English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Başaramayız

Başaramayız translate French

211 parallel translation
.İmkansızı başaramayız.
- Nous ne pouvons faire l'impossible.
- Bunu asla başaramayız, Peter!
On n'y arrivera jamais!
İsteri krizi geçiren üç kişiyle bunu başaramayız.
On ne peut pas avoir trois hystériques sur les bras.
Yoksa başaramayız.
Sinon, on n'y arrivera pas.
Başaramayız.
On ne s'en sortira pas.
Bu şekilde başaramayız, Cody. Dış kapıya asla ulaşamayız.
On arrivera pas à la grille.
Bence yürüyerek ya da at binerek başarabiliriz ama fikrimi sorarsanız, tahıl arabasıyla başaramayız.
On peut le prendre à pied ou à cheval, mais à mon avis, le chariot à grain passera pas.
Burnunu kaldırmak gerek, yoksa başaramayız.
C'est trop dangereux, il faut alléger L'avant.
Eğer bu tanklar iç savunma hattımıza girerse tahliyeyi bile başaramayız.
Si les chars pénètrent nos défenses intérieures, c'est fini.
- Asla başaramayız.
- On n'ira pas assez vite.
O şimdi ölmeli yoksa başaramayız.
Elle doit mourir ou nous aurons échoué.
Asla başaramazsın. Teğmen, asla başaramayız.
Vous n'y arriverez jamais.
Uyumadan, başaramayız.
On n'y arrivera pas sans dormir.
- Asla başaramayız.
- On n'y arrivera jamais!
- Bu gece mi? Asla başaramayız!
- On y sera jamais
Tereddüt edersen başaramayız.
Si vous hésitez, nous échouons.
Erken hareket edersen başaramayız.
Si vous bougez trop tôt, nous échouons.
Ay erken çıkarsa başaramayız.
Si la lune se lève trop tôt, nous échouons.
Bu gece başaramayız. Ortalık Dalek kaynıyor.
C'est plein de Daleks, on n'y arrivera pas.
Ya barikatı bu gece geçeriz, ya da bunu asla başaramayız.
Contourne Ie barrage ce soir,... sinon on ne Ie avaversera Jamais.
Çünkü bu defa başaramazsak bir daha asla başaramayız.
Si on réussit pas ce coup-ci, on est foutus.
Başaramayız.
Nous échouerons!
Daha hızlı! Eğer hızı arttırmazsak, başaramayız.
Si on ne va pas plus vite, on ne sortira pas.
Neyi başaramayız?
Sortira?
Seni halkalara çarpmadan önce durdurmayı asla başaramayız.
On ne vous arrêtera jamais avant que vous ne heurtiez les anneaux.
Başaramayız ki açı uygun değil.
Ça ne marchera jamais. L'angle n'est pas bon.
Başaramayız!
On ne peut pas!
Yemek talihsizliği yüzünden bunu asla başaramayız.
Nous n'y arriverons jamais à cause du désastre des vivres.
Asla başaramayız.
Tu te rends compte de ce que tu dis?
Yuhua, gidelim yoksa başaramayız ama hayatımızı kurtardı onu öylece bırakamayız şansımız varken... orkideyi çalalım yoksa usta bizi fena yapar
Fuyons pendant qu'il est encore temps! Il nous a sauvées tout de même. Nous devons ramener l'Orchidée au maître.
Yoksa orada adamlarınızın başına gelen şey bizimkilerin de başına gelebilir ve hiçbir şey başaramayız.
Sinon ce qui est arrivé à vos hommes là - haut... arrivera aux nôtres et on n'aura abouti à rien.
Beş oyuncuyla başaramayız.
Avec cinq joueurs, on n'a pas le droit.
- Bunu asla başaramayız.
- Nous ne réussirons jamais.
Sadece bir kaç silah ve el bombası ile başaramayız.
Ça ne marchera pas comme ça. Quelques fusils et grenades ne suffiront pas.
Başaramayız!
C'est infaisable!
Gözüme bakıp da, başaramayız... diyen var mı?
Qui parmi vous osera me dire que c'est infaisable?
Başaramayız.
- C'est infaisable.
Asla başaramayız.
On n'y arriverait pas.
Asla başaramayız.
On n'y arrivera jamais.
Onları devredışı bırakmak için yeteri kadarını yok etmeyi başaramayız.
Nous ne pourrons en détruire suffisamment pour les arrêter.
Orada kendini kaybedecek olursa, görevimizi yine başaramayız.
Si Tam venait à disparaître, nous ne pourrions accomplir notre mission.
Tatlım, plan başarısız olursa, işinden fazlasını yitireceksin. Tek başımıza başaramayız.
Chéri, si ça ne marche pas, tu perdras bien plus que ça.
Asla başaramayız. Yarın giderim.
Attendons demain.
Eğer Kaptan burada kalırsa, bizler başaramayız. Hepimiz ölürüz.
Si le capitaine reste ici, on n'y arrivera pas, on va tous mourir.
Buraya kök salarsa, bunu başaramayız, öyle değil mi?
On ne peut la laisser ici se ramollir, pas vrai?
- Sadece bir dakika. Belki bu operasyonu başaramayız, bu yüzden söyleyeceklerimi dinleyin. Bütün profesyonel meslek hayatım boyunca hiç bu kadar aptalca, sinir bozan, manyakça davranışlarla dolu içinden çöplük kadar pis kokular gelen bir işte çalışmadım.
Si nous échouons, je veux qu'on sache que c'est la plus stupide et lamentable des missions pourries et débilitantes que j'ai eu le malheur de mener
yürüyerek başaramayız.
Pas à pied!
- Başaramayız!
On n'y arrivera pas.
Eğitimi başaramayıp cezanızı çekmek için geri gelirsiniz savaşta çuvallarsınız bu durumda beyninizi dağıtırım ya da denileni yaparsınız ve paçayı sıyırırsınız.
Flanchez à l'entraînement et vous retrouvez prison ou corde. Flanchez au combat et je vous fais sauter la cervelle. Ou obéissez.
Sana söylüyorum, başaramayız.
Et elle m'interdit de mourir!
Başaramayız!
Infaisable!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]