Görülüyor ki translate French
591 parallel translation
Görülüyor ki Alice evlenecek, bence çok da mutlu olacak... çünkü ona gönderdiğin delikanlıyı az önce gördük, iyi birine benziyor.
On dirait qu'Alice va se marier, elle semble très heureuse. Nous avons vu le garçon que Vous lui avez envoyé, il est bien.
Şimdiye kadar, Mohawk içerisinde biz şanslı görünüyorduk, ama son derece açıkça görülüyor ki artık biz de bunun içine çekilmek üzereyiz.
Jusqu'ici, nous avons eu de la chance, mais il semblerait que nous devions y prendre part, c'est même sûr!
Açıkça görülüyor ki, bu iki silah Sugarpuss'un bay Lilac'la evlenmesini sağlamak için üzerimize doğrultulmuş.
La force des armes est nécessaire pour obliger Sugarpuss à épouser Lilas.
Bn. Shelley, bence Bracken yaşıyor. Görülüyor ki...
Je pense que Clyde Bracken est encore en vie.
Kocanızın bu firmayla kaza sigortası anlaşması vardı. Görülüyor ki bundan bilginiz yoktu.
Vous ignoriez que votre mari était assuré chez nous en cas d'accident?
Öyle görülüyor ki- -
Deux siècles, plutôt!
Açıkça görülüyor ki roketler hakkında hiçbir şey bilmiyorsun.
Tu ne sais vraiment rien sur les fusées.
Görülüyor ki ben haklıyım.
C'est bien ça?
Öyle görülüyor ki insanlar bu parkın Watanabe'nin eseri olduğunui düşünüyorlar. Ama bu saçmalık.
Il est ridicule de penser que M. Watanabe l'ait créé.
- Açıkça görülüyor ki ölmedim.
- Ça se voit, non?
Öyle görülüyor ki yalnızca atlara karşı yufka yürekli değilsin.
Je croyais que t'avais juste un faible pour les chevaux.
Açık olarak görülüyor ki raporları şüphe...
C'est que justement sur ce point ils émettent...
Çok iyi görülüyor ki bir kelimesine bile inanmıyorsunuz.
On voit bien que vous n'en pensez pas un mot.
Görülüyor ki iyi haber alıyorsun.
Il n'a pas l'air inquiet.
Açıkça görülüyor ki, alıkoyucu... Bay Gondo'ya eziyet etmek istemiş.
Il paraît clairement qu'il vise moralement et pécuniairement M. Gondo.
Görülüyor ki iyi haber alıyorsun.
Vous semblez bien informé.
Efendim açıkça görülüyor ki...
Ces avions devront prendre les troupes du Secteur Y... - C'est la base d'El Paso avant l'alerte de dimanche... pour les transporter dans les villes en question. "Y"
- Boyut görecelidir. Bu oksijeni az havada, görülüyor ki evrim bu gezegende tek bir yaşam formunu seçmiş.
Dans cette faible atmosphère, il semble que l'évolution de cette planète a... choisi cette forme de vie.
Açıkça görülüyor ki şehri daha fazla elinizde tutamayacaksınız. Ayrıca öğrendik ki teröristlerle görüşüyormuşsunuz. General Field Marshal...
Vous êtes incapable de maintenir l'ordre en ville et vous avez négocié avec les terroristes.
Açıkça görülüyor ki, İngiliz halkının görüşü düşmanca. Düşmanca.
L'opinion anglaise est résolument hostile.
Görülüyor ki, yaşları ilerledikçe hem kendi içlerindeki hem de birbirleri arasındaki psikolojik denge daha da kararsız bir hal almaktadır.
Il semble qu'avec l'âge, leur équilibre psychologique devienne très instable, que ce soit entre elles ou vis-à-vis de leurs proches.
Şimdi, açıkça görülüyor ki ceset o kanepenin içine saklanmıştı. Yoksa neden taşısınlar ki?
Le corps était sûrement dedans, sinon quel intérêt?
Saptadığın bütün gerçeklerden sonra, açıkça görülüyor ki, makinist ve Bayan Norris birlikte işin içinde idiler.
Les preuves sont là, le projectionniste et Mme Norris étaient complices.
Görülüyor ki bu hırsızların kendi avukatları var.
Mais les cambrioleurs ont, paraît-il, leur défenseur.
Görülüyor ki birkaç özel cip ulaşabildi ve bunlar da tuzağa düştüler.
Beaucoup de jeeps manquent à l'appel. Les autres sont esquintées suite à une embuscade.
Genç usta, açıkça görülüyor ki sen iyi bir savaşçı olmak için doğmuşsun.
Jeune Maître, vous êtes bâti idéalement pour le kung-fu.
Açıkça görülüyor ki son olaydan sonra sinirleri iyice yıpranmış durumda.
Ses nerfs ont été mis à rude épreuve par les évènements récents.
O zaman görülüyor ki, bu problem, eğer gerçekten varsa, aslında tam olarak sizin sorununuz değil.
Il apparaît donc que le problème, si c'en est un, n'est pas vraiment le vôtre.
Ve açıkça görülüyor ki nezarette değil.
Il est évident qu'ils ne le détiennent pas.
Ama şu anda, bu kriz anımda, gayet açıkça görülüyor ki buradaki kimse beni anlamak için hiçbir çaba göstermiyor.
Mais à présent, alors que je vais mal, cela saute aux yeux que personne ici ne fait le moindre effort pour comprendre mes sentiments.
İşte, Koç, açık bir şekilde görülüyor ki felsefi bir çıkmaza girdik.
Coach, nous sommes dans une impasse philosophique.
Olaylar zincirini anımsamak imkansız, öyle görülüyor ki her şey
Il est quasiment impossible de restituer l'ordre exact des choses.
Açıkça görülüyor ki Elizabeth'i gelecek iki hafta içinde götürmek niyetindeler.
C'est là qu'ils veulent emmener Elizabeth dans un délai de deux semaines.
Ama şu anki, bu son turnenizde görülüyor ki... 1200, 1500 kapasitelik yerler ayırtılmış.
Et il semble que, dans cette tournée... on n'a réservé que des salles à 1500 places au maximum.
Açıkça görülüyor ki, O bu görev için çok uygun.
C'est la personne la plus qualifiée pour cette mission.
Fakat açıkça görülüyor ki sen hiç bir şey bilmiyorsun.
Mais j'ai l'impression que tu ne sais rien.
Tüm yaşananların arasında en önemlisi devam edebilmekti. Ama apaçık görülüyor ki, kendini o kaptanla karşılaştırdığında her şeyin farkındaydı. Sona yaklaşıldığının farkındaydı ya da onu hissediyordu.
Ainsi, c'est bien cela, il avait compris que son idée, - c'était son idée, je crois - d'un travail honnête avec les Allemands, afin d'agir au mieux pour les Juifs, il avait compris que cette idée, ce rêve étaient détruits.
Görülüyor ki, bugün olmayacak.
Papa, tu n'es pas juste. C'était un cadeau.
Dinle, açıkça görülüyor ki asla geri gelip işi bitirmeyecek.
Il ne reviendra pas finir le boulot.
Öyle görülüyor ki Mardukas tutuklandığı zaman... ilk olarak sizi aramış. Bu doğru mu Bayan Nelson?
Il semble que lorsqu'on l'a arrêté, vous soyez la première personne que Mardukas ait appelé.
Açıkca görülüyor ki, bu durum buradaki tek çalışan insanın suçu.
C'est de la faute de la seule personne qui travaille.
Görülüyor ki, henüz iyi bir seks yaşamamışsın.
T'as encore jamais vraiment pris ton pied.
Pekala, açıkça görülüyor ki bu parayı geri almanın tek yolu benim onu geri kazanmam.
C'est évident, le seul moyen d'avoir cet argent, est de le regagner.
Görülüyor ki Dr. Fleischman biraz yanlış anlamış, ama hepimiz buradayız... Ve istediğiniz doğuma hazırlık ise, O da doğuma hazırlık anlatır.
Manifestement, le Dr Fleischman a fait une erreur, mais il est là, nous sommes là, et... si c'est une préparation à l'accouchement que vous voulez, c'est ce que vous aurez.
En iyisi olduğunu sanırdım ama açıkça görülüyor ki yanılmışım.
Je pensais que c'était lui le meilleur mais, apparemment, je me suis trompé.
Görülüyor ki o seni seviyor sende onu.
Il semble bien vous aimer et vous aussi.
Açıkça görülüyor ki kararını vermişsin.
Vous vous êtes décidé.
Etrafta dolaşıp kendini o elbiseyle gösteriyor, önden o kadar kısa ki, diz kapakları görülüyor.
Elle se pavane dans cette robe qui lui arrive au-dessus des genoux!
Şey, Görülüyor ki Bay Ackerman ile Biraz konuşmalıyım.
- Monsieur.
Evet, tabi ki gördüm, pek çok defa... özellikle kızları uçuşa götürdüğümde, ki bunu hep yaparım... pek çok bacak görülüyor.
Si, très souvent. Surtout quand on emmène des filles en avion, comme moi.
Kraliçe Victoria çağındayız ki, bizzat Kraliçe Domuzcuk Suratlı bir yana, kadınlar ve çocuklar görülüyor ama duyulmuyor.
Tu ne sais pas que c'est l'ère victorienne, et qu'à part Sa Majesté Gueule-de-Truie, les femmes et les enfants doivent se taire?