Bu adam translate French
49,137 parallel translation
- Evet! Evet, bu adam virüsten ölmüştü.
OK, ce gars est mort du virus.
- Pekâlâ. Bu adam normal öldü.
Ce gars meurt régulièrement.
Utanç verip leke sürdüğü pozisyona tekrar gelme yüzsüzlüğünü yapan bu adamın neden olduğu yozlaşmış sistem.
Un système corrompu par cet homme, qui a l'audace de récupérer la fonction sur laquelle il a amené déshonneur et honte.
- Numarasına ulaşılamıyor, nerede bu adam?
Son numéro ne fonctionne pas. Où est-il? Je ne sais pas.
- Bu adamı nasıl buluruz?
Comment joindre cet homme?
Onurlu bir adam olduğunu. Bu adam ne yapsa beğenirsiniz?
Et qu'est ce que ce bon homme a fait?
Bu adamın gitmesine izin veremeyiz.
On ne peut pas le laisser partir.
Bekle, bu adamı tanıdığını mı söylüyorsun?
Tu me dis que tu connaissais ce gars?
Bu adam davalarınızın birine müdahil miydi?
Cet homme était-il impliqué dans l'une de ces affaires, par hasard?
- Bu adamı tanıyor musunuz?
Reconnaissez-vous cet homme? Dieu.
Bu adam öldürüldüğünde Tommy gözaltındaydı.
Mais Tommy était déjà en détention quand cet homme a été tué.
Aksiyon denilince akla bu adam geliyor.
Une icône absolue des films d'action.
Bu adamın işlerine hayranım.
J'adore son travail.
Bu adamın ciddi bir şiddet geçmişi var.
Ce type est sacrément violent.
Eğer bu adamı yakalayacaksam ortağıma ihtiyacım var ve ortağım sensin.
Si je vais démolir ce gars, j'ai besoin de mon partenaire et c'est vous.
Sağ tarafınıza bakarsanız göreceğiniz saçlarıyla derdi olan bu adam Uykucu Pete'dir.
À votre droite, par ici, ce mec chauve en question... C'est Sleepy Pete.
Dedektif bu adam profesyonel bir yuva yıkıcı!
Très bien. Inspectrice, Cet homme est un briseur de ménage professionnel!
Bu adam sana birkaç soru sormak istiyor Patrick.
Cet homme voudrait te poser quelques questions, Patrick.
Frank, bu adamın çocukları var.
Frank, cet homme a des enfants.
Paperboi, Paperboi Bu adam ilk hatasını kendine Paperboi ismini seçmekle yaptı.
La première erreur qu'a fait ce mec, c'est de se donner le nom de Paper Boi.
Pardon, suçlu kesinlikle bu adam.
Pardon, mais c'est forcément ce type.
Bu adam hastalık kapmış!
Ce type est contaminé!
Bu adam benim korumam altındadır.
Cet homme est sous ma protection.
Howard, bu adam her türlü saha görevi konusunda en iyi eğitimi aldı.
Howard, ce gars est surentraîné en reconnaissance.
Peki, Bir adam bu işi senin için bırakti ve baktı... dürüst olmayan.
Un homme a déposé ceci pour vous, et il avait l'air... désagréable.
Bu yüzden Bay Fuji'yi aradım, metal elli iri kıyım bir adamın ki etrafta bunlardan çok yok altı tane takım elbise aldığını söyledi, bu da demek oluyor ki Kırmızı...
Du coup, j'ai appelé M. Fuji, et il a dit qu'un homme imposant avec une main en métal... Ce qui ne court pas les rues... a acheté les six costumes, ce qui signifie que vous êtes l'architecte des Red...
Ama kız kardeşimi tek başıma bulamadım. Bu yüzden James Gordon denen adamdan yardım istedim. Herkes onun iyi bir adam olduğunu söylemişti.
Je ne pouvais pas trouver ma sœur tout seul, donc je me suis tourné vers cet homme, James Gordon, tout le monde disait du bien de lui, un homme honorable.
Ne zaman bir adamın bu kadar kesin konuştuğunu duysam daima kendisini ikna etmeye çalıştığını düşünürüm.
Vous savez, chaque fois que j'entends un homme parler avec une certaine confiance, je pense toujours qu'il essaye de se convaincre lui-même.
Kimdi bu adam?
Donc c'est qui lui?
Şimdi söyle bakalım, bu adam nerede yaşıyor?
Où est que cet homme vie?
- Adamımız bu.
- C'est notre homme.
Bu Nygma denen adam arkadaşımı kaçırdı.
Mon amie a été enlevée par cet homme.
Ve benim gibi bir adam için bu yeterli.
Et pour un type comme moi? C'est... c'est assez.
Sanırım bu ölü bir adamın günlüğünün günümüz versiyonu.
Je suppose que c'est ma version moderne du journal d'un homme mort.
Bu iş için uygun adam değilim.
Je ne suis pas le bon gars pour ça.
Şimdi numarasını da bulduk. Bu haritaya göre adamımız Crescent caddesinin üçüncü girişinin köşesinde.
Et maintenant que nous avons son numéro, à en croire cette carte, notre homme est au coin de Crescent et de la troisième.
Bu adamı tanıyor musunuz?
Vous reconnaissez cet homme?
Adamımız bu.
C'est notre homme.
- Bu gergin adam da kim?
Qui est celui-là?
- Bu adam babamı öldürdü.
Cet homme a tué mon père.
Konağının başına bu gelecekti ama saat 21 : 33'ten sonra sadece zavallı bir adam olacak.
C'est ce qui arrive à l'hôte... désormais c'est juste un mec qui n'aura pas de chance après 21 h 33.
Adamım, bu kesinlikle çok eğlenceli.
C'est vraiment délicieux.
Paperboi değil mi bu ya? - Adamım!
T'es Paper Boi?
Pekâlâ adamım, bu kadar yeter.
C'est bon, mec. Ça suffit.
Tüm bu "sert adam, sadece kendini düşünür" tavırları.
Cet abord "gros dur, roulant pour lui-même".
Bu öldürdüğün adam, Abromovich, iyi biri değildi.
L'homme que tu as tué, Abromovich, c'était un sale type.
Bu biraz komik adamım.
C'est marrant.
- Adamım... Bu harikaydı.
- C'était génial.
Ama gecenin bir yarısı bir adamı ve ailesini evlerinden kovalamak? Escobar için bu müzakere değildi.
Chasser une famille de son foyer en pleine nuit, c'était plus une négociation.
Pacho baksana, bu kadar adam az değil mi?
Pacho, vous êtes sûr d'avoir assez d'hommes?
Bu kadar adamı görünce birinden korktuğunu düşünebilirler.
À croire que vous avez peur de quelqu'un.