Bundan başka translate French
926 parallel translation
Bütün bu kanıtların ışığında ve adalet adına bundan başka bir seçeneği düşüneceğiniz ihtimalini bile vermiyorum.
Je ne peux pas croire, à la lumière de ce fait, et au nom de la justice, que vous envisagerez un seul instant toute autre alternative.
Bana kızgın olmanızda bundan başka sebepler de var mı?
Vous avez d'autres raisons de me mépriser?
Bundan başka bir işe yaramazsın zaten.
Tu n'es bon qu'à ça, de toute façon!
Bundan başka kimseye bahsettiniz mi?
En avez-vous parlé à quelqu'un?
Nasıl bu kadar hızlı yapıyorsun? Geçen ay, bundan başka yapacak hiçbir işim yoktu.
Je pouvais y consacrer tout mon temps.
Bundan başka her şeyi yaparım. Ama buradan gitmen için sana para vermem.
Je ferai tout sauf te donner de l'argent pour que tu t'en ailles.
Bundan başka size ne borcum var?
Je vous dois combien?
Bilmek istediğiniz bundan başka birşey var ise, lütfen buyurun sorun.
Si vous voulez savoir quoi que ce soit d'autre, demandez-le-moi.
Bundan başka bir şey düşünemiyorum.
Je n'arrive pas à penser à autre chose.
Tony, bundan başka bir piyeste oynamamış olsaydın bile,... ya da bunun gibi bir piyeste oynamasan bile, bu harikaydı şekerim.
Si vous n'aviez dû jouer qu'un rôle... très cher, c'était absolument... vous pourriez vous arrêter là.
Evde bundan başka biraz da şarabımız var.
Tout ce que nous avons, c'est un peu de vin.
Bundan başka da, nasıl ardına düştüğünü, nerede, ne zaman, neler söylediğini, hepsini anlattı bana.
Et elle m'a conté ses avances...
Bundan başka bir şey çıkmaz.
Voilà les faits :
Bundan başka birine bahsettin mi?
Peut-être. Tu l'as dit à quelqu'un?
"Bundan başka gelişme yok, ancak, polis ve FBI eldeki her ipucunu izleyip, bütün şüphelileri toplamakta..."
II n'y a rien de nouveau, mais la police et le FBI suivent toutes les pistes... - Rami!
Tüm Deadwood City halkının bundan başka bir görüşü yok.
À Deadwood City, ça se discute pas.
Deadwood'da bundan başka resmim yok mu?
C'est la seule photo qu'on ait de moi à Deadwood?
- Bundan başka paramız yok.
On ne les a pas.
Atlayın! Bundan başka seçeneğiniz yok!
Sautez, c'est la seule issue!
Babasına bundan başka bir şeyle hitap eden bir çocuk duydunuz mu?
Vous voyez un gamin faire ça aujourd'hui?
Elleriniz birbirine bağlandı bundan başka ayaklarınız da sarıldı ve zincir de duvara tutturuldu.
Vos mains sont liées, vos pieds sont également attachés. La chaîne est fixée au mur.
Bundan başka bir isim yok. Onlar pisliktir.
Il n'y a pas d'autre mot.
Para yolladım ve gerekirse daha da yollarım. Bundan başka yapabileceğim bir şey yok.
J'ai envoyé de l'argent et j'en renverrai s'il le faut. c'est impossible.
sana bundan başka bir şey getirmez.
ne vous attirera que ceci.
Neredeyse herşeyi palavraydı... Bundan başka o bir düşesti.
Il a crâné sur tout... sans dire que c'était une duchesse.
Bundan başka benden hiçbir bilgi elde edemezsiniz.
Vous n'obtiendrez aucun renseignement de moi.
Yani bundan başka bir şey değildi.
Ça ne voulait rien dire d'autre!
- Ama bundan başka fikriniz olamazmış.
Quoi? - Il dit que vous ne pouvez avoir qu'une seule idée en tête.
Eyaletteki başka hiçbir pranga mahkumları kampında bundan daha iyisini bulmazsın.
Ce pénitencier fait la meilleure tambouille de l'État.
Bu korkunç, başka hiçbir şey bundan korkunç olamaz!
C'est la peur uniquement qui a motivé ma décision.
Sokakta bundan daha iyi gözüken başka bir mağaza yok.
C'est la pire de la rue.
- Hay Tanrım! - Başka birinin sana anlattığını yahut kendi başına anladığını düşünmesem sana asla bundan bahsetmez,... -... imada bile bulunmazdım.
Je ne t'en aurais rien dit, je n'y aurais pas fait allusion si on ne t'avait averti, à moins que tu aies deviné
- Başka hiçbir şey bir erkeği bundan çok yaralayamaz.
Rien de pire pour un homme.
- Bundan başka paran var mı?
C'est tout l'argent que vous avez?
Bundan keyif almıyorum. Başka bir şansım yoktu.
Je n'y peux rien.
Güzel, bundan sonra tatlım, beni başka bir şey giyerken görmeyeceksin.
À partir d'aujourd'hui, tu ne me verras plus habillé autrement.
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde. Hiçbir zaman, davranışlarım ne kadar garip olursa olsun, çünkü olur ya, bundan sonra, kendimi deli göstermek isteyebilirim, beni bir başka türlü görünce, sakın kuşku uyandıracak laflar etmeyin : "Ha, ha, anlıyorum." gibi. "Bir söylesek, bir bilseler." Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
Mais, si bizarre que soit ma conduite, même si je juge bon d'affecter la démence, jurez-moi de ne jamais insinuer que vous savez quoi que ce soit à mon sujet.
Bundan daha seve seve verebileceğim hiçbir şey alamazsınız benden, bayım. Canımdan başka.
Je ne vous céderai rien plus volontiers... excepté ma vie.
Başka bir konuyu konuşmak istiyorum ama dostumuzun bundan hoşlanacağını sanmıyorum.
J'ai une idée qui m'est venue, mais j'ai peur que notre ami.. .. ne l'apprécie pas.
Bundan sonra müzikten başka bir şey yok.
Il n'y a plus que de la musique.
Bundan dolayı baylar, söyleyecek başka bir şeyim yok. Sadece sizlerle olduğum için çok mutlu olduğumu söylemem gerekiyor.
Messieurs, je n'ai rien à ajouter sinon mes remerciements pour votre accueil.
Ondan başka sana bundan kim bahsederdi ki?
Qui d'autre que lui pourrait te le dire?
- Kendine eğlenecek başka birini bul. - Bundan daha iyisini bulamam.
- Trouve quelqu'un pour rire.
Sürü gütmek de başka işler gibi dürüst bir iş, bundan eminim.
J'admets que l'élevage est un gagne-pain aussi honnête qu'un autre.
Gözlerini sana dikip alay edecekler ve bundan seni benden başka kimse kurtaramaz.
Tu deviendrais un objet de scandale! Personne, sauf moi, ne peut t'éviter ce destin!
Ben burada sadece bir konuyla ilgili yetersiz kalan bir adamıma yardım ettim. Bundan benden başka kimse sorumlu tutulamaz.
Ce qui signifie que je ne peux pas venir en aide à mes hommes quand ils ont besoin de moi?
Bundan hoşlanmıyorum, ama başka ne yapabiliriz ki?
Que peut-on faire autrement? Très bien.
Bir gün, başka birileri,... ki bu kişiler, siz, oğlum, sizin çocuklarınız ya da torunlarınız da olabilir,... bayrağı bizden devralacaklardır. Bundan eminim. İnsanlığın ruhu engellenemez!
Un jour, quelqu'un d'autre... peut-être vous, vos fils, ou vos petits-fils... continueront notre voyage, car on ne peut arrêter l'esprit de l'homme.
Bu seferlik ucuz kurtuldun ama bundan sonra başka uyarı olmayacak.
Vous vous en tirez à bon compte. Mais vous voilà prévenu.
Sense hepsinin ortasında kalmak istedin ve işini düşünmekten başka hiçbir şey yapmadın. İşin aslı, başkaları ölürken sen de bundan iyi bir kazanç elde ettiğini söyledin bana.
Vous ne pouviez espérer rester là, sans rien faire, ou mieux, en faisant vos affaires, car vous m'avez dit avoir fait de bonnes affaires, alors que les autres se déchiraient.
Düşmanının elinin boğazını sıktığı an geldiğinde hayatta kalmanın tek yolu, düşmanın yöntemlerini kullanmak..... ve bundan menfaat sağlamak için........ başka şeyleri önemsememezmiş gibi görünüyor.
On croit que, lorsque l'ennemi est à nos portes, la seule issue consiste à employer les mêmes méthodes que lui, à assurer sa survie sans essayer de voir plus loin, à fermer les yeux!
başka 730
başka bir isteğiniz var mı 22
başkan 645
başkanı 24
başka bir gün 31
başkan yardımcısı 27
başka zaman 121
başka biri mi var 22
başka yok 64
başkanım 138
başka bir isteğiniz var mı 22
başkan 645
başkanı 24
başka bir gün 31
başkan yardımcısı 27
başka zaman 121
başka biri mi var 22
başka yok 64
başkanım 138
başka sorum yok 215
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başkaları 16
başka bir şey ister misiniz 24
başka kim var 32
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başkaları 16
başka bir şey ister misiniz 24
başka kim var 32
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23