapıyordum.
Monsieur, je plaisantais.
- Rampayı çıkıp bakın. - Peki efendim.
Murphy, allez voir en haut du mur.
Efendim, efendim bakın efendim, bakın.
Servez-vous, monsieur. Il a besoin d'encouragement.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]