Biliyorsundur translate French
1,938 parallel translation
Belki de Altı'nın bilinmesi gereken özellik ve duygularının hepsini biliyorsundur.
À propos de 6 et ses sentiments.
Nerede daha güzel olacağını biliyorsundur?
Tu sais où elles seraient magnifiques?
Muhtemelen biliyorsundur. Sara Tancredi tutuklandı ve şu anda Miami-Dade Eyalet Cezaevi'nde tutuluyor.
Comme tu le sais peut-être, Sara Tancredi a récemment été arrêtée et est actuellement détenue au pénitencier d'état de Miami-Dade.
Bugünkü sirk gösterisine rağmen umarım seni çok arayacağımızı biliyorsundur.
Malgré le cirque d'aujourd'hui, j'espère que vous savez que vous allez être terriblement regrettée.
Avrupai? Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
Tu sais ce que tu fais, j'espère.
- O zaman biliyorsundur.
- Alors, tu sais. - En effet.
Hayat kurtarıyor ve kayıt tutuyorsun. Kesin her birinin ismini de biliyorsundur.
Tu sauves des vies, tu tiens des notes, Tu dois connaître leur nom à tous.
Biliyorsundur zaten.
Tu comprends ça, non?
O zaman, cevabımı da biliyorsundur.
Tu connais la réponse.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur çekirge.
J'espère que tu sais ce que tu fais, jeune padawan.
- Umarım gerçekten ne yaptığını biliyorsundur.
- J'espère vraiment que tu sais ce que tu fais!
- Umarım bunun kıymetini biliyorsundur.
- Soyez reconnaissante.
- Umarım biliyorsundur.
Soyez reconnaissante.
Bunun nasıl bir his olduğunu biliyorsundur.
Tu dois connaître ça.
Şimdi gençsin, yakışıklı ve güçlü, Nasıl geçineceini biliyorsundur.
Vous êtes maintenant jeune, beau et fort, vous savez comment vous en sortir.
Kuralları biliyorsundur.
Tu comprends les termes?
Nathan'ı ne kadar önemsediğimi biliyorsundur.
Tu sais combien il m'a toujours préoccupée.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
J'espère que tu sais ce que tu fais.
- O zaman biliyorsundur.
Alors vous savez.
Umarım bunu biliyorsundur.
J'espère que vous savez...
Biliyorsundur tabii de dosyaları dağıtmana gerek yok.
activation D'UN assassin Tu n'as pas besoin de créer des fichiers d'envoi.
İnanç Adamı diye biri varsa kim olduğunu biliyorsundur.
Mais s'il existe, vous savez qui c'est?
- Daha fazlasını biliyorsundur.
Vous pouvez rien...
Her neyse, muhtemelen senin harika eserini değiştirmeye çalıştığını biliyorsundur ve ben de umuyordum ki onunla konuşursun ve onu doğruluk yoluna döndürürsün ve muhteşemlik yoluna.
Vous devez savoir qu'elle pense retoucher Votre oeuvre, et... j'espérais que Vous pourriez lui parler, la remettre sur la voie de la raison et des gros nichons.
Belki biliyorsundur, ama benden, normal mucizelerimden birini beklememelisin. - Evet.
Tu sais peut-être ce que ça veut dire mais je veux que tu saches que je ne ferai pas mes miracles habituels.
Onun adını da biliyorsundur sen şimdi.
Je suppose que tu connais son nom aussi?
Birkaç hareket biliyorsundur.
Tu dois pouvoir donner des coups.
Umarım daha önce böyle bir şey yapmadığımı biliyorsundur.
Je veux que tu saches que je ne jamais utilisé ce truc.
Firarın cezasını biliyorsundur.
Tu connais le sort des déserteurs.
Horace onun kim olduğunu biliyorsundur mutlaka.
Horace tu sais qui c'est.
Sasha, hayatım, babanın nerede olduğunu biliyorsundur.
Sasha, je sais que tu sais où est ton père.
Sanırım bunu zaten biliyorsundur ama hakkındaki tüm kayıtlar silinmiş olsa da hala takip altında olacaksın ve gireceğin aktivitelere sınırlama gelebilir.
Je comprends ce que tu ressens mais, malgré que tu ne fasses plus partie de la Nerv, tu seras sous surveillance continue.
Gösteri sırasında konuşmaman gerektiğini biliyorsundur.
Tu sais bien qu'il ne faut pas parler pendant le spectacle.
Annelerimizin farklı olduğunu biliyorsundur.
Tu sais, on n'a pas la même mère.
Umarım ne yaptığını biliyorsundur, Holmes.
Tâchez d'avoir raison.
Her devrim küçük, cesur bir hareketle başlar ama umarım durumun ne kadar ciddi olduğunu biliyorsundur.
Toutes les révolutions débutent par un petit acte de courage. J'espère que vous percevez l'enjeu.
Umarım bunun sonuçları olacağını biliyorsundur birçok kişi için ciddi sonuçları olacağını.
Que vous comprenez que ça aura des conséquences. De terribles conséquences. Pour beaucoup de monde.
Sen de okuduysan, sen de biliyorsundur.
Et si tu le lis, toi aussi.
Çabuk kapanıyor. Sen zaten bunu biliyorsundur.
Il va bientôt se refermer, tu dois le savoir.
Sanırım "İngiltere ve ABD arasındaki özel bağ" şeklindeki berbat terimi biliyorsundur.
Vous connaissez sans doute l'affreuse expression "relation privilégiée".
Eminim ofiste kimin çalıştığını biliyorsundur.
Tu connais bien un collègue qui travaille dessus.
Güzel. O zaman tüm titreşimlerin farklı hızlarda olduğunu biliyorsundur.
Alors, tu sais que toute matière a une fréquence.
Kimin pompaladığını biliyorsundur.
Tu dois savoir qui la saute.
Dinleme cihazı takman gerektiğini biliyorsundur herhalde.
Vous savez que vous devrez porter un micro?
Bu işi yapmak üzere eğitildiğimi artık biliyorsundur.
J'ai été entraîné pour ça.
Elbette biliyorsundur.
Bien sûr.
Ve eminim uzun süredir babanla aramızın nasıl olduğunu da biliyorsundur.
Et tu sais comment a été notre relation entre ton père et moi. d'aussi loin que tu puisses t'en souvenir, j'en suis sûre.
Hadi büyükanne, sözlerini biliyorsundur.
Allez, grand-mère, chantez.
Umarım adlarını biliyorsundur.
- J'espérais que t'avais son nom.
Umarım bunu biliyorsundur.
Je le sais.
- Umarım ne yaptığını biliyorsundur.
Continue tout droit!
biliyorum 15888
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyorsunuz ki 33
biliyorsun 4418
biliyormusun 262
biliyor musun 6673
biliyor 196
biliyorum tatlım 44
biliyorum ama 99
biliyorum canım 32
biliyorum hayatım 20
biliyorsunuz ki 33