Gördüğünüz üzere translate French
306 parallel translation
Gördüğünüz üzere, bu konuda bir şey söyleyecek konumda değilsiniz.
Vous n'êtes guère en position de choisir.
Gördüğünüz üzere iki mahkum.
2 prisonniers.
Gördüğünüz üzere...
Vous voyez, euh...
Gördüğünüz üzere sayın yargıç, şüpheye yer kalmadı.
Votre Honneur, il n'y a aucun doute.
Gördüğünüz üzere... Sizin de gördüğünüz gibi kravatım düzgün takılmamış.
Je ne sais pas faire un nœud de cravate.
Yani gördüğünüz üzere...
Donc, vous voyez- -
Gördüğünüz üzere fakir bir adamım, kendimden utanıyorum.
Je suis pauvre, comme vous le voyez, j'ai honte de moi.
Gördüğünüz üzere sizin iyi düşüncelerinize ihtiyacım yok.
Mais je ne vous demande rien.
- Gördüğünüz üzere şu an boş.
Vous pouvez voir qu'elle n'est pas occupée maintenant. Oui.
Sizin için çok iyi ancak gördüğünüz üzere
Très aimable.
Gördüğünüz üzere son perde yine de kapanmış değil.
- Oui, M. Ramson. Le rideau n'était pas encore tombé.
Gördüğünüz üzere, Bay Peters, bankamız kesinlikle zaptedilemez.
Comme vous pouvez voir, M. Peters, notre banque est imprenable.
Küçük ödüller, gördüğünüz üzere sahiplerini buldu.
Comme vous le voyez, les prix mineurs ont déjà été remis.
Ama pimi çıkarsam, ve vites kolundan sökseydim, gördüğünüz üzere çok basit bir şekilde, vites koluyla ne yaparsanız yapın, ileri veya geri vites fark etmeksizin, mafsal olduğu gibi kalıyor.
Si j'enlève la goupille, je débranche la tige. C'est facile. Quoi que vous fassiez avec la commande, l'engrenage reste dans sa position antérieure.
Üzgünüm bayım, gördüğünüz üzere kapalıyız.
Je suis désolé. Comme vous le voyez, nous sommes fermés.
Gördüğünüz üzere bu adam belli bir süredir burada.
Depuis quelque temps déjà, il est tel que vous le voyez.
- Şansınız varmış, gördüğünüz üzere.
Heureusement pour vous comme vous voyez.
Gördüğünüz üzere çok hastayım.
Je suis très malade, comme vous le voyez.
Gördüğünüz üzere, kız ne derse desin ortada bir gizem falan yoktu.
Vous voyez, il n'y a pas de mystère quoi qu'ait pu raconter ma nièce à l'époque.
Çünkü gördüğünüz üzere, kader ( Fate ) böyle işleyebilir. Alacakaranlık Kuşağında.
Ainsi en rit le destin, dans la Quatrième dimension.
Ama gördüğünüz üzere, intikam almaya odaklanmış.
Mais comme vous le voyez, il semble tenir à sa revanche.
Gördüğünüz üzere işler değişti.
Comme vous pouvez le voir, la situation a changé.
Gördüğünüz üzere, hiç de hoş olmayan rüyalar.
Convenez que c'est une vision très désagréable.
Gördüğünüz üzere meşgul bir adamım.
Je suis un homme très occupé.
İlk kazımızı gördüğünüz üzere şurada yaptık. Şu anda da 5 numaralı karede çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Nous avons d'abord creusé ici, dans le carré 5.
Hayır, gördüğünüz üzere tamamen kendinden geçmiş durumda.
Qu'est-ce que cela veut dire?
Gördüğünüz üzere, kısaca aktarmam gerekirse...
Permettez-moi de vous expliquer brièvement.
Gördüğünüz üzere, Stiller bir bilim adamı.
Voyez-vous, Stiller est un scientifique.
Gördüğünüz üzere hanımlar ve beyler muhabirlerimiz burada bulunuyor. Yani haberleri hazırlayan kişiler.
Comme vous le voyez, ce sont ici nos reporters, ceux qui écrivent l'histoire.
Ben, gördüğünüz üzere, bir polis memuruyum.
Comme vous pouvez le voir, Je suis officier de police.
Gördüğünüz üzere, Doktor, etobur hayvanların olduğu kadar vampirlerin de bir çok türü vardır.
Vous voyez Docteur, il y a autant d'espèces de vampires qu'il y a de bêtes de proie.
Kaspar Hauser bu güzel şehrin meydanında bulundu ve bugün, gördüğünüz üzere, karşımızda duruyor.
Kaspar Hauser... a été trouvé sur la place de cette ville tel qu'il se trouve devant nous.
... gördüğünüz üzere, 3 haftadan önce... gelebilmemiz mümkün değil.
... on ne peut pas venir avant trois semaines.
Son olarak, gördüğünüz üzere, aramız pek iyi değildi.
Enfin, comme vous pouvez tous le voir, nous n'étions pas amis
Gördüğünüz üzere Hercule Poirot'u ölü bir dilde bile olsa... kandırmaya çalışmak pek kolay değil.
C'est folie que d'avoir voulu berner Hercule Poirot... par le biais d'une langue morte!
Gördüğünüz üzere bir ya da iki tanesini içeriğini incelemek üzere açtık.
Je vous en prie. Moi, j'ai à faire à Scotland Yard.
Ve şimdi gördüğünüz üzere...
A présent, voyez vous-même.
Gördüğünüz üzere, bu hafif ağırlıktaki kumanda birimi, ister elle ister tam otomatik şekilde aynı anda silah düzeneğimi ve hareketlerimi kontrol edebilmenize imkân tanımaktadır.
Grâce à cette unité de contrôle portable, vous pourrez me télécommander et gérer à la fois mes déplacements et mes armes, en mode manuel comme automatique.
Gördüğünüz üzere "Nihai Çözüm" gerçekten de nihai çünkü dininden dönen insanlar hâlâ içten içe Yahudi olabiliyorlar. Sürgün edilen insanlar geri dönebilir. Fakat ölen insanlar tekrar ortaya çıkmaz.
Et la Solution Finale est véritablement finale... car les convertis peuvent toujours rester Juifs en secret, les expulsés peuvent un jour revenir, mais les morts ne réapparaîtront jamais.
Zeki geçinen biri olmalı, zira gördüğünüz üzere, burnum miniktir, miniciktir, hatta bazen küçük periler hediye etmiş, diye düşünürüm.
Il est rudement futé, ce chenapan, parce que mon nez est si'tit et si zoli, que ze me dis que c'est un cadeau des fées.
Gördüğünüz üzere bir kez daha, sorun...
Monte sur ses pieds. S'il te plaît, Papa, envoie Kelly.
Gördüğünüz üzere ilişkileri olması gerektiği gibi daha iyiye gitmemiş.
Bien sûr leur relation était impensable mais cela n'empêcha rien.
Gördüğünüz üzere, Bu sadece basit bir kaset çalar.
Comme vous le voyez, ceci est un simple microcassette-enregistreur.
Gördüğünüz üzere, bir gaz maskesi takmama rağmen kokuyu yine de alabiliyorum.
Comme vous Ie voyez, je porte un masque à gaz... mais iI ne protège pas des odeurs.
İki taraf da aynı şeyi istiyor ama gördüğünüz üzere olanların barışla hiçbir ilgisi yok.
Les parties disent la même chose, mais le moment... n'est pas à la paix.
Gördüğünüz üzere, halen golf sopasını çıkarabilmiş değiliz.
Comme vous le voyez, nous n'avons toujours pas pu enlever le club de golf.
Gördüğünüz üzere, çok fena biri.
Oh, vous voyez, il peut être terrible.
Gördüğünüz üzere, buradaki her şey hala garip bir halde ama şerif bana şunları söyledi : Silah atışları olmuş ve evet...
Vous Ie constatez, c'est un spectacle de folie ici mais Ie shérif m'a dit... qu'iI y a eu des coups de feu- -
Gördüğünüz üzere henüz peronun çıkışına gelemedik.
Nous sommes immobilisés à l'entrée de la station.
Ama gördüğünüz üzere bilgisayar bilmiyor.
Mais pas l'ordinateur!
Gördüğünüz gibi kamyoncular az sonra Rubber Duck'a son bir kez saygılarını sunmak üzere, tabutun önünden geçmeye başlayacak.
Comme vous le voyez... ces routiers qui défilent... sont venus saluer... leur défunt camarade :
gördüm 831
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördü 16
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördüğüme sevindim 20
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördün 90
gördünüz 57
gördük 25
gördü 16
gördüm seni 25
gördün mü 3514
gördüğüme sevindim 20
gördün mü bak 45
gördünmü 25
gördünüz mü 803
gördüm onu 79
gördüğüm kadarıyla 80
gördüm onları 17
gördün mü onu 18
gördüğünüz gibi 306
gördüğün gibi 275
gördüğün üzere 21
gördün işte 29
gördüm onu 79
gördüğüm kadarıyla 80
gördüm onları 17
gördün mü onu 18
gördüğünüz gibi 306
gördüğün gibi 275
gördüğün üzere 21
gördün işte 29