Goz translate French
32,565 parallel translation
Bunu göz önüne getirmek ve açıklamak öyle zordu ki ve bunu tüm evren için genellemek dünyanın sürekli değişen bir ilişkiler ve yapılar sistemi olması...
C'était quelque chose... de très difficile à visualiser, à décrire... Difficile d'étendre ce concept à l'univers... tout entier... Le monde est un système qui évolue constamment en terme de relations, de structures.
Uyuşturucuyu daima göz önünde bulundurmalıyız.
La toxicomanie est une chose qu'on doit toujours envisager.
- Sözleşmene bir göz at dostum.
Regarde dans ton contrat, mec.
Bayan Stevens, eminim ki işiniz göz önüne alındığında öfkelenmeniz çok doğal ama burada sanığa hak vermek durumundayım.
Votre cynisme doit se justifier dans vos affaires, Maître Stevens, mais je suis d'accord avec l'accusé.
Bunları göz önünde bulunduracağım.
Je vais prendre ceci en délibéré.
Bu konu daha önce hiç olmadığı kadar göz önüne getirildi. İnsanlar konuşmaya başladılar. Artık buna bir dur demeliyiz.
Plus que jamais, ce sujet est d'actualité, les gens en parlent, et ça doit cesser.
Hayır şiddete göz yummuyorum.
Non, je ne pardonne pas la violence.
Şuna bir göz at.
Regardez ça.
Sven göz kapağı şapkalarını takarken bunu fark etti.
Sven l'a compris quand il a voulu fermer les yeux avec ces bouchons.
Bay Arrieta'nın göz bebeklerinin büyüdüğünü görmüş olmalı.
Il a vu sa dilatation des pupilles.
- İyice göz kırp.
- Clignote des yeux très fort.
Sen aynayı getir, ben de deve göz kulak olayım.
Vous pouvez aller chercher le miroir, je surveillerais l'ogre.
Gerçekten % 2'lik bir ihtimal için arkadaşının ölmesine göz yumacak mısın?
Est-tu prête à laisser ton amie mourir pour 2 % de chance?
Fazladan iki çift göz can yakmaz.
Une deuxième paire d'yeux ne peut pas faire de mal.
Göz açıp kapayıncaya kadar tepenize binerler.
Ils seront sur vous avant que vous ne vous en rendiez compte.
Düşünüyorum da, eğer vaktiniz varsa bir daha göz atmanızda bir zarar yoktur, herhalde?
Je suppose, si vous avez le temps, il n'y a pas de mal à jeter un autre coup d'œil, non?
Durumumu göz önünde bulundurursak sanırım bu beklenildik bir şey.
J'imagine que c'est logique, vu mon état.
Göz göze geleceğimiz ilk anda birbirimizi tanıyacağız.
nous nous reconnaîtrerons c'est sûr.
Adam'a göz kulak olmaları için birilerimi ayarladık, biliyorsun.
On a des gardes qui s'occupent de lui.
Büyük Britanya'yı en iyi şekilde göz önüne çıkarmamız gerekiyor.
Nous montrer à notre avantage, sous notre meilleur jour, pour la Grande-Bretagne.
Biraz göz önünde olmak ona iyi gelebilir.
Pouvoir briller un peu lui ferait du bien.
Albay Charteris, yarınki konuşmaya göz atmanızı rica etti efendim.
Le colonel Charteris voulait que vous voyiez le discours de demain soir.
Göz alıcısınız.
Et chatoyants.
Kurbanın bir arkadaşı bizden olaya göz atmamızı istedi.
J'agis au nom d'une amie de la victime.
Bunu başkasına yaptırdığını göz önüne alırsak onu sadece onu korumuyorsun Lily öldüren gerçek kişiyi de koruyorsun.
En supposant ce dernier contrat, vous ne faites pas que le protéger, vous protégez aussi le vrai meurtrier.
- Bir göz atmamı ister misin?
Son ancien cabinet juridique veut qu'elle revienne.
Babamın en iyi arkadaşıydı, o öldükten sonra bana göz kulak oldu.
- Ça doit l'être. C'était le meilleur ami de mon père, et quand mon père est mort, il a toujours veillé sur moi.
- Bence göz önünde bulundurmamız...
On devrait juste penser... Je comprends.
Dışarıya göz kulak ol.
Sois vigilant.
Sana tavsiyem onun evinde ayrıl. Böylece gerektiği zaman çıkıp gidebilirsin. Gerçeği söyle, kısa kes ve göz yaşlarına hazırlıklı ol.
Fais ça chez elle, ainsi tu pourras partir quand tu voudras, dis la vérité, fais vite et prépare-toi pour les larmes.
Hayır, sadece fazla göz kırptım Mors alfabesinde "imdat" demedim.
Non, je cligne juste beaucoup des yeux, ce n'est pas un code en Morse pour "sauvez-moi".
Justina, Callie'yi çamura sürükleyerek bundan kurtulamayacak, çünkü onunla ilgili gerçeyi göz önüne çıkarttı.
Justina ne va pas s'en tirer en traînant Callie dans la boue parce qu'elle... elle a exposée la vérité à propos d'elle.
Küstahlar. Göz önünde saklanmaya inanıyorlar.
Il pensent se cacher dans la lumière.
Curtis her şeye göz yummuş olabilir, sana karşı yumuşaktı.
Je sais que Curtis te laissais faire, mais il était gentil avec toi.
Neden geçmişi geride bırakıp geleceğe göz atmıyoruz?
Pourquoi stagner dans le passé quand on peut jeter un œil dans le futur?
Oradayken etrafa biraz göz attım.
et j'ai jeté un coup d'œil rapide pendant que j'étais là-bas.
Ancak bu arada, eğer bir anlaşma yapmak isterseniz sizin son bir telefon konuşması yapmanızı göz ardı edebilirim.
Mais cela dit, si tu voulais conclure un accord, je pourrais fermer les yeux sur cet dernier appel.
Hades, kaçışım sırasında bir şeyi göz ardı etti. :
Comment tu as fait ça?
Pamuk, oradayken Robin Hood için Roland'a da göz kulak ol.
Je sais. C'est de famille.
Carla ile uzun bir süre göz teması kuramam.
Je n'arriverai pas à la regarder dans les yeux.
Sen ve Espo ona göz kulak...
Toi et Espo allez faire un tour au...
Göz alıcı.
Elle est magnifique.
Evet. O yüzden Mateo'ya burada göz kulak olurum diye düşündüm.
Donc je pensais juste venir garder Mateo aujourd'hui.
Göz kırpması mı?
Un clin d'œil?
Göz kırpması nedir?
Ça signifie quoi?
Misafirlerimiz geldiğinde Joe'ya göz kulak olmayı unutma.
N'oublie pas que tu devras surveiller Joe pendant qu'on a des invités.
Yüz bin için otoparka girmelerini sağlamış ve tünel kazarken onlara göz yummuş.
Pour 100.000 dollars, il leur a donné accès au garage et la garantie qu'il regarderait de l'autre côté quand ils creuseraient leur tunnel.
Pekâlâ harika! Sen yukarıya çık. Aşağıdan göz kulak olurum sana.
Ok, cool, tu prends le deuxième étage, je vais continuer à regarder en bas.
Masadaki araştırmalarıma bir göz atın.
Lisez mes recherches sur la table.
Hey, buna göz atmalısın.
Regardez ça.
Bahsettiğiniz toplantılara göz atacağım, tamam?
Je vais relire mes notes de ces réunions, d'accord?
gözlerin 80
gözler 83
gözlerim 122
gözleri 78
gözlük 20
gözlerini 24
gözüm 50
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözler 83
gözlerim 122
gözleri 78
gözlük 20
gözlerini 24
gözüm 50
gözlerini kapat 165
gözlerime bak 89
gözlerime inanamıyorum 72
gözlerimin içine bak 58
gözlerinde 19
gözlerime 17
gözlerini aç 93
gözlerime inanamadım 18
gözlerine bak 29
gözlerini açık tut 34
gözlerini kapa 92
gözlerinizi kapatın 22
gözlerini dört aç 27
gözlerinde 19
gözlerime 17
gözlerini aç 93
gözlerime inanamadım 18
gözlerine bak 29
gözlerini açık tut 34
gözlerini kapa 92
gözlerinizi kapatın 22
gözlerini dört aç 27