English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Başardı

Başardı translate French

16,420 parallel translation
Dördümüz işte böyle ayakta kalmayı başardık.
Et c'est comme ça que nous quatre l'avons traversé. T'as raison.
Başardın, kardeşim.
D'accord, mon gars.
Başardın, Mayhew.
- Tu es cuit, Mayhew.
Başardın, Big Cheese!
Tu as réussi, Big Cheese!
- Ben başardım!
J'ai réussi!
Değersiz şeyler? Geçmiş? Kimmy, başardın!
"Encombrée!" "Passé!" Tu as réussi.
Başardım!
C'est vrai.
Ben de bir şey başardım.
Moi aussi, j'ai fait quelque chose.
Başardı!
Il a réussi.
Tanrım, başardı.
Bon sang!
15 yıIdır beynimi meşgul tutarak bunu başardım.
Pendant 15 ans, je me suis occupée pour ne pas trop penser.
Sendika sorunları ile boğuştuğunu biliyorum ama şimdiye kadar onlarla başa çıkmayı başardı.
Il est empêtré avec les syndicats, mais il sait les amadouer.
Vay canına! Gerçekten büyük iş başardın Robert.
Beau succès, Robert.
Bence başardı.
Je pense qu'elle a réussi.
Peki bunu nasıl başardım?
Vous savez pourquoi?
Bugün ölülerimizin yasını tutuyoruz ama başardıklarımızla gurur duymalıyız.
Aujourd'hui nous pleurons nos morts, mais nous devons être fiers de ce qui a été accompli!
- Başardın çünkü.
Parce que tu as réussi.
Başardın, başardın.
Tu as réussi.
İnsanlık tarihinde kimsenin başaramadığını başardı.
Il a achevé ce que personne dans l'histoire de l'humanité n'avait jamais fait.
Leonard Nimoy bunu başardı.
C'est ce que Leonard Nimoy a fait.
Mae Jeff'in cesedinden kısmi görüntü almayı başardı.
Mae a pu tirer une image partielle du corps de Jeff.
- Başardık!
- On a...
Başardık!
On a réussi.
Başardığımız her şeyi birlikte başardık.
Tout ce qu'on a fait, on l'a fait ensemble.
Bu işe uzun süre için baş koyduğunu, başaracağını beynine kazımanı istiyorum, bunu başardığında yeni fikirler kazanacak işler kendilerini sunacaktır sana sen de bir kazanansın çünkü.
Je veux que vous vous engagiez à être impliqué pour longtemps, que vous réussissiez. Une fois fait, les idées nouvelles, les gagnantes, se présenteront parce que vous êtes un gagnant.
Uğraştığınız konu dışında bir şeyler bulmayı başardım.
Axelrod. Mandaté pour trouver des crimes périphériques.
Çok daha fazlasını başardı, Lar.
Elle est plus que ça, Lar.
Bozulma ileri seviyelere ulaşmadan önce beyin işlevlerini dengelemeyi başardık.
On a réussi à le stabiliser avant qu'il commence vraiment à se décomposer.
Fakat başardın.
Tu les as balayés.
Başardık.
On a fait le boulot.
Sadece yetenek ve parlak koçluğumuzla iş yapmadığımız için büyük bir iş başardık. Bizi bunların önüne koyan karaktere ve kaliteye sahibiz.
On a réussi à prouver qu'on n'était pas juste doué et brillant dans le coaching, mais qu'on avait des qualités qui nous placent au-dessus de la mêlée.
Sonunda başardığıma inanamıyorum.
Je n'en revenais pas d'avoir enfin réussi.
Oraya çıktım, başardım ve artık Olimpiyat şampiyonuyum.
J'ai fait le boulot et maintenant, je suis champion olympique.
Amacımı buldum ve başardım.
Ça y est, je l'ai fait.
Herhangi birisi çocuklarını çello çalmaya, Çince konuşmaya güzel bir üniversiteye gitmeye veya bu tarz bir şeye zorlayabilirdi. Ama çocuk yetiştirmenin en zor kısmı onların nazik ve iyi olmalarını sağlamak ve bir şekilde sen bunu başardın.
C'est facile de forcer ses enfants à jouer du violoncelle, à parler chinois ou à fréquenter une université de prestige, mais c'est difficile d'élever ses enfants pour qu'ils soient de bonnes personnes.
Aman Tanrım, başardık.
Oh mon dieu, on l'a fait.
Başardık!
On l'a fait!
Sanırım başardım.
Trop fastoche! Je me la donne!
Başardılar!
Ils l'ont fait!
Evet! Evet, başardın.
C'est bien, tu as réussi!
Başardım!
J'ai réussi!
- İyi misin? - Evet, `geri dönmeyi başardım
j'ai retrouvé mon chemin.
İyi iş başardı
C'est admirable.
Kutu- - Başardık.
La Boîte... nous avons réussi.
Abbie, başardın.
Abbie, tu l'as fait.
Başardın. Her konuda.
Tu as raison sur tous les plans.
Beni dışarıda bırakmayı başardı, bu yüzden başka bir yerden girmeliydim.
Il est rentré par une fenêtre et m'a enfermé dehors. Il a fallu que je trouve un autre moyen de rentrer.
Çantadan kaçmayı nasıl başardın?
Comment es-tu sortie de la valise?
Başardım.
J'ai tiré le gros lot.
Ama Matt, San Francisco'ya gelip sana yakınlaşınca bir şekilde, bunu sen başardın.
C'est grâce à vous, en quelque sorte.
Dün gece haberlerde bütün sorulardan kaçınmayı başardın.
Vous avez esquivé les questions embarrassantes devant la presse.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]