English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Beyaz adam

Beyaz adam translate French

1,734 parallel translation
Beyaz adam silah üretir, çocuklar okulda birbirlerini vurur, kimse umursamaz.
Les gamins se tirent dessus à l'école, tout le monde s'en fout.
Beyaz adam silah üretirse sorun yok.
Les Blancs fabriquent des armes, c'est bon.
Bir bilimadamı çıkageliyor... siyah adamdan beyaz adamı yaratıyor... karşılığında da siyahları köle olmaya kandırıyor.
En fait, un scientifique est venu et a créé l'homme blanc à partir de l'homme noir puis a trompé le Noir et l'a réduit en esclavage.
İki beyaz adam.
Deux blancs.
Beyaz Adam Sean Murphy, bu o.
Sean "blanc bec" Murphy, voilà qui c'est.
Önce senin kafa derini yüzeceğiz, Beyaz Adam.
Nous te scalperons avant, Homme Blanc.
Beyaz adamı kastediyor, tabii.
L'homme blanc, bien sûr.
Kaltağın beyaz adamın sütünün gerçek tadına bakma zamanı.
Il est temps que cette garce goûte au bon lait d'un blanc.
Gördüğüm kadarıyla, beyaz adam senin aklına, beyaz kadın da aletine hükmediyor.
D'après moi, l'homme blanc contrôle ton esprit et la femme blanche contrôle ton sexe.
1,70 boyunda beyaz adam gördün mü kısa sarı saçlı, sağ kolunda bir dövmesi var?
Vous n'auriez pas vu un type blanc, environ 55 ans, cheveux courts de couleur claire, avec un tatouage sur son bras droit?
Altı tanesi bir araya gelene kadar yaltaklanırlar... ama sonra hiç bir beyaz adam güvende olmaz.
Ils ramperont jusqu'à ce qu'ils soient six, et les Blancs ne seront pas en sécurité.
- İki yavaş beyaz adam.
- Deux vieux papis sur le ring.
Danny, bu piliç seni parça pinçik beyaz adam köftesine çevirecek.
- Quoi? Cette fille va te transformer en chair à pâté de petit Blanc.
Dinleme beni. Beyaz adam köftesi.
Chair à pâté de petit Blanc.
- İşin doğrusu, kızı gördüm. Ama beyaz adam, birbirlerine...
La vérité c'est que j'ai vu ma soeur mais le Blanc avec elle...
Beyaz adam güç dansı yapmışlar. Resmen birinci sınıftayım.
Ils ont pris leur baguette magique et je suis en 1re année.
Beyaz adam?
Un Blanc?
Haydi adamım, sakin ol, beyaz adam her işe koşturuyor.
Détends-toi, des types blancs feront tout le boulot pour toi.
Mahkemeye giden zavallı beyaz adamın tanrı yardımcısı olsun.
Les Blancs qui vont au tribunal serrent les fesses.
Bir beyaz adam olsa bile mi?
Même si c'est un Blanc?
Bir beyaz adam olsa bile.
Même si c'est un Blanc.
Beyaz adama karşı en iyisi ben kötü adam olurum.
C'est un Blanc, c'est moi qui fais le méchant.
Uzun vakittir, beyaz adamın gelişini bekliyorduk. Ve Carl'ın.
Nous avons attendu longtemps la venue de l'homme blanc...
Sonsuza dek Lakota'lara bırakılacağı sözü verilen arazi ise beyaz adamın istilasına uğramıştı.
Maintenant, le pays promis à jamais aux Lakota était infesté d'hommes blancs.
Şimdi beyaz adamın ona gösterdiği arazide yaşıyor ve beyaz adamın sözlerini söylüyor.
Maintenant il vit sur la réserve de l'homme blanc et il parle comme l'homme blanc.
Bir adam, beyaz adamın kağıdına bir işaret yaptı diye yerleşimlerimizi terk etmeyeceğiz.
Ce n'est pas parce qu'un homme a mis sa marque sur le papier de l'homme blanc que nous quitterons nos foyers.
Oturan Boğa, onu ve halkını esir etmek ve onları... beyaz adam gibi yaşamaya zorlamak için gönderilen... uzun bıçakların ruhlarını hissetti.
Sitting Bull sentait les esprits des Longs Couteaux, qui étaient envoyés pour le capturer avec les siens et les forcer à vivre comme des hommes blancs.
"Öbür tarafa" gideceksem, Crow olarak gideceğim. Beyaz adam olarak değil.
Si je vais dans l'autre camp, je vais en tant que Crow, pas en tant qu'homme blanc.
Kutsal toprakların en kutsalı, Paha Sapa, sonsuza dek Lakota halkına söz verilmişken... artık beyaz adamındı ve onu asla geri vermeyecekti.
La plus sacrée des terres sacrées, le Paha Sapa, promise pour toujours aux Lakota, appartenait maintenant à l'homme blanc, et il ne la rendraitjamais.
Buranın artık beyaz adamın toprağı olduğunu görüyorsunuz.
Vous voyez vous-mêmes la preuve que c'est maintenant le pays de l'homme blanc.
Beyaz adam kurnaz.
L'homme blanc est intelligent.
Beyaz adam kadar akıllı olsaydınız, Black Hills'te altın olduğunu bilir ve onu çıkarttırırdınız.
Si vous étiez aussi intelligents que l'homme blanc, vous auriez su qu'il y avait de l'or à Black Hills et vous l'auriez extrait.
İşlerinizi beyaz adamın eline bıraktınız.
Vous laissez vos affaires aux mains de l'homme blanc.
Ayağa kalkıp onun önünde eşit olarak durmazsanız, beyaz adam sizi ezip geçecek.
L'homme blanc vous écrasera, sauf si vous vous dressez devant lui d'égal à égal.
Bunun yolu ise beyaz adamın eğitimini almaktır.
Pour ce faire, il faut avoir son éducation.
Yani adam beyaz.
- L'ossification de la clavicule se fait entre 18 et 25 ans. - Quel âge?
- Beyaz adamın ordusundan ne bekliyorsun, dostum? Merkez kamptan beş nokta uzaklıktaki bir binada düşman vardı.
Vous avez désobéi à un ordre direct.
- Beyaz bir erkek gazete standına yaklaşıyor. Flack, neler oluyor? - Adamımızı gören oldu mu?
Un homme blanc s'approche. C'est quoi, ça? Quelqu'un a vu le type? Négatif.
Beyaz adam.
Un mec blanc.
Beyaz bir kadın ve siyah bir adam 3 Temmuz 1969'da beraber kayboldular.
Une femme blanche et homme noir disparus ensemble le 3 juin 1969.
Hayır, hayır. Burada duran beyaz bir adam olsaydı, böyle yapmazdın.
Tu l'aurais pas faite s'il avait été blanc.
Beyaz ve siyah adam arasında hiçbir farklılık var mı?
Est-ce qu'il y a une différence visible entre un mec blanc et un mec noir...
Dinle Tyler, aradığım adam bir yetmiş boyunda, beyaz, kısa, sarı saçları var.Sağ kolunda bir dövme var, değil mi?
Écoutez Tyler, le type que je recherche a dans les 55 ans, de race blanche, il a des cheveux clairs et blonds, courts. Il a un tatouage sur son avant-bras droit.
Beyaz bir adam, o kibirli, hergele Wu gibi bir Çinli'nin... önünde yerlere eğiliyor.
Où les Blancs se prosternent devant des Célestes comme ce sale arrogant de Wu?
Adam, kendi beyaz erkek haklarını bırakmayı istiyor... ikinci sınıf bir vatandaş olmak için... o zaman, hey, dünyamıza hoşgeldi!
Oui, tu pourrais... tu pourrais écrire sur le bureau... Oui et regarder les canaux
Zenci bir adam ve beyaz bir adam prangalı olarak hapishaneden kaçar.
Un noir et un blanc qui s'échappent de Southern, enchaînés.
Adam beyaz, kel, 40'larında.
Non.
Neden pastada beyaz adam var?
C'est quoi ces blancs en haut?
Biliyorsun eğer beyaz bir adam o arabayı çalmış olsaydı, haberler bununla dolardı.
Si un Blanc avait fait le coup, ce serait en une.
Aynen Carrollton'ın dışındaydık şu beyaz lavukla karısı geldiler "genç adam, Poe'nun evi nerede biliyor musun?" dedi.
Et cet enculé de Blanc et sa femme arrivent en bagnole. Il me fait : "Savez-vous où se trouve la maison de Poe?"
Beyaz bir adamı Baltimore'da seçtirmek, tatlım, fiyatı sen belirle.
Faire élire un maire blanc à Baltimore, là, c'est toi qui choisis le prix.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]