English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Biliyorlar

Biliyorlar translate French

4,682 parallel translation
Geldiğini biliyorlar.
- Sais-tu où tu mets les pieds.
Asıl sorun çakallar. Ağızlarının tadını biliyorlar.
- Le problème, ce sont les coyotes.
Güven bana, işlerini biliyorlar.
Aie confiance en moi, ils sont débrouillards.
Onun kim olduğunu biliyorlar mı?
Savent-ils qui elle est?
Kim olduğunu biliyorlar.
Il savent qui elle est.
O cihazla ne yapmayı plânladığını biliyorlar mı? Evet, tabii.
Ils savent ce que tu prévois de faire avec le module?
- Emily'i nereden biliyorlar amına koyayım?
Comment ils ont su pour Emily?
Emily'i nereden biliyorlar amına koyayım lan?
- Comment ils ont su pour Emily?
- Onu nereden biliyorlar?
- Comment? - C'est peut-être moi.
Sadece bir seferlik iş olduğunu biliyorlar.
Ils n'ont besoin de toi qu'une seule fois, après, terminé.
Peki Kenny'nin yaptığını nerden biliyorlar?
Alors comment savent-ils que c'était celle de Kenny?
Bunu gayet iyi biliyorlar.
Ils le savent très bien.
Sanki dinlediğimizi biliyorlar.
C'est comme s'ils savaient.
Hemofili hastası olduğumu biliyorlar, o yüzden bana bulaşmıyorlar.
Ils savent que je suis hémophile, qu'ils risquent de me tuer.
Endüstrinin nasıl işlediğini biliyorlar, bizi kantar hilesi ve gelirin az beyanı ile suçlayacaklar.
On va nous accuser d'avoir truqué les comptes et de fausse déclaration de revenus.
Dövüş sanatlarını biliyorlar mı?
experts en arts martiaux? On vérifie.
Nerede olduğumu biliyorlar.
Ils savent où je suis.
Duvar'ı biliyorlar.
Ils connaissent le Mur.
Savunmalarımızı biliyorlar.
Ils connaissent nos défenses.
Prosedürü sizden iyi biliyorlar.
Ils connaissent la procédure bien mieux que vous.
Çinliler bunu biliyorlar.
Et les Chinois le savent.
Bir tehdit olduğumu biliyorlar.
Ils savent que je suis une menace.
- Ne biliyorlar? - Emin değilim.
- Qu'est-ce qu'ils savent?
Ama Rebecca Lantham'ın maske olduğunu biliyorlar.
- Pas sûre. Ils savent que Rebecca Lantham est une couverture.
Biliyorlar.
Ils savent.
Biliyorlar.
Ils le savent.
- Rachel ve Ephra zaten biliyorlar.
- Rachel et Ephra le savent déjà.
Yeterince biliyorlar. Polise giderlerse...
Ils en savent assez pour avertir la police.
Ne biliyorlar?
Que savent-ils?
Her şeyi biliyorlar.
Qu'ils savent tout.
Ama şimdi biliyorlar ve bunu düşünmemiştin, değil mi?
Maintenant, c'est le cas... mais tu n'y as pas réfléchi, hein?
- Acil olduğunu biliyorlar mı?
- Ils savent que c'est une urgence?
- Kimliğini değiştirdiğini biliyorlar.
Ils savent que tu as changé ton identité.
Buradaki dalkavukların sana el uzatmaya cesaret edebileceklerini sanmıyorum zira hepsi senin ailemizin koruması altında olduğunu biliyorlar.
Je ne suspecte aucune racailles ici pouvant oser lever la main sur toi sachant que tu es sous la protection de ma famille.
Çünkü hatunlar üzgün ama o kadar da üzgün değiller çünkü olacağını biliyorlar anlıyor musun?
Parce que les poulettes sont tristes, mais pas trop tristes, parce qu'elles l'ont vu venir, tu vois?
Adamların senden şüphe duyuyor, Becker. Bunun arkasında senin olduğunu biliyorlar.
Vos hommes doutent de vous, Becker Ils savent que vous etes derriere tout cela.
- Ne biliyorlar?
Que savent-ils?
Çünkü belli ki,... bizim bilmediğimiz bir şey biliyorlar.
Parce que clairement, ils savent quelque chose qu'on ne sait pas.
Şimdi Çinliler onu bana Dr. Soong'un verdiğini biliyorlar.
Maintenant, les... les Chinois, ils... Ils savent que le Dr Soong me... me l'a donné.
Şimdi ise sadece 800 kişinin yerini biliyorlar.
Maintenant ils ne peuvent en contenir qu'environ 800.
Mezarda yatanın sen olmadığını biliyorlar.
Enterrée. Ils savent que ce n'est pas toi là-dedans.
Ellerinde hukuki bir şey olmadığını biliyorlar.
Ils savent qu'ils n'ont rien en main.
Soyadınızı, yaşadığınız yeri veya tanıdıklarınızı biliyorlar mı?
Ils connaissent ton nom, ton lieu de résidence, ou tes amis?
- Biliyorlar... birine ihtiyacın...
- le type qui charge les drogues...
Nasıl bildiklerini bilmiyorum, ama biliyorlar.
Je ne sais pas comment ils savent, mais ils savent.
Luther'ın nerede olduğunu biliyorlar.
Ils savent où est Luther.
Yıllardır onlarla birlikteydin. Kanının tadını biliyorlar.
T'as vécu avec eux plusieurs années.
EHOME. Çok fazla deneyime sahip bir takım. Nasıl bir seçimle ortaya çıkmak istediklerini zaten biliyorlar.
EHOME est une équipe expérimentée, ils ont déjà leur plan de bataille.
- Senin aldığını nereden biliyorlar?
Apparemment, quand j'ai signé.
Kimin yaptığını biliyorlar mı?
Ils savent qui est le responsable?
Bunu biliyorlar.
Ils le savent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]